2025 yılı itibarıyle ay dökümlerimi "Kurmaca Biyografiler" blogundan kopya çekerek yapacağım. Zira onun alfabetik sunumları çok hoşuma gidiyor, benim için de eğlenceli olacak. Şimdi bakalım Ocak ayı nasıl geçmiş:
-Ankara'da yedinci ayı tamamlayınca "Yetti artık" dedik ve 18 Ocak'ta sabahın köründe yola düştük. Yol maceramızı dönüş sonrası ilk yazımda anlatmıştım. Evimi çok özlemişim, kavuşmak iyi geldi, üstelik havalar da bahar gibiydi.
-Bird bu yıl izlediğim ikinci filmdi ve çok hoşuma gitti. Ergen bir kızın kendisinden daha ergen ve sorumsuz ebeveynleri arasında büyümeye çalışırken karşısına çıkan ve kendisine Bird adını veren bir yetişkinle arkadaşlığını anlatıyor.
-Cevher ya da orijinal adıyla "The Substance" ise yılın ilk filmi olarak talihsiz bir başlangıçtı. Milletin övmelere doyamadığı bu kanlı film sözde estetik sektörünü hicvediyor ama bana hiç iyi gelmedi dostlar.
-Çocuklardan, özellikle de Umut'tan ayrılmak zor geldi haliyle ama yapacak bir şey yok, evli evine, köylü köyüne oluyor bir zaman sonra.
-Dostlarımı özlemişim, geldiğimin ertesi günü biriyle, daha ertesi günü ise diğeriyle buluşup hasret giderdim. Varsın valizler açılmayı beklesin, görümcemin sık kullandığı bir özlü sözle: "Adı belli adamdan iş mi kaçar?"
-Eve dönmeden temizlik yaptırmış, perdeleri yıkatmıştım. Ve fakat Antalya perdelerinin makus talihi 5. kez karşıma çıktı. Salonun güneşliği ve oturma odasının tülü cehennemi Antalya güneşinden erimiş ve yıkanma sonrası yırtılmıştı. Şöyle bir düşündüm ve perdeleri karşıma alıp bir nutuk çektim, "Bakın" dedim, şimdi sizi yenilesem hem bana tuzluya mal olacaksınız, hem de önümüz yaz, güneşten yine kavrulacaksınız. Ben bu yırtıkları plilerin arasında kamufle edeyim, bir sezon daha dayanın olur mu? Masraf çıkarmayın bana". Ses etmediler, ben de "Sükut ikrardan gelir" diyerek saldım kendi hallerine.
-Film izlemekte rekor kırdım bu ay. 10 film izledim ve çoğundan memnun kaldım.
-Geceleri uyumakta zorlanıyorum yine, hele de geç yatarsam dön baba dönelim misali yatak benden beziyor. Kazara uyumuşsam da gecenin bir yarısı açılıyor gözlerim ve ondan sonra uyuyabilirsen uyu. Anneme çekmişim. Zamanında kadınla az dalga geçmedik, sen farkında değilsin aslında uyuyorsun diye. Hatta babam şöyle bir söylem geliştirmişti: "Benim hanım evlendiğimizden beri hasta, hala ölmedi, her tartılmada kilo verir hala bitmedi, hiç uyumadığını iddia edip sabah rüya anlatır" 😃 Maalesef yaş ilerledikçe öyle oluyormuş babacığım, kiloyu bilmiyorum ama hastalık ve uyku konusunda annem haklıymış, benzerlerini yaşıyorum.
-Hıfzıssıhha Enstitüsü, babamın yıllarını geçirdiği kurum. Antalya'ya dönmeden kısa bir süre önce kız kardeşle nostalji yapıp babamı analım diye uğradık ama neredeyse içeri almayacaklardı. Rica minnet izin aldık, yanımızda bir güvenlikci ile bahçe içinde şöyle bir dolandık. Babamı andık anmasına da kurumun şimdiki halini görse ne kadar üzüleceğini konuştuk.
-Ilık hava çok iyi geldi, arkadaş buluşmalarını genellikle falezler üstündeki cafelerde yapıp güneş sırtımızı ısıtırken denizi izledik.
-Kuaföre koştum gelir gelmez, zira hem dip boyam gelmiş, hem de kahküllerim gözlerimin içine girmeye başlamıştı, her ikisini de halledip pek memnun ayrıldım mekandan.
-Leylaklı bir tablo hediye aldım, geçen yazımda da bahsetmiştim, orta 1'den bu yana hiç ayrılmadığımız arkadaşım benim için yapmış.
-Melek biblosu koleksiyonu yapıyorum bir süredir ama yılbaşından yılbaşına, her yılbaşı için bir melek. Bu yılki meleğim dantelden örülmüş ve benimle birlikte Brugge'dan geldi.
-Ne zamandır Yat Limanı'na gitmiyordum. Geçen gün Kocam Bey'le birlikte güzel havayı da fırsat bilerek uzun bir yürüyüşle Kaleiçi'ne gittik, Yat Limanı'na tepeden bakan Mermerli Cafe'ye kurulup en sevdiğim Antalya manzarasının keyfini çıkardık. Buyrun, siz de çıkarın:
-Oynadığım üç oyun var tablette; Candy Crush Saga, Candy Crush Soda ve Toy Blast. Senkronize bir faaliyet benimki, tableti elime alıyor, telefonda Storytel'de dinlediğim kitabı açıyor, bir yandan dinleyip bir yandan şeker patlatıyorum. Bir nevi terapi gibi, ayrıca hayli yüksek derecelere eriştim, benimle gurur duyabilirsiniz 😂
-Örgü örmeyi çok özlüyorum ama her iki bileğimdeki son derece ilerlemiş Carpal Tunnel Sendrom engel. Geçenlerde elime bir zamanlar örüp örüp koyduğum bir sepet dolusu Granny Square motifi geçti. Birleştirsem bayağı güzel bir örtü olacak ama mümkünü yok, hepsini toparladım ve alt katta oturan yiğenin eşine verdim, birleştir ve kullan dedim.
-Pırasa aldım Yat Limanı dönüşü uğradığımız pazardan. Arkadaşım pırasa, brokoli, mercimek ve tarhana ile pişen bir çorba tarif etti, onu deneyeceğim.
-Sırt ve bel ağrıları bu ay bana hiç rahat vermedi, biri bitti, biri başladı. Şu an stabil durmdayım ama ne zaman kendilerini hatırlatırlar bir fikrim yok.
-Tam 10 kitap okumuşum Ocak ayında, hemen hemen hepsini severek okudumsa da ilk sırayı 5 yıldızla Alice Zeniter'in "Kaybetme Sanatı"na veriyorum, mutlaka okuyun derim. "Juliette" şahane bir çizgi romandı, çizgi roman sevenler kaçırmasın.
-Uğur Deveci'yi "Buzdan Top" ile tanımıştım ve yazım dilini çok sevmiştim. Bu yaz bir söyleşi nedeniyle tanışmak da kısmet oldu, hem kendisi, hem de eşiyle. Ocak ayı içindeki ikinci Ankara söyleşisi ise yeni çıkan "Ateş Ten Gölge" isimli öykü kitabı nedeniyle oldu ve bu sayede tekrar görüşmüş olduk.
-Viyana Filarmoni'nin Yeni Yıl konseri Ocak ayının ilk gününü şenlendirdi. Gerçekleşmesi imkansız hayallerimin biri de bu konserde izleyici olabilmek.
-Yüz bin kere baksam da bıkmayacağım manzaralardan biri de Akdeniz'in üstünde yükselen Beydağları manzarasıdır, Antalya'ya döndükten sonra her fırsatta görüş alanıma aldım:
-Zevkli bir doğum günü haftası geçirdim Ocak ayının son günü doğan biri olarak. Mesajlarıyla, telefonlarıyla, içten kutlama dilekleriyle, çiçekleri ve armağanları ile beni mutlu eden tüm dostlara buradan bir kez daha teşekkür ediyorum.
Ve alfabenin son harfi kahve diyor, 40 yıl hatır diliyorum:
Ne güzel bir ay geride kalan ve de alfabe :) Yeni yaşınız da kutlu olsun. Dostlarla, kitaplarla, filmlerle, kahvelerle, yazılarla, gezilerle dolu bir yıl geçirmenizi dilerim.
YanıtlaSilşahane bir ocak ayı dökümü olmuş, keyifle okudum :)
YanıtlaSilYeni yaşın kutlu olsun Leylakdalım, sağlıkla,huzurla nice yaşlara ulaşalım. Hep yaz, hep paylaş ve hep burada ol! İyi ki varsın, iyi ki seni tanıdık!
YanıtlaSilYeni yaşınız mutluluk dolu geçsin! Kaç gündür aklımda, yazayım artık: Oscar törenini değil de sizin Oscar töreni yazınızı bekliyorum ben sabırsızlıkla :)
YanıtlaSil