.

.
.

30 Haziran 2011 Perşembe

ELLİ KAPININ İPİ

Anneannemin ünlü incilerinden biri daha: "Erindiğim gün elli kapının ipini çektim" derdi rahmetli gün içine bir sürü gezme sığdırdıysa. Esasen bu durumdan son derece keyif alsa da sanki bir nevi angarya kabilinden yerine getirmiş gibi şikayetlenir, zorla katlanmış havalarına girerdi. Ben de onun hesap bugün gezmelere doyamadım.

Güne son derece keyifli bir tanışma, buluşma ile başladım. Sevgili Pie Kurabiye Petek'le buluştuk, sanal dostluğumuzu gerçeğe dönüştürdük. Hem zaten yıllardır tanışıyormuşuz gibiydik, muhabbetin dibine vurduk, lafları birbirimizin ağzından kaptık. Petek'in Ankara yıllarından bildiği, halen mevcut bir mekanda buluşmayı yeğledik ve tercihimiz Flamingo Pastanesi oldu. Kahveler, çaylar, sohbet derken zaman nasıl geçti anlamadık. Sevgili Petek'in yanında benim için getirdiği şu aşağıdaki çifte ise tek kelime ile vuruldum.

Ya gelinin beşibiyerdesine, damadın yakasındaki altına bakar mısınız? Böyle şirin birşey olur mu, ellerine, cömert yüreğine sağlık Petekcim. Çiftimiz günü geldiğinde uygun yerde kullanılmak üzere soğuk bir ortama yerleştirildi. Bu kadar değil tabii ki, daha bunlar da var:

Günüm bu kadar keyifli başlayınca tüm geceyi kapsayan uykusuzluğumu, şişmiş ve yanan gözlerimi, daralmış ruhumu, henüz bulamadığımız evi unuttum. Petekle vedalaştıktan sonra D&R'a dalarak indirime girip fiyatları 4 er liraya düşmüş Can Yayınları'na ait kitaplardan 4 tane kaptım, sonra vitrinlere bakarak cadde boyunca yürüdüm, aradığım ayakkabıyı da bulunca keyfim tavan yaptı. Midemden gelen çağrıyı da geri çevirmeyip aç karnımı doyurduktan sonra kuzenimi ziyaret için işlettiği cafe-bara yollandım. Biraz sohbet ettikten sonra bu kez yakınlarda oturan arkadaşıma uğradım. Son derece şirin ve oyuncu bir köpeği var, ömrüm boyunca dokunmak cesaretini gösterebildiğim yegane köpek, biraz mıncıklayıp sevdim. Nescafemi içerken gelen telefonla oğlumla buluşmak üzere bir taksiye atladım. Nasıl olduysa trafik sıkışıklığından dolayı şoförle aramızda bir sohbet başladı. Orta yaşların sonuna yaklaşmış taksici eski zamanların ne kadar asude ve güzel olduğundan bahsetmeye başladı. Vakt-i zamanında 8 silindirli bir 56 Chevrolet'inin olduğunu, her görenin hayran kaldığını anlattı ve dedi ki "Acıların Kadını Bergen bir bindi benim Chevrolet'e 4 yıl inmedi". Sonra aralarında özel birşeyler olduğunu ima eden bıyıkaltı bir gülümseme ile "Aaah, ne günlerdi ne günler, yaşadım iyi ki yaşamışım" diye ilave etti. "Ne güzel kadındı yahu Bergen, yüzüne kezzap atılmış haliyle bile çok güzeldi" diyerek hülyalı hülyalı anlatmaya devam ediyordu ki ineceğim yere ulaştım bereket. Yoksa şoför amcamın gençliğinde yediği cümle naneleri dinlemek zorunda kalacaktım.

Taksici esnafının evrak-ı metrukesinden derleyip naklettiği öykülerin üstüne oğlumun arabasına transfer olup Ikea'ya doğru müteveccihen yola çıktık. Şimdi diyeceksiniz ki hala akıllanmadın mı? Eimiz mahkum sevgili kârilerim, henüz tutamadığımız eve eşya bakıyoruz. Bugün hafta arası olması hasebiyle fazla kalabalık yoktu, birkaç parça ıvır zıvır satın aldıktan sonra sıcak yuvamıza avdet ettik ama ayaklarımı uzatıp oturabilmem ne mümkün. Muhakkak gidilmesi gereken bir düğün mevcuttu ve hane halkının beslenmesini tamamladıktan sonra ayaklarımızı sürüyerekten bu defa düğünün yapılacağı mekana doğru yollara düştük, hayli de uzak bir yerdeydi üstelik. Epeydir gitmediğimiz bir semt olunca adresi sormak gereği duyduk. Meğerse danıştığımız kişi uzun zamandır birisine yol tarif etme hasretiyle yanıp tutuşurmuş. "Şimdi canım aaaabeyciim" diyerek girizgah yaptı direksiyondaki eşime, "dooosdooru gidip soldan devam et, hep sol hep sol. Otobüs duraaana varacan. Duraaa gelince canın ister sağdan canın ister soldan git". Biz artık kısa kesip son noktayı koymasını beklerken cep telefonu çaldı. "Aaabeyciiim, az müsaade et" diyerek telefonu açtı ve biz arabanın içinde anlamsızca beklerken uzun uzun telefonla konuştu. "Hadi eyvallah" diyerek telefonunu kapattıktan sonra aynı şeyleri bir kez daha tekrarlamaya başladı. Daha fazlasına tahammül edemedik ve "Sağol kardeş" diyerek gazladık, 10 metre ötedeki bakkal net bir tarifle bizi aradığımız mekana kavuşturdu. Düğünü hiç anlatmayım, aşırı gürültüden ambale olmuş durumdayım, sadece 45 dakika kaldığımız halde dayak yemiş gibi ayrıldık. Ha bu arada düğün meğerse yemekliymiş, davetiyeyi doğru düzgün okumayınca bir de evde yemek hazırlama derdine düşmüşüm boşu boşuna. Şimdi bugün en çok gitmek istediğim yere yatağa doğru bir sefer gerçekleştirmek istiyorum, fena halde uykum var zira. Hepinize cümleten eyi geceler, datlu rüyalar...

10 yorum:

  1. Senin Anneanne ile benim Anneanne veciz sözler söylemekte ustaymış. Benimki de kırk kapıya değnek vurmak şeklinde söylerdi bu sözü. Ne de olsa Karadeniz kadını,ille de değnek vuracak. Değnek biliyon dimi, ince sopa demek.

    D&R hiç öyle indirimler yapmaz İstanbul2da... Ancak ikinci kitaba %50 indirim yapar. Onlarada baktım töbe estağfurullah dedim. Hep mesleki kitaplardı.

    Pie kurabiyeciğim yine sanatını konuşturmuş.Zariflik konusunda da üstüne yoktur. Yaşadım, bliyorum. Tombik gelin biraz bana benziyor:))

    Öpüyorum seni Leylak Dalıcım.... Gece otobüsten konuşuruz hehhe Netbooku alaıcam yanıma:)) ne de olsa ben teknolocik bir kadınım.

    YanıtlaSil
  2. Benim annemde böyle çok gezdiği günler için "Kırk kapı mandal yaptım" der. Bazen istiyor hani tek tek günlerde yapmaya kalksan birinden biri mutlaka gerçekleşmez, dinlenirsin bi güzel bugün bir kitap, bir kahve bir de film patlattın mı değme keyfine artık..

    YanıtlaSil
  3. Kime çektiğin belli oldu:)) Annanen üşendiği gün öyle idiyse, diğer günlerini merak ettim:))) Ben de ''kırk kapının ipini çekmek'' deyimini biliyorum, her ne kadar çekmedimse de:)))

    YanıtlaSil
  4. Ne yoğun ama ne keyifli bir gün yaşamışsınız,gezmenin dibine vurulmuş!!!
    Kahvede gözüm kaldı o pastanede olmak vardı sizinle...
    Kurabiyeler çok güzel görünüyor,biblo gibi.
    Aldığınız kitapkları merak ettim acaba buradaki d&r da indirim yapmışmıdır zaten gün aşırı uğruyorum,bakacağım:)
    Sizi okumak her zamanki gibi çok keyifliydi,yorgunluğu atacağınız bir gün dilerim:)))

    YanıtlaSil
  5. Benim anneannem de kırk küp kırkının da kulpu kırık küp derdi. Aaaa hiç uymadı galiba :))) Leylak' cım, tatlı heyecanlar içindesin. Allah kolaylık versin. Sabah sabah yine bayıldım yazdıklarını okumaya.

    YanıtlaSil
  6. karar verdim senin anneannenin eli gönlü bolmuş..
    biz de kırk kapının ipini çekmek diye biliriz zira.. =) halam derdi ..

    şu ev meselesi buralardan benim de yüreğimi daralttı..
    hayırlısı diyorum..

    pie kurabiyenin sanatına hayran kaldım gerçekten..
    ellerine sağlık..

    öpüyorum bir de kocaman.. istanbul kapılarının iplerini çekmeni umuyorum.. =)

    atalet

    YanıtlaSil
  7. Leylak'cım sen anlattın, ben yoruldum okurken.
    Gelinle damat şahane:)
    Ne aldın D&R'dan o kadar ucuzu merak ettim bsk :))

    YanıtlaSil
  8. Ne şirin kurabiyeler öyle. Tam yemelik:))) Bu hareketli günler bitsin herkes muradına ersin,şöyle uzat bacaklarını.

    YanıtlaSil
  9. Sıkıcı Ankara gezimi sohbetinle renklendirdiğin için teşekkürler arkadaşım.Bi de İzmir de yaparız artık benzerini.Serinliğin kıymetini bilin İzmir çook sıcak.Öpüyorum.

    YanıtlaSil
  10. sen her işi yaparsın koşturursun gün boyu yorulmazsın
    senin enerjin hiç bitmesin leylakcığım
    kolay gelsin güzel bir ev bulmanızı diliyorum,
    gençler heyecanlıdır şimdi
    şimdiden onlara mutluluklar diliyorum

    YanıtlaSil