Eylül ayını rutinime uygun bir şekilde 10 kitapla kapattım, 6 kitabı da Storytel'de dinledim, fena bir sonuç değil sanırım. Yıl sonu hedefim 120 idi (Dinlediklerim dahil değil haliyle), şimdilik 5 kitap eksiğim var, tamamlar mıyım onu zaman gösterecek. Gelelim kitaplara:
-Polisiye sevdiğimi takipçilerim bilirler. Petros Markaris'in Komiser Haritas maceralarının daha önce üç tanesini okumuştum. "Eskiden, Çok Eskiden"in baskısı piyasada yoktu, neyse ki yeniden basıldı ve Haritas'ın en sevdiğim macerasını okumuş oldum. İstanbul doğumlu olan ve 1964'de zorunlu göçle Yunanistan'a gitmek zorunda kalan Markaris işin esasında oldukça bizden bir sima. Kahramanı Kostas Haritas bu macerasında kızının düğünündeki kırgınlıklar sonrası kafa dağıtmak amaçlı karısını da yanına alarak turistik bir turla İstanbul'a gelir, Gelir gelmesine de gönlünce tatil yapabilir mi? Elbette ki yine bir cinayet olayı onu bulacak, faili Türk polisiyle işbirliği yaparak aramaya başlayacaktır. Polisiye seviyorsanız ve şimdiye kadar okumadıysanız Markaris'in Komiser Haritas'ına bir şans verin derim. Tiryakisi olacaksınız.
-Monique Truong'un Türkçe'de basılmış iki kitabını okumuştum: "Dilimdeki Acı" ve "Tuzun Tadı". Onlar sıkı okumalar olduğu için "En Tatlı Meyveler"i de çıkar çıkmaz aldım. Kitap Lefcadio Hearn adında bir yazarın yaşam öyküsünü konu alıyor. Önce sözkonusu yazarın kurgu olduğunu düşündüm ama araştırınca gerçekten böyle bir yazar olduğunu öğrendim. İon Denizi adalarında doğup ömrünün ilk yıllarını İrlanda'da geçirdiği, yatılı okulda iken bir gözünün sakatlandığı ve sonunda Amerika'ya göçtüğü de kitapta anlatılıyordu. Amerika'da dizgicilikten başlayıp gazeteciliğe yükseliyor ve bir Afro-Amerikan kadınla evleniyor. Sonrasında ise Japonya'ya yerleşiyor, kendisiyle ilgilenen Japon kadınla evlenip adını da Japon dilinde bir isimle değiştiriyor. Orada da ölüyor. Lefcadio Hearn'ın kitabın ilk yarısını oluşturan gençlik ve Amerika yılları gayet iyi giderken Japonya'daki hayatı fazla ilgimi çekmedi. Hatta biraz sıktı. Her şeye rağmen ilginç bir yaşam öyküsü idi ve bana bilmediğim bir yazarı tanıtmış oldu.
-İlk kez okuduğum bir yazarın kitabı olan "Yalancı İpek Kız" Almanya'da, Weimar Cumhuriyeti (1918 ile Hitler'in şansölye olduğu 1933 yılı arasındaki dönem) döneminde 18 yaşında şaşaalı hayata düşkün bir genç kızın yaşadıklarını anlatıyor. Çok sevdim diyemeyeceğim ama okunabilir...
-"İsa'nın Güncesi" daha çok şiirleriyle tanıdığımız Melih Cevdet Anday'ın bir romanı. Romanın ana konusu kuşku, gözetlenme korkusu, endişe, suçlanma karşısında bireyin çaresizliği. Oldukça farklı bir konu, şairi yazar olarak tanımak açısından da ilginç.
-"Kendine Ait Bir Oda Bir Salon" anlaşılacağı üzere adını Virginia Wolf'den esinlenerek almış bir öykü kitabı. Okşan Mağara da ilk kez okuduğum bir yazar. Öyküler ortalama, üzerimde çok fazla bir etki bırakmadı.
-"Kairos" Doğu Berlin'de geçen bir aşk öyküsü, kendisinden hayli büyük Hans ile inişli çıkışlı bir aşk ilişkisi olan gencecik Katharina'nın yaşadıklarına sinirlenip Hans'a sıkı bir tekme yerleştirmek istiyorsunuz ama alan razı satan razı :) Fonda ise Berlin duvarı yıkılma sancıları yaşıyor. Çok kolay okunan bir kitap değil ama o dönemi yansıtması açısından ilginç...
-"Düz Dünyacılar" kitap çıkarma hızına yetişilmeyen Sezgin Kaymaz'ın son kitabı. Oldukça hüzünlü ve ibret verici bir öykü. Kahramanları ise üç köpek: Hamile dişi köpek Betül, Betül'ün bebeklerinin babası Timuçin ve Betül'e aşık Nejat. Genelde her yazdığı kitaba mutlaka bir köpek kahraman ekleyen Sezgin Kaymaz bu kez ciğerimizi pare pare etmiş.
-Bu ay genellikle ismini ilk kez duyduğum yazarların kitaplarını okudum. "Cam İnciler"in yazarı Emeric Pressburger de bunlardan biri. İlginç bir konuydu, severek okudum. Hitler'in toplama kamplarında deneyse ameliyatlar yapan Nazi savaş suçlusu Dr. Otto Reitmüller savaşın bitiminden beri kaçak bir yaşam sürmektedir. En son piyano akortcusu kisvesinde Karl Braun adıyla Londra'da kiraladığı bir odaya yerleşir. Bu ikili yaşamında yeni dostlar ve bir kadın arkadaş edinip çevresi tarafından benimsense de hep yakalanma korkusu içindedir. Daha fazla spoiler vermeyim, okuyun derim, iyi bir kitap.
-Yine T. İŞ Bankası Kültür Yayınları'ndan çıkan "Kardeşler" de "Kairos" gibi Doğu Almanya'da geçen bir roman ve kardeşler arasındaki ilişkileri anlatmakta. Sırayla her iki erkek kardeşinin de batıya iltica etme isteği üzerine kız kardeşin duygularını konu alıyor.
-Ve son kitabım tazecik biten Alkım Doğan'ın öykülerini topladığı "Dünya Sakin Bir Yermiş Gibi" oldu. Alkım Doğan ile yollarımız Instagram'da kesişti, gezdiği yerler, çektiği fotoğraflar, yazıp çizdikleri ile sıkı takipçisiydim. Kitabının çıkmasına çok sevindim. Sıradan insanların yaralarına parmak bastığı sıradışı öykülerini de çok sevdim. İki tanesi daha önce ödül de alan öyküleri sizin de seveceğinizi düşünüyorum.
-Gelelim sesli kitaplarıma, bu ay benim için bir nevi Kemal Tahir ayı oldu, yazarı zamanında ihmal ettiğim için kendimi kınayarak dinledim bu ay 3 kitabını, bir tanesini de yarıladım ki o da gelecek aya intikal etsin. Geçen ay "Esir Şehir Üçlemesi"nin ilki olan "Esir Şehrin İnsanları"nı dinlemiştim, bu ay ikinci ve üçüncü kitabını dinledim: "Esir Şehrin Mahpusu" ve "Yol Ayrımı". Osmanlı'nın son yıllarından Cumhuriyet'in ilk yıllarına kadar yaşanan olayları kahramanların ağzından yazmış Kemal Tahir. Çok ufuk açıcı oldu benim için resmi tarihten uzak olan bu değerlendirme. "Bozkırdaki Çekirdek" ise Köy Enstitüleri'ni ele almış ve Kastamonu Gölköy Köy Enstitüsü'nün kuruluşu farklı isimler kullanarak kurgulamış. Köy Enstitüleri her daim ilgimi çeken bir konu olduğu için hem çok severek dinledim, hem de çok yararlandım. Seslendirmelerin ise ilk ikisi Gürsu Gür, üçüncüsü ise Fatih Sönmez tarafından yapılmıştı ve çok iyiydi.
-Aylin Balboa'y çok seviyorum. Son kitabı "Bu Hikaye Senden Uzun Osman"ı kendi sesinden dinledim. Daha önce de "Belki Bir Gün Uçarız"ın bir bölümünü yine kendi sesinden dinlediğim için seslendirmeyi çok iyi yaptığını biliyordum. Eski sevgili Osman'a hitaben yazdıklarını çok severek dinledim.
-"Kün"ü ilk çıktığı yıl okumuş ve Konya şivesiyle konuşan köpek Çeto'ya bayılmıştım. Emre Melemez'in müthiş seslendirmesiyle ikinci sefere niyet edip dinledim ki, muhteşemdi. Okuduysanız da okumadıysanız da bence "Kün"ü bir kere de Storytel'de dinleyin derim.
-Ve canımın içi Hüseyin Rahmi Gürpınar, üzerinden geçen bunca yıla rağmen yazdıkları bence hala güncel ve çok keyifli. "Hayattan Sayfalar" kenar mahallelerde yaşananlar, açlık, sefalet ve bu nedenle annesi tarafından fuhuşa sürüklenen bir genç kızın yaşadıklarını konu alıyor ve rahmetli Bülent Yıldıran'ın olağanüstü seslendirmesiyle bir kez daha hayran bıraktı Hüseyin Rahmi'ye...
Ekim kitaplarında buluşmak dileğiyle...
Nurşen ablacım, tekrardan içim kitap okuma aşkıyla doldu. Notlarımı aldım. Ben de bu aralar Tolstoy'un hayatına sardım. Bir otobiyografisi var yaklaşık 1000 sayfalık bir kitap. Çok akıcı, ama bir türlü bitiremedim , not almışım 14 Ağustostan beri okuyorum. Araya sadece, ilkgençlik kitabını aldım. Çocukluğunu okumuştum. Gençlik kitabı , ve Günlüğü de sırada . Başka tür almamaya çalışıyorum araya, o yüzden okumam ağır gidiyor. Ama okunacak kitaplarımı alıp, kenara koyuyorum . Aklım da hep storytel'de . üyeliğimi başlatır başlatmaz Kemal Tahir serisine başlayacağım.
YanıtlaSil1000 sayfalık kitaplar hem yoruyor, hem başka kitapları engelliyor. Storytel'i başlat bence, ben çok verim aldım, verdiğim parayı sonuna kadar hak etti...
Sil"Şairlerin romanları" benim de aşırı ilgimi çeken bir kategori, bloglarda kitap yorumunu okuduğum tek insan da sensin bu arada :)
YanıtlaSilAyy severim seni C'cim, tatlım gıymatlım :)))
SilGüzel öneriler var listenizde. Dikkate alacağım. Aylık dökümlerinizi görünce çok imreniyorum. Her yıl bu sene okuduğum kitapların bir listesini tutayım diyorum ama bir aylık listem bile olmuyor. Unutuyorum. Sesli kitap uygulamaları özellikle trafikte zaman geçirenler için epeyce faydalı. Benim de aklımda dolanıp duran bir düşünce. Ödeme yapıp kullanmadığım uygulamalara dönmesin diye henüz abonelik başlatmadım. Hadi hayırlısı.
YanıtlaSilÇok teşekkürler. Bence başlatın Storytel'i, ben çok karşıydım ama çok verim aldım. İş yaparken, yemekle uğraşırken, yollarda bana öyle güzel eşlik ediyor ki şimdiye kadar almadığıma pişmanım. Sevgiler...
SilKemal Tahir’in en iyi eseri devlet ana. Ben de ilk baskısı var zaman zaman tekrar okurum
YanıtlaSilKemal Tahir'i çok ihmal ettiğim için kendimi kınadım :))
SilTekrar tekrar okunup notlar alınması gereken bir paylaşım. Emeğinize, yüreğinize sağlık. Yalnız özellikle göz sağlığınıza dikkat edin lütfen. Bu günlerde göz rahatsızlıkları öylesine arttı ki. Eşim de ben de çok okuruz. İkimizde de sarı nokta göz hastalığı çıktı. Bir gün paylaşacağım.
YanıtlaSilStorytel çok güzel bir sistem. takipçisiyiz.
Kitap seçimleriniz çok güzel. Okuma hızınız alkışı hak ediyor. Tebrikler,
Enerjiniz daim olsun. Sevgiyle.
Sağolun Makbule hanım, ilkokuldan beri miyobum, bana şahane bir geri dönüş yaptı yaş ilerleyince. Yakın gözlüğü kullanmadan okuyorum o sayede. Gözleriniz için geçmiş olsun, umarım ilerlemeyen cinsidir. Hepimizin enerjisi daim olsun, sevgiler...
SilBu Hikaye Senden Uzun Osman'ı dinledim ben de ve çok beğendim. :)
YanıtlaSilDiğer kitaplar ve okuma motivasyonun için seni kutluyorum Leylakcığım. :)
Sağol Ekmekçim, sevgiler...
SilBirkaç kitap not aldım sağolun...
YanıtlaSilNe demek, siz sağolun...
SilMarkaris'i bilmiyordum. Hemen not aldım:)
YanıtlaSilHoş polisiyeler, Eskiden, Çok Eskiden özellikle, İstanbul'da geçiyor zira :)
SilBu Hikaye Benden Uzun Osman'ı çok sevmiştim. Bana yorum yapmıştınız Storytel de kendisi seslendiriyor diye bir de ordan dinleyeceğim. :)
YanıtlaSilDinleyin gerçekten, daha etkili oluyor...
SilMerhabalar.
YanıtlaSilBir ayda 10 kitabı birden okumak, bana göre çok büyük bir başarıdır. Sizi kutlarım. Ben sizlerin yanında bu konuda hiç konuşmayım, çünkü sınıfta kalırım.
Selam ve saygılarımla birlikte sağlıcakla ve esen kalın.
Merhabalar Recep Bey, benimki yılların alışkanlığı, genelde hep o rakamı tuttururum olağanüstü bir durum yoksa. Bizden de selamlar...
SilAylin Balboa müthişti. Sanırım pek yakında ikinci kez dinleyeceğim Osman'a seslenişini :)
YanıtlaSilDüz Dünyacıların sonunda özellikle, ağlamamak için zor tuttum kendimi. Gerçekten ciğerimizi pare pare etti kaymaz, sağ olsun...
Gerçekten güzeldi, seviyorum Balboa'yı, seslendirmesi de çok iyiydi. Ya bu Emre Melemez Kaymaz kitaplarını çok iyi seslendiriyor.
Sil