.

.
.

19 Şubat 2019 Salı

19 ŞUBAT (BLOGCU GELDİ HAANİM)

Bu sabah erkenciydim. Eski ve çok sevdiğim bir öğrencimle buluşmak üzere anlaşmıştık, buralara pek bakamadan yola düştüm. Buluşma mekanı şurasıydı:


Beklerken kale duvarına yapışmış gibi duran ve yerde atılan yemleri gagalayan güvercinlerle hasbıhal ettim bir süre. 


Sonra da şu manzaraya karşı oturduk. Hava limonata gibiydi. Güneş, deniz, sohbet, çay-kahve, kısacası gün de güzeldi, biz de 😍


 Az evvel döndüm eve ve vakit geçirmeden ödevimi yapmaya oturdum. Çalışkan öğrenciyim ben, yasam küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak ve bloguma yazı yazmaktır 😃 Bu minvalde bugünkü konumuza gelirsek:

Soru 19: En merak edilenlerden, baştan itibaren blog maceranı dinlemek isterim.

Bilgisayarla tanışmam hayli geç oldu benim. Hatta o kadar karşıydım ki emekliliğimden iki yıl önce okul idaresi öğretmenleri zorunlu kursa tabii tutunca oldukça canım sıkılmıştı. Bahar gelmişti, doğa bizi çağırıyordu ve bizler ders sonrası 3 saat daha kalıp bilgisayar öğrenecektik. Bunu öğrendiğim günden kursun ilk günü bitene kadar söylendim. İkinci gün konu ilgimi çekmeye başladı, üçüncü gün oğluma telefon edip bana bir bilgisayar ayarlamasını ve göndermesini söyledim. Kurs biter bitmez bilgisayar geldi ve benim macera da başladı. Önceleri internette geziniyordum, sonra blogları keşfettim. Bazılarını takibe aldım. En çok Tijen İnaltong'un "Mutfakta Zen"ini, İpeğin "Acemi Aşçı"sını, Nunu'nun "Bir Dut Masalı"nı okuyordum. Ortama o kadar yabancıydım ki blog yazan arkadaşlar bana magazin yıldızı falan gibi geliyordu 😃 Kim derdi ki günün birinde hepsiyle tanışıp arkadaş olacağım. Bu arada emekliye ayrılmış, eşzamanlı olarak annemi kaybetmiştim, olup bitene alışmaya çalışmaktaydım.  Bir gün yine bazı blogları okuduktan sonra ani bir ilhamla "Neden benim de bir blogum olmasın?" dedim kendi kendime. Zaten bilgisayar kullanımını oldukça ilerletmiştim, yazmayı seviyordum, hemen hemen hayatımın her döneminde günlük tutmuştum, vaktim dersen yeterince boldu. Sıvadım kolları ve 2009'un 6 Haziran günü blogu açıp "Hoşgeldim" adıyla ilk yazımı yazdım. İsim aramak için hiç düşünmedim. Leylak en sevdiğim çiçekti, Antalya'da iklimsel nedenlerle yetişmiyordu ve ben çok özlüyordum. Bloguma adını vererek özlem gidereyim bari dedim. Ne bilirdim ki gün gelip  bu ad benimle özdeşleşecek. Blogların altın çağına denk gelmiştim. Kesintisiz post giren yüzlerce blog vardı. İlk günler yorum ve takipçi yolu gözleyerek geçti. Her yeni takipçi şeker verilmiş çocuk gibi sevindiriyordu. Giderek takipçiler arttı, öyle ki artık dönüp bakamaz hale gelmiştim eklenenlere, kafam karışıyordu. Bol yorumlu, bol postlu, bol etkinlikli zamanlardı onlar. Birkaç yıl üstüste yeni yıl kartı etkinlikleri yaptık, blog buluşmaları düzenledik, yazılarını sevdiğimiz dostlarla yüzyüze görüştük, tanıştık, ahbap olduk. Birbirimize mail adresleri verdik, Facebooklarımıza ekledik. Öyle güzel dostluklar kurdum ki, biri bana böyle olacağını söylese inanmaz, "Hadi canım" der geçerdim. Şehirlerarası ziyaretler yapıp birbirimizi evlerimizde misafir ettik, şehirçi buluşmalar yaptık, blog harici yazıştık, haberleştik, telefonlaştık. Birsürü tatlı kızkardeşim oldu, birinin düğününe bile iştirak ettim. Şimdi düşündüğümde ezelden beri tanışıyormuşuz gibi geliyor bazılarıyla. Magazin yıldızı sandıklarımla kahveler, çaylar içtik, sohbetler ettik. Yazı hayatıma büyük katkısı oldu, önceki postlarımı son zamanlardakilerle karşılaştırınca ne kadar yetkinleştiğimi anlıyorum. Kitabımı yazmam ve basılması bile bir yerde blog sayesinde oldu diyebilirim. Takipçilerimin ısrarları, blogumu takip eden yayınevi sahiplerinin teklifleri ile geleceğe bırakabileceğim en güzel bir şeye sahip oldum. Radyo sohbetlerine katıldım, blog dostları ile kolektif kitaplara imza attık, sosyal sorumluluk projelerine katkılarda bulunduk. Hasılı blog, hayatıma ummadığım güzellikler kattı. Her ne kadar instagram ve benzeri fotoğraf ağırlıklı, az yazılı şeyler gündeme gelip bloglar eskisi kadar rağbet görmese de benim için vazgeçilemez bir mecra. Bir dost gibi, kişisel tarihim gibi, terapi seansım gibi. Umarım uzun yıllar daha yazmaya devam ederiz, hem ben, hem de sevdiğim blogger dostlarım...

18 yorum:

  1. iyi ki öğrenmişsiniz bilgiye uzak kalmak olmaz iyi ki burdasınız

    YanıtlaSil
  2. Teeeee o zamanlardan beri tanıyor olmakla çooktan da çoook mutluyum.

    YanıtlaSil
  3. sizi tanıdığım için mutluyum.

    YanıtlaSil
  4. Yaa ne güzelmiş.Şimdi sizin geçtiğiniz yollardan ben geçiyorum. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzeldi gerçekten, hala güzel bence. Yolunuz açık olsun o zaman :)

      Sil
  5. Fotoğraflar harika...Daha uzun yıllar boyunca da yazmaya devam edersiniz inşaallah, sabırla, dirayetle :)...Selam ve Dua ile...

    YanıtlaSil
  6. Sen hep yaz leylağım iyiki tanımışım seni
    Bu yazdıklarının içine dahil olmak ne güzel
    Seviyorum seni

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biz blogların en güzel zamanlarını yaşadık canım, iyi ki yaşamışız, hayatımıza ne güzellikler kattı. Çok sevgiler...

      Sil
  7. Hep sürsün blog yazılarınız, okurken nerdeyseniz orada oluyorum, bir bakıma yaşıyorum o anı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel, çok mutlu oldum, sevgiler benden...

      Sil
  8. Nurşen ablacım, ben yeni yeni başladım yazmaya. Vaktimi ayırmaya zorluyorum kendimi. Okumalara daha çok başlayamadım. HAyatımdan bir şeyler çıkarıp, yerine yine blogları koymaya çalışıyorum. Vakit çok az. Blog etkinliği hakkında bana kısaca bilgi verebilir misin. Bu da belki etkili bir güç olur . ya da nereden okuyayım bir açıklama var mı ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zeynepcim, Ezgissimo isimli blogu olan çok tatlı bir arkadaş başlattı bu meydan okumayı, iyi de oldu. Her gün ne yazsak diye düşünmekten kurtulduk hem de bloglara canlılık geldi. Şu linke gidersen soruları görebilirsin:
      https://ezgissimo.blogspot.com/2019/01/meydan-okumalara-doyamadim-hazirsaniz.html?showComment=1549376423191#c639392309990781763
      Yazdıklarını okumak dileğiyle sevgiler...

      Sil
  9. Ne güzelmiş, iyi ki yazmışsınız..
    O günler ne canlıymış, çok keyifli olsa gerek..

    YanıtlaSil
  10. Leylak ablacım, :) şimdi yazını tam okudum. Bende Ekim 2010'da yazmışım ilk yazımı. Başlamam öyle olmuş. İnsanlar ailesini, akrabalarını , iş arkadaşlarını seçemiyor, ama ortak noktada buluştuğu , hatıralarını paylaşacağı, ortak noktaları olduğu arkadaşlarını seçebiliyor. ve bloglar bu işin başlangıcı oldu. İyi ki tanımışım sizi. Bir teyze, bir hala gibisiniz benim için.

    YanıtlaSil