Arkadaşlık çelincinin 2. sorusu şöyle sevgili arkadaşlar 😃 Biraz gecikmeli oldu, zira sabah internetim "iki şekerli, bir sade, hadi bana müsaade" dedi ve gitti. Modemi aç-kapa, anteni tak çıkar, yeniden başlat, ııh! Gitti gelmez. Mecburen arızayı aradım, yukardakileri önermesinler diye peşin peşin yaptığımı söyledim, ekip gönderelim dediler. "Karantinada değilsiniz di mi?" diye de sordular. Tabii bu arada oğlumu da bilgilendirdim, acil durum kiti gibidir kendisi, problemlerimize teşhisi doğru koyar, tedaviyi de bizzat yapar, maşallah 🧿 Çok geçmedi, iki adet delikanlı maskeleri ve kapıda ayaklarına geçirdikleri galoşlarla geldiler, tahmin ettiğimiz üzere internet değilmiş beni terk eden, modemmiş. Merkezi arayın yeni modem yollasınlar diyerek gittiler. Onların modemine mi kaldım, tabii ki acil durum kiti devreye girdi, akşama elinde sağlam bir modemle geldi, bağlantımı sağlayıp gitti. Sağ olsun. Şimdi gelelim sorumuza ve cevabına:
2- Okuldan bir arkadaş:
Çocukluğumda evde içine kapanık bir pisi pisi, okulda ise kıpır kıpır bir insan evladıydım. Sürekli atlayıp zıplardım, evde çıkmayan sesim okulda sınıfı inletirdi. Öğretmen adımı "Çalıkuşu" takmıştı hatta. Pek çok arkadaşım oldu, ilkokulda, ortaokulda, lisede, üniversitede, tam bir sosyal kelebektim.
İlkokula başladığım gün neredeyse zoraki bir arkadaşım olacaktı, Beyza. Babası ile babam meslektaştı ve aynı yerde çalışıyorlardı. İlk gün bahçe kapısından girer girmez yanında bir taşbebekle bitti bir kadın dibimizde. Lüle lüle sarı saçları, elma yanakları ve tombik bedeniyle taşbebek Beyza idi, kadın da babamın arkadaşının karısı. "Hadi oynayın" diyerek Beyza'yı üstüme kitledi, kendi de anneme tebelleş oldu. Öyle ki 5 saat ders yapıp paydos olduğunda kadın hâlâ annemle çene çalıyordu. Annem zilin çalmasıyla fırsattan istifade kolumdan tuttuğu gibi kaçtı bahçeden ve eve kendini yarı baygın bir şekilde attı. Beyza ile arkadaşlığımız bir hafta sürdü. Zerre sevemedim çocuğu, annem korkudan bir daha okula uğramadı ama Beyza'nınki her gün gelip paydosa kadar bahçede bekledi, teneffüslerde gelip Beyza'nın elma yanakları Amasya elmasından Starking'e evrilsin diye meyve suyu ve kurabiye ile besledi. Bu zoraki arkadaşlık daha devam edecekti ama 4. gün Beyza dersin ortasında altına işedi. Ee, her teneffüs meyve suyunu dayarsan bir kapasite sorunu ortaya çıkar. Ayaklarımın altından şırıldayarak akan dereye bakakaldım, Beyza'nın yanakları ise kırmızıdan bordoya dönmüştü garibim. Neyse ki anlayışlı bir öğretmenimiz vardı, gerekeni yaptı. Yaptı yapmasına da Beyza sanırım çok utanmıştı, ertesi hafta başka bir sınıfa tayinini çıkardı çiş durumundan. Ben de kurtuldum...
Görsel: Buradan
aaa ne enteresan ben de tam tersiydim.evde kıpır kıpır bir çenebaz, okulda soru sorulmadıkça gıkını çıkarmayan bir pısırık :)
YanıtlaSilya anı şahaneymiş aslında. bir omzumdaki melek şule "aaa yazık beyza'ya" derken diğer omuzdaki şeytan hunharca güldü :)
Bence anasının kabahati, her teneffüs lok lok meyve suyu içirirdi çocuğa plastik bir termostan. Termosun şekli bile gözümün önünde. 1. sınıftaki çocuk çişini kontrol edebilir mi? Öğretmenden çekinip izin de isteyemeyince işte böyle oluyor. Yalnız Beyza resmen bir taşbebekti ve fakat bana öyle geliyor ki kafa epey boştu :)) Bir daha da görmedim zaten...
SilYazik ya simdi Beyzacik icin üzüldüm
YanıtlaSilBeyza unutmuştur bile boş verin, sonuçta çocuk, herkes benim gibi fil hafızalı mı :)))
Silçiş durumundan tayinini istemek hihihihihi
YanıtlaSilkorkarım beyzanın annesi reenkarne olup olup dönüyor sahalara, zira ben de tanıyorum biri benim çocukluğumda arkadaşımın annesiydi, diğeri de şimdi kızımın arkadaşının annesi oiii korku filmi gibi.
Ay öyle annelerden bir dolu Ceren, oğlum ilkokuldayken gına gelmişti, onlar mı öğrenciydi, çocuklar mı belli değil. 7/24 okuldaydılar sanki...
Silahahahhaha yaa çok komik bir tanım bu: çiş durumundan tayin
YanıtlaSilHep eş durumundan olacak değil ya, bazen de çiş durumundan :))))
Sil