.

.
.

20 Şubat 2025 Perşembe

İYİLEŞME YOLUNDA / 20 ŞUBAT

"Dün günlerden değilse de Pazar
Beni ilk defa güneşe çıkardılar"
 
Nazım Usta'dan özür dileyerek şiirini çarpıttım ama neredeyse üç haftadır taksi içinde doktora gidip gelmek dışında ilk kez kendi başıma sokağa çıktım. Gittiğim yer de evin yakınındaki marketti ama o bile iyi geldi, tepede güneş ısıtırken, yerlerde baharın ilk yeşillikleri, ağaçlarda badem çiçekleri, "Oh be dünya varmış!" dedim.
 

Uzun zamandır bu kadar yoğun ve günlere yayılan bir hastalık yaşamamıştım. İşin tuhafı salgının ben Ankara'da maskesiz halimle hastane koridorlarında koştururken, uçakta, gümrüklerde, kalabalıklar içinde gezip tozarken değil de en sakin, etrafımın en tenha olduğu zamanda beni yakalaması. Toplasan 5 kişiyle görüştüm, beşi de sağlam bir ben hasta. Ne diyeyim, vardır bir keramet bunda da. 

Hastalığı aynı Osmanlı İmparatorluğu gibi geçirdim. Üç-beş öksürükle başlayan Kuruluş Dönemi, sabahlara kadar sürüp içimi dışıma çıkaran çılgınca öksürükler, baş ağrısı, tıkanık burun, geniz akıntısı ve halsizlikle Yükselme Dönemi'ne geçiş yaptı. Resmen paçavra gibiydim, başımı yataktan kaldıramadım. Özel hastanelere tanıdığımız birtakım kapitülasyonlarla en azından ev içinde ayaklanacak kadar Duraklama Dönemi'ne döndüm. Arada bir Fetret Dönemi geçirmişliğim de var, o doktor bunu dedi, şu doktor onu dedi gibi bir belirsizlikten sonra şu an Gerileme Dönemi'ne adım atmış bulunuyorum. Henüz kulağımdaki tıkanıklık ve geniz akıntım geçmese de çok yakında imparatorlukla birlikte hastalığı da Çöküş Dönemi'ne sokup "Sağlıklı hayat, oh ne rahat" diyebilmeyi umuyorum. Siz siz olun yakalanmamaya çalışın, zira çok grip gördüm ama böylesini ilk kez görüyorum. Zatürreeye çevirmemiş olması da en büyük tesellim. 

Ankara'da etkinliksizlikten bezip ardı ardına aldığım etkinlik biletleri de telef oldu bu arada. Hayatın adımları bizden önde gidiyor maalesef. Bir kısmını iade ettim, bir kısmını arkadaşlar kullandı, bazılarını da erteledim. Hatta ertelediklerimi de ertelediğim oldu. Bugün baleye gidecektim mesela ayın 7'sinden bugüne aktarmıştım. Kendimde o cesareti bulamadım, 15 gün sonraya erteledim. Tamamen iyileşmeden niyet etmeyeceğim. 

İlaçları tükettim, sadece geniz akıntısı için yatmadan önce bir antihistaminik alıyorum. O da her sabah yataktan spatula ile kazınarak kalkmama sebep olsa da en azından gece uyutuyor. Uyuyunca da milyon çeşit saçma sapan rüya görüyorum, ki ben rüya görmeyi hiç sevmem. Bu sabah Alkibiades ile uyandım misal, o kim diyeceksiniz şimdi. İlkokuldan bu yana aklımın ucuna dahi gelmeyen bir tarihi şahsiyet kendisi, Atinalı bir general ve devlet adamı. Peleponnes savaşlarının kahramanı, bana çok lazım ya rüyama girmesi gerekiyordu. Şu arkadaş oluyor kendisi, bunlar da hep birbirine benzer ya:
 
 
Nereden tanışıyorsunuz diyecek olursanız, ilkokulda aldığım Çocuk Haftası dergisinden. Babam çok okumasa da matbuata düşkün biriydi. Ben de okumaya çok düşkün bir çocuk olduğumdan istediğim her dergiyi alırdı sağolsun. Çocuk Haftası, Doğan Kardeş, Mavi Kırlangıç, Zıpzıp, Tina. Alkibiades de o yıllardan kalma, ben onu unutsam da o beni unutmamış sağ olsun. Biraz büyüyünce Hayat, Ses, Pazar, Foto Roman, Resimli Roman, TV'de 7 Gün dergileri gelmeye başladı kapıya. Mahallemizin gazete-dergi dağıtımından sorumlu bir müvezzii vardı, köyden gelen yiğeniyle birlikte yaparlardı dağıtımı. Ergen yaştaki bıyık gölgeli bu genç, ergen yaştaki bana gizli gizli biraz kesikti galiba ki tüm gazetelerin Kelebek, Saklambaç, İnci gibi ilaveleri bizim aldığımız Cumhuriyet'in içine gizleniverirdi 😂 Sayesinde magazin kültürüm müthiş gelişmişti sağolsun. Sonra Samanyolu diye bir dergi çıktı, içinde resimli romanlar, öyküler, moda tasarımları ve patronlar bulunurdu, çok giysi diktim o Samanyolu Dergisi sayesinde kendime. Derken entelektüalitem arttıkça Milliyet Sanat, Negatif, Picus, Nokta, Tempo, Türk Dili, Varlık, Virgül, Arkitekt ve adını hatırlayamayacağım bir dolu dergi atmaya kıyamadığım için epeyce yer işgal etmeye başladılar. Ne zaman ki dijital çağ başladı, dergilerin devri kapandı bende ve evde birikenler de bir tadilat sırasında çöp toplayıcıları mutlu etmek adına konteynerin yanına bırakıldı, aksi halde biz evden kovulacaktık. Yine de dergilere gömüldüğüm o keyifli zamanları bazen özlemle anıyorum. 

Hastalığım süresince pek çok film izledim, epeyce de kitap okudum, bu bakımdan en azından lehime bir durum gelişti. Bende durumlar böyle arkadaşlar, dışarıda güneş ama başka yerlere yağan karların soğuğu var. Evin içi ise pencereden giren güneşle sıcak. Birazdan yeni başladığım "Hollanda Evi"ni elime alıp köşeme çekileceğim. Hayli uzun bir yazı oldu, gözlerinizi yorduysam affola. Kalın sağlıcakla...

21 yorum:

  1. Ohh şükür Leylakcığım. <3
    Nihayet iyileşmiş, en azından iyiliğe dönmüş olman satırlarına yansımış, çok sevindim. :))
    Bir de Alkibiades'li rüyaya çok güldüm. Hangi ilaçsa ben de almak isterim, bu ara rüyalarımı hiç hatırlamıyorum, biraz eğlence çıksın bana. :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim blog da sana mı pasaport sormaya başladı yoksa :) Valla ben de kendi kendime seviniyorum, o kadar perişan etti ki anlatamam. Hala kulağım, burnum tıkalı. sesim kötü, geniz akıntım var ama en azından ayakta duracak ufak tefek işleri halledecek hale geldim. Şükür bugünüme. Valla bazı antihistaminikler insanı milattan önceye ışınlıyor sanırım, alma daha iyi :))

      Sil
  2. Az önceki Alkibiades'li yorum benim, oturum açmayı unutmuşum. :))

    YanıtlaSil
  3. İyileşmenize sevindim, bu yıl uzun süren bir salgın var her yerde.
    Dergileri heyecanla beklediğimiz, okuduğumuz günler ne güzeldi, Picus'u hatırladım, ne tatlı dergiydi, keşke saklasaydım bir tanesini, bir de Alkım kitabevinin K dergisi vardı, çok güzeldi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, kiminle konuşsam çok uzun sürdü diyor. Picus gerçekten en sevdiğim dergilerden biriydi. Ben tümünü saklamıştım ama bir süre sonra ev de ben çöplük değilim demeye başlıyor :) Artık Alkım Kitabevi de yok galiba değil mi? Yıllar önce bir kere terasında oturmuştuk, yanlış mı hatırlıyorum bilemedim gerçi istanbul'u çok iyi bilmeyince...

      Sil
    2. Yıllar önce kapandı, büyük şehirde de olsa kitabevlerinin ayakta kalması zor.

      Sil
  4. Aman çok şükür. Omanlı'nın Yıkılma Dönemi de hızla gelsin :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gelsin valla cumhuriyet fazilettir, iyileşme de öyle :)))

      Sil
  5. Merhabalar.
    Geçmiş olsun. Size sağlık, sıhhat ve afiyetler dilerim. Efendim, hastalık zor ve sıkıntılı bir süreçtir. Hastalık sürecinin zorluğunu hasta olanlar bilir, yani Nasrettin Hoca'nın dediği gibi "damdan düşen bilir." Ben de bu aralar pek iyi değilim. Düşük tansiyonlu ben, Kasım 2024 ayından beri esansiyel tansiyonla tanıştım. Evde geçirdiğiniz hastalık sürenizi de çok iyi değerlendirdiğinizi anlatmışsınız. Yani bir taşla iki kuş vurmuşsunuz.
    Selam ve saygılarımla birlikte tekrar geçmiş olsun dileklerimi iletir, sağlıklı ve hayırlı günler dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler Recep Bey, eskiler insanın neresi ağrırsa canı ordadır derlerdi, gerçekten öyle, dünyayı unutturdu bana. Size de geçmiş olsun, bir süre sonra alışıyorsunuz tansiyon hallerine, 10 yıldır ilaç alıyorum ben de, geçen yıl ikiye çıktı hatta. Aynı dileklerle selamlar, saygılar...

      Sil
  6. Hadi az kaldı, artık dönemin gribi böyle oldu. Uzun uzun sürüyor, adamı
    süründürüyor ve etkileri haftalar sürüyor. Çok geçmiş olsun tekrardan..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vallahi ne biçim şeymiş şaştım kaldım. Süründürdü gerçekten. Çok teşekkür ederim...

      Sil
  7. Geçmiş olsun. Hızlı toparlıyorsunuz biraz daha sabır. Tez zamanda sağlığınıza kavuşursunuz. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler, pek hızlı toparlanamıyorum maalesef ama buna da şükür...

      Sil
  8. Ne hastalık süreciydi vallahi, artık bir daha uğramasın yanınıza hastalıklar. şehrin tadını çıkarın biraz :)
    rüyayı chat gpt'ye yazıp yorumlamasını isteseydiniz keşke, çok eğlenceli geri dönüşleri olabiliyor :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. iyi saatte olsunlar gitmedi başımdan, kendi blogum url istiyor benden, sana yorum yollamayı da beceremedim zaten. Ne diyeyim dileklerin gerçek olsun

      Sil
  9. Ayy çok geçmişler olsun o kadar iyi anlayabiliyorum ki sizi. Oğlumun okuldan getirdiği hastalığı bana geçirmesiyle ben bittim. Çocuk üç günde iyileşti ama ben hala sürünüyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler, size de geçmiş olsun...

      Sil
    2. Tabii ki benim Leylak Dalı ama blog alzheimer oldu galiba bana bile pasaport soruyor

      Sil
  10. Geçmiş gitsin Hocam bir daha gelmesin inşallah. Gezi yazılarınızı okuyalım artık. Hülya

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok sağolun Hülya Hanım, umarım toparlanırım yakında...

      Sil