.

.
.

20 Ekim 2023 Cuma

GÜNLÜK / 20 EKİM

Sabah uyandıktan kısa bir süre sonra sular kesildi. Bizim civarda pek sık görülen bir durum değildir, gafil avlandık. Neyse ki çayı koymuştum. Aklımda başka işlere dalmadan yemek yapmak vardı ama haliyle ertelendi. Hal böyle olunca ortalığı topladım fazla detaya girmeden, kirli tabak-çanağı sular gelince yıkanmak üzere bulaşık makinesine teptim. Sonra bilgisayar başına oturdum. Bloglara rutin ziyaretlerimi yaptım, kız kardeşin Melike Şahin hakkında yazdığı bir röportajı okudum Duvar'ın internet sitesinde. Okumak isterseniz link burada. Melike Şahin çok fazla takip ettiğim biri değildi, bu yazının üstüne "Diva Yorgun" dinlemekteyim. Diva olmasam da ben de yorgunum zira 😃

Hafta başından beri iki misafir var evde, biri insan cinsinin küçüğü, diğeri hayvan cinsinin. İlkinden memnunuz, seviyoruz, hatta bazen aşırı sevip rahatsız ediyoruz 😃 Tahmin ettiniz, kendisi Umut, kreş sonrası eğlenceli vakitler geçiriyoruz. İkincisi ise bir sinek, minnacık bir şey, kara olan türden. Ne yaptıysak terk etmedi evi. Elimden olmasın ölümü diyorum ama ısrarla "Vur tepeme bir şey" diyor. En sevdiği mekan haliyle mutfak, üstü açık yiyecek bırakmaya gelmediği gibi bizi de yiyecek zannediyor. Burnumdan kovsam alnıma, alnımdan kovsam yanağıma, oradan kovalasam çeneme konuyor. Öyle arsız. Her sabah vızıldıyarak "Günaydın" mı diyor, dalga mı geçiyor anlamadım. Sonunda bu sabah intihar etti, evet öyle yaptı. Çay koyacağım, demliğin içindeki çay dolu süzgeci yıkarken ne bulmayı umuyorsa demliğe dalmış. Hiç fark etmeden demliği suyun altına tutunca kendisini imha etmiş oldu. Eh, ne diyeyim, sonuçta elimi karasinek kanına bulamadım. Vızıltıdan da kurtuldum.

Sular tam saat 12'de geldi. Geldi gelmesine de musluktan akan sıvı benzetmek gibi olmasın çikolata rengindeydi, öyle bir çamur. Yarım saat akıttım da öyle ağardı, dünya kadar suyu ziyan etmiş olduk. Eviyeyi bile boyadı. Haliyle yemek yapma işini de sular berraklaşana kadar yine erteledim. O süreçte Storytel'i açıp Kemal Tahir'in "Devlet Ana"sını dinledim. 21 saatlik bir dinlemenin son 4 saatine ulaştım, oyuncu Levent Can seslendirmiş ve bu kadar uzun bir kitabı gerçekten çok iyi seslendirmiş. Kitap da muhteşem zaten. Kemal Tahir külliyatını bitirmeme bir-iki kitap kaldı. Storytel'e bunca geciktiğim için pişmanım. 

Akan su berraklaşınca yemek işine giriştim, bugün aklımda karnıyarık ve pilav vardı. Patlıcanlara çubuklu pijamalarını giydirip fırçayla yağladım ve fırına attım kızarmaları için. Artık yağda kızartmıyorum, böylesi hem sağlıklı, hem daha lezzetli, hem de daha temiz ve kolay oluyor. Onlar fırında solaryum sefası yaparken ben de içini hazırladım, kulağım "Devlet Ana"da. Sonra hazır olan patlıcanlara içlerini doldurup süsleyerek tekrar fırına attım ve artan karnıyarık içine iştahla baktım. "Ye beni" diyordu. Ekmeğin içine yerleştirdim o içi, kendimi Yenimahalle'deki evde, en sevdiğim somyanın üstünde Ayşegül kitaplarımı okurken hayal ederek yedim. Şu alemde arasına karnıyarık içi yerleştirilmiş ekmek kadar anne mutfağına ışınlayan yiyecek var mıdır?

Dün kız kardeşin içeriğini hazırladığı, Mimarlar Odası tarafından düzenlenen "Almanca Konuşan Bilim İnsanlarının Ankara Günlükleri" isimli sergiyi görmek için Goethe Enstitüsü'ne gittim. Sergide 2. Dünya Savaşı sırasında Nazi zulmünden kaçarak Türkiye'ye sığınan çeşitli mesleklerden bilim insanlarının Ankara'da geçen günlerinden kesitler yer alıyordu fotoğraflar ve metinler eşliğinde. Mimar, mühendis, doktor, akademisyen ve daha bir çok meslek grubundan insanın yer aldığı bu göçmenler Ankara'ya maddi ve manevi anlamda pek çok şey kazandırarak dönmüşler ülkelerine. Çoğunun hikayesi de oldukça hazin. Dönüşte bazı eksikleri almak için markete uğrayınca kapı önüne sıralanmış kasımpatları "Bizi de eve götür" deyince hatırlarını kırmadım, bir demet yeşil soğanla arkadaşlık ederek eve geldiler sarı ve pembe çiçekli saksılar. Bitirmek üzere olduğum ve ay sonuna kadar bitirmeyi düşündüğüm kitaplarımla poz verdi bir tanesi: 


Güzel gelsin hafta sonunuz...



12 yorum:

  1. Güzel bir hafta sonu olsun, sinekten kurtuuluş yolu gülümsetti:)

    YanıtlaSil
  2. Salı cuma günleri arasında kongre için Ankara'da olacağım. Fırsat bulursam Goethe Enstitü'deki sergiyi gezeyim. O yıllarda Almanya'dan kaçıp gelen akademisyenlerin Türkiye üniversitelerine büyük katkısı olmuş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım 24 ünde sona eriyor sergi, umarım son güne yetişirsiniz. Sadece üniversitelere değil, Ankara'daki pek çok binanın mimarı da onlar. Bazılarının da çok hazin öyküleri var.

      Sil
  3. Storytel sahiden asrın buluşu bence, bazen eski usul radyo tiyatrosu yerine koyuyorum kendisini. :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de aynı şeyi düşünüyorum, şahane bir şey, geciktiğim için kendime kızıyorum :)

      Sil
  4. Ekmeğin içine konan karnıyarık içi, offf ne lezzetli olur bayılırım ben de. Mesela ayrı kıymayı kavurup koysan aynı tadı vermez ille patlıcanlara sığmayan artan iç olacak, yağına bana bana yiyeceksin. Çok tatlı bir yazı, günlüğünü okumama izin verdiğin için teşekkürler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kıyma pek sevmem ben esasen ama karnıyarık içine bayılırım, özellikle çok yaparım ki artsın ekmek arası olsun diye :) Bu günlük kamuya açık, cümle alem okusun :))))

      Sil
  5. allahım ne çok severim şu ekmek üstü/arası karnıyarık içini :) afiyet şeker bal olsun öğretmenim :)

    YanıtlaSil
  6. Valla ben kek hamurunu parmakla sıyırmadıkça ya da pişmemiş sigara böreği yemedikçe ışınlanamam çocukluğumdaki annemin mutfağına... :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben kazara çiğ bir şey yesem (mesela yaprak sarması gibi, sarılırken hem de) anneannem elime vurup, kurt yapar, yeme derdi :)) Anneannemin kurt masalları hiç bitmezdi.

      Sil