"Anılar Akın Akın"ı, Cevat Şakir Kabaağaçlı, nam-ı diğer Halikarnas Balıkçısı'nın kızı İsmet Noonan'ın babasını anlattığı anı kitabını yeni bitirdim. Böylece Şakir Paşa Ailesi külliyatını da hatmetmiş oldum bir anlamda. Pardon, okumadığım bir tek Emel Koç'un Aliye Berger'i anlattığı "Alyoşa" kaldı. Onu da en kısa zamanda kıraat etmeyi düşünmekteyim.
Aile gerçekten ilginç, o yüzden okumalara doyamıyorsunuz, her anı kitabı ailenin değişik bir kolunun yaşantısını seriyor gözler önüne. Şakir Paşa ailesiyle yüzgöz oluşum Ayşe Kulin'in "Füreya" sı ile başladı. Şirin Devrim'in "Şakir Paşa Ailesi-Harika Çılgınlar"ı ile devam etti. Onu Nermidil Erner'in "Şakir Paşa Köşkü" izledi. Ve son olarak da "Anılar Akın Akın". Yazmaya devam eden birileri daha çıkarsa onları da okurum zevkle. Aileyle o kadar içli dışlı oldum ki 2006 da İstanbul'a yaptığım bir seyahatte Aliye Berger'in kaldığı Narmanlı Yurdu'nu, Fahrelnisa Zeid'in oturduğu Ralli Apartmanı'nı özel olarak arayıp buldum ve tesadüfen İstanbul Modern'de sergilenen Fahrelnisa'nın ve Nejad Devrim'in tablolarını görmek şansını yakaladım. İlk İzmir'e gidişimde de Cevat Şakir'in yaşadığı Hatay Caddesi'ndeki Merhaba Apartmanı'nı ziyaret etmek istiyorum.
Yukarıda seramik kuşlarından birini gördüğünüz ünlü seramik sanatçısı Füreya Koral, Şakir Paşa'nın en büyük evladı Hakkiye'nin kızı. Atatürk'ün yakın arkadaşı Kılıç Ali ile bir evlilik yapan Füreya ciğerlerinde meydana gelen bir hastalık nedeniyle tedavi gördüğü İsviçre'de can sıkıntısıyla resim yapmaya başlar. Daha sonra seramiğe yönelir ve Türkiye'nin en büyük seramik sanatçıları arasınada yer alır.
Aile gerçekten ilginç, o yüzden okumalara doyamıyorsunuz, her anı kitabı ailenin değişik bir kolunun yaşantısını seriyor gözler önüne. Şakir Paşa ailesiyle yüzgöz oluşum Ayşe Kulin'in "Füreya" sı ile başladı. Şirin Devrim'in "Şakir Paşa Ailesi-Harika Çılgınlar"ı ile devam etti. Onu Nermidil Erner'in "Şakir Paşa Köşkü" izledi. Ve son olarak da "Anılar Akın Akın". Yazmaya devam eden birileri daha çıkarsa onları da okurum zevkle. Aileyle o kadar içli dışlı oldum ki 2006 da İstanbul'a yaptığım bir seyahatte Aliye Berger'in kaldığı Narmanlı Yurdu'nu, Fahrelnisa Zeid'in oturduğu Ralli Apartmanı'nı özel olarak arayıp buldum ve tesadüfen İstanbul Modern'de sergilenen Fahrelnisa'nın ve Nejad Devrim'in tablolarını görmek şansını yakaladım. İlk İzmir'e gidişimde de Cevat Şakir'in yaşadığı Hatay Caddesi'ndeki Merhaba Apartmanı'nı ziyaret etmek istiyorum.
Yukarıda seramik kuşlarından birini gördüğünüz ünlü seramik sanatçısı Füreya Koral, Şakir Paşa'nın en büyük evladı Hakkiye'nin kızı. Atatürk'ün yakın arkadaşı Kılıç Ali ile bir evlilik yapan Füreya ciğerlerinde meydana gelen bir hastalık nedeniyle tedavi gördüğü İsviçre'de can sıkıntısıyla resim yapmaya başlar. Daha sonra seramiğe yönelir ve Türkiye'nin en büyük seramik sanatçıları arasınada yer alır.
Aliye Berger, ailenin en küçük ve en deli dolu kızı. Üstte otoportresini gördüğünüz, aile arasındaki adıyla Alyoşa önceleri müziğe meraklıdır. Uzun yıllar Macar virtüoz Karl Berger'den keman dersi almış ve bu esnada onunla 20 yılı aşan tutkulu bir aşk yaşamıştır. Öyle ki bir kıskançlık krizi esnasında Berger'le ilişkisi olduğunu düşündüğü bir kadını tabancayla yaralamış, olay ailesinin hatırına örtbas edilmiştir. Nihayet büyük aşkıyla evlenebilmiştir ama bu defa da kader bu ya, 6 ay sonra Karl Berger Büyükada vapur iskelesinde geçirdiği bir kalp kriziyle ölecek ve onu derin bir kedere sürükleyecektir. İşte Aliye Berger'in sanat yaşamı da bu acıyla beslenip gelişecek ve onu gravür sanatının en ünlüleri arasına sokacaktır.
Şakir Paşa ailesini anlatan okuduğum bütün kitaplarda Aliye'nin renklere, süse püse, tüle, şifona olan düşkünlüğü anlatılır. İsmet Noonan babasını anlattığı kitapta, Aliye halasının bir ameliyat için İzmir'e, yanlarına geldiğini ve çantasında ne bir gecelik, ne çamaşır bulunduğunu, beraberinde getirdiği yegane şeyin renk renk şifon şallar ve incik-boncuk olduğunu anlatır. Zaten öldüğünde de tabutunun üstüne yine bu renkli şallardan serilmiştir. Öyle sıradışı bir kadındır ki, hem ev hem atölye olarak kullandığı Narmanlı Yurdu'ndaki dairesinde çıkan yangında, ölen eşi Berger'in duvardaki resmini kurtardıktan sonra "Gerisi yansa da olur, önemli değil" diyebilmiştir.
Şakir Paşa ailesini anlatan okuduğum bütün kitaplarda Aliye'nin renklere, süse püse, tüle, şifona olan düşkünlüğü anlatılır. İsmet Noonan babasını anlattığı kitapta, Aliye halasının bir ameliyat için İzmir'e, yanlarına geldiğini ve çantasında ne bir gecelik, ne çamaşır bulunduğunu, beraberinde getirdiği yegane şeyin renk renk şifon şallar ve incik-boncuk olduğunu anlatır. Zaten öldüğünde de tabutunun üstüne yine bu renkli şallardan serilmiştir. Öyle sıradışı bir kadındır ki, hem ev hem atölye olarak kullandığı Narmanlı Yurdu'ndaki dairesinde çıkan yangında, ölen eşi Berger'in duvardaki resmini kurtardıktan sonra "Gerisi yansa da olur, önemli değil" diyebilmiştir.
Şakir Paşa'nın sondan bir evvelki kızı Fahrelnisa Zeid ise bir başka çılgındır. İlk eşi Melih Devrim'den ayrıldıktan sonra Kral Faysal'ın kardeşi Emir Zeid ile evlenerek Ürdün hanedanına girmiş, ressamlığa da bu sırada başlamıştır. O da Aliye gibi süse püse, ihtişama düşkün, yetenekli ve mağrur bir kadındır. Sanata meyil bu ailede genetik bir olgu olsa gerek, ilk eşinden olan kızı Şirin Devrim ünlü bir tiyatro oyuncusu olmuş, oğlu Nejad Devrim'se annesi, dayısı ve teyzeleri gibi resme yönelmiştir.
Yukarıdaki resim genç denebilecek bir yaşta ölen Nejad Devrim'e ait.
Ailede yalnızca resme değil müziğe de yetenek var. Şakir Paşa'nın Giritli eşi Sare İsmet hanım iyi piyano çalar. Bu yeteneği ikinci kızı Ayşe'ye de geçmiş. Müziğe hayli yetenekli olan Ayşe ailenin en silik ferdi. Evliliğinden Nermidil ve Erdem adında iki çocuğu olmuş. Erdem Erner önemli bir diplomat olarak ülkemizi yurt dışında uzun yıllar temsil ettikten sonra hayata veda etmiş. Ayşe Hanım ve ailesi Şakir Paşa'ların en muhafazakar kanadını temsil ediyor. Nermidil Erner Binark'ın "Şakir Paşa Köşkü" adıyla yazdığı anılarında kullandığı uslup teyzelerini ve kuzenlerini hayli snob bulduğunu hissettiriyor. Zaten İsmet Noonan'da "Anılar Akın Akın" kitabında Nermidil'in bu yönüne işaret ediyor.
Halikarnas Balıkçısı'nın dışında Suat adında bir erkek çocuğu daha var Şakir Paşa'nın. O da ömrünün son yıllarını eşi Mizu ile Side'de bir lokanta işleterek geçiriyor.
Yukarıda Aliye Berger tarafından yapılmış gravürünü gördüğümüz Halikarnas Balıkçısı'na gelince, ilginçlikte ve çılgınlıkta kardeşlerinden kalır yönü yok. Onun dramı genç yaşta babasının katili olmakla başlıyor. Bu konuda rivayet çok ama son okuduğum kitapta kızının anlattıklarından da yola çıkarak bu cinayetin sebebinin Balıkçı'nın ilk eşi ile babası arasındaki bir aşk ilişkisi olduğu neredeyse kesinlik kazanıyor. Aileyi perişan eden bu trajik olaydan sonra Cevat Şakir uzun süre hapis yatıyor. Cezevinden çıktıktan sonra bir gazetedeki yazısı nedeniyle tekrar hapse giriyor ve ardından İstiklal Mahkemesinin kararıyla Bodrum'a sürgün olarak gönderiliyor, böylece hem kendinin hem de Bodrum'un kaderini değiştiriyor. Yazdığı denemelerin, romanların, öykülerin yanısıra iyi bir de ressam olan denize ve doğaya tutkun Balıkçı, Bodrum'u dünyaya tanıtıyor, "Mavi Yolculuk"ları başlatıyor. Üçüncü evliliğini Bodrum'da tanıdığı Hatice ile yapan Cevat Şakir'in 3 çocuğu oluyor "Hatico"sundan. Kitabın yazarı İsmet en büyükleri. Kitapta hem babasını, hem Şakir Paşa ailesini, hem babasının arkadaşlarını hem de Bodrum'un en eski yıllarını anlatmış. Şakir Paşa ailesini anlatan tüm kitapiar gibi o da ilgi ve merakla okunuyor.
Bu "Harika Çılgınlar"ın dünyasına girmek isterseniz bahsettiğim kitaplardan hangisini isterseniz okuyun, seveceksiniz...
Halikarnas Balıkçısı'nın dışında Suat adında bir erkek çocuğu daha var Şakir Paşa'nın. O da ömrünün son yıllarını eşi Mizu ile Side'de bir lokanta işleterek geçiriyor.
Yukarıda Aliye Berger tarafından yapılmış gravürünü gördüğümüz Halikarnas Balıkçısı'na gelince, ilginçlikte ve çılgınlıkta kardeşlerinden kalır yönü yok. Onun dramı genç yaşta babasının katili olmakla başlıyor. Bu konuda rivayet çok ama son okuduğum kitapta kızının anlattıklarından da yola çıkarak bu cinayetin sebebinin Balıkçı'nın ilk eşi ile babası arasındaki bir aşk ilişkisi olduğu neredeyse kesinlik kazanıyor. Aileyi perişan eden bu trajik olaydan sonra Cevat Şakir uzun süre hapis yatıyor. Cezevinden çıktıktan sonra bir gazetedeki yazısı nedeniyle tekrar hapse giriyor ve ardından İstiklal Mahkemesinin kararıyla Bodrum'a sürgün olarak gönderiliyor, böylece hem kendinin hem de Bodrum'un kaderini değiştiriyor. Yazdığı denemelerin, romanların, öykülerin yanısıra iyi bir de ressam olan denize ve doğaya tutkun Balıkçı, Bodrum'u dünyaya tanıtıyor, "Mavi Yolculuk"ları başlatıyor. Üçüncü evliliğini Bodrum'da tanıdığı Hatice ile yapan Cevat Şakir'in 3 çocuğu oluyor "Hatico"sundan. Kitabın yazarı İsmet en büyükleri. Kitapta hem babasını, hem Şakir Paşa ailesini, hem babasının arkadaşlarını hem de Bodrum'un en eski yıllarını anlatmış. Şakir Paşa ailesini anlatan tüm kitapiar gibi o da ilgi ve merakla okunuyor.
Bu "Harika Çılgınlar"ın dünyasına girmek isterseniz bahsettiğim kitaplardan hangisini isterseniz okuyun, seveceksiniz...
ahh bende bu aileye bayılıyorum yaa.Şu anda yaşasalardı eminim tüm magazin ordularını koştururlardı peşlerinden. Bende tüm kitaplarını okudum hemde bir solukta.
YanıtlaSilBir kaçını okudum,geri kalanını da tamamlamak istiyorum..Bilgilendirici olmuş yazın ,teşekkürler..
YanıtlaSilEvet ya, ben de bu aileyi dehsetle izlemisimdir .Butun hikayesi olanlar ozellikle mi bu aileye toplanmis:)
YanıtlaSilHalikarnas Balıkçısı... Adamım... Örnek insan, örnek aile... Okuduğunuz kitapta bahsi geçen Derya'yı yıllar yıllar önce, ilkokul öğrencisi bir çocukken tanıdım, benden bir kaç yaş büyüktü sanırım. Tabii ben o zaman Şakir paşa ailesini bilmiyordum, hatırımda kalan Derya'nın da çılgının biri olduğuydu... Kimbilir şimdi ne yapıyordur?
YanıtlaSilSüper bir bilgi birikimi...
YanıtlaSilKitapların hiçbirini okumamıştım.Büyük bir eksiklik olsa gerek.Sıra sıra başlasam iyi olacak.Teşekkürler.
o zaman Şirin Devrimin Şirinini de okumalısın.Aileyi anlatan bütün kitapları ben de okudum. Sevgilerimle
YanıtlaSilŞakir Paşaların çılgınlığı konusunda herkes hemfikir demek ki arkadaşlar:)) Keşke her çılgın bunlar gibi olsa, hayat daha çekilir olurdu belki.
YanıtlaSilLale hanımcım "Şirin"i de okudum, yazmak aklıma gelmemiş, unutulur mu hiç, külliyatı hatmettim dedim ya:)))
Yarın ilk işim oğlumu okula bırkatıktan sonra bu kitabı almak olacak:))
YanıtlaSilSağol canım.
sayın okur,
YanıtlaSilTB yayıncılık'dan "Dün Sanki Bin Yıllık Uzak Bir Zamandır-Sina Kabaağaç-Anılar" isimli kitabı sanırım gözden kaçırdınız. Halikarnas Balıkçısı'nın 1997 yılında vefat eden oğlu Dr. Sina Kabaağaç'ın anıları ve alt başlığı "Halikarnas Balıkçısı'nın ardında bıraktığı yaşamlar" olan bu kitapta sanırım Şakir Paşa Ailesi ve özellikle Balıkçı ile ilgili hiç duymadığınız bilgilere ulaşacaksınız. yayın tarihi 2009 - TB Yayıncılık
Bu kitaptan haberdarım ve en kısa zamanda okuma planlarım arasında. Bilgilendirmeniz için teşekkürler...
YanıtlaSil