Şu şalanjı bugün bitireyim artık, epey uzun sürdü. Yine de en sadık cevaplayıcılardan biri olduğumu söyleyebilirim. Gelelim son iki soruya:
-Manzarasız müthiş bir daire mi, manzaralı tek odalı bir daire mi?
Eğer dizi filmlerdeki gibi tek başına yaşayan, bohem bir kadın olsaydım manzaralı, tek odalı daire derdim. Lakin öncelikle yalnız değilim, evdeki nüfus sayısı 2 olsa da bu asla tenha demek olmuyor, yer yer çocukların, yer yer eşin-dostun katılımıyla sayı artabiliyor. Ve arkamda bıraktığım yılların getirisi olarak bir sürü eşyaya, bir sürü ıvır zıvıra, bir sürü anı nesnesine sahibim, tek odaya sığabilmem mümkün değil. Varsın manzarasız olsun, şu müthiş daireyi verin bana da demem, "istemem eksik olsun" diyerek dişi bir Cyrano de Bergerac tarzı sergilerim. Halihazırdaki evim bana yeter manzarasız da olsa, manzara istiyorsam 10 dakikalık yürüyüşle memleketin en güzel manzaralarından birine ulaşabilirim nasılsa. Hasılı bir seçim yapamadım, zaten bir arkadaşım hep söyler bana, "istediğin şeyi memur zihniyetiyle isteme, yeter deme, sen iste de vermezse vermesin" diye ama alışkanlık işte, can çıkar huy çıkmaz :)
Vee huzurlarınızda son soru:
-Hayat sana ne öğretti?
Hayat bana ne öğretecek yav, ne öğrendimse kendim öğrendim. Hayat bildiğini okuyor, bizi iplediği bile yok. Sen çalış çabala, uğraş didin, kendini yırt, pat diye burnuna yapıştırıveriyor dayatmasını. O yüzden sal gitsin, hayatın felsefeyle pek arası yok, düz mantık takılıyor o. Hele şu aralar cümleten sınıyor bizi, bakalım nereye varacak sonu diyerekten bu nadide şalanjı bitirir, öncelikle önderimiz İlham Kedisi hamfendiye, ardından da tüm katılımcılara teşekkürü bir borç bilirim. Yeni şalanjlarda görüşmek üzere...
Efenim, malumunuz bugün 8 Mart, Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Tüm emekçi kadınların üreten ellerinden, gönüllerinden öpüyor ve adetim olduğu üzere yine şu şiiri paylaşıyorum. Hilmi Yavuz'dan gelsin, Nuri İyem eşliğinde:
biz batan güne sahip çıktığımızda
ay, bitlis'te sarı tütün
ya da bir akarsu imgesi
gibi yiğit ve bütün
bir ağıttı
kadınlarımızda
onlar hüznü bir çeyiz
çileyi ince bir nergis
ve gülerken bir dağ silsilesi
taşırlar
ve birer acıdan ibarettiler
kayıtlarımızda
kadınlar ki alınlarımızda
doğuyu mavi bir nokta
ve yazgıları çok uzakta
bir nehir yoluna
karışırlar
ölümleri duvaktan beyaz
ve ahlat, erciş, adilcevaz
üzerinde geçen bir kederle
yarışırlar
ve birer yazmadan ibarettirler
sevdalarımızda
biz bir yazın ayağında
en küçük bir gurbeti bile
içi titreyerek okuyan
ve bir gülü tersinden dokuyan
umutlarımızda
başlığı kınadan turaç
bebesi doğuştan kıraç
ve bir ninniyle darılıp
bir türküyle barışırlar
ve birer hasretten ibarettirler
mektuplarımızda
ay, bitlis'te sarı tütün
ya da bir akarsu imgesi
gibi yiğit ve bütün
bir ağıttı
kadınlarımızda
onlar hüznü bir çeyiz
çileyi ince bir nergis
ve gülerken bir dağ silsilesi
taşırlar
ve birer acıdan ibarettiler
kayıtlarımızda
kadınlar ki alınlarımızda
doğuyu mavi bir nokta
ve yazgıları çok uzakta
bir nehir yoluna
karışırlar
ölümleri duvaktan beyaz
ve ahlat, erciş, adilcevaz
üzerinde geçen bir kederle
yarışırlar
ve birer yazmadan ibarettirler
sevdalarımızda
biz bir yazın ayağında
en küçük bir gurbeti bile
içi titreyerek okuyan
ve bir gülü tersinden dokuyan
umutlarımızda
başlığı kınadan turaç
bebesi doğuştan kıraç
ve bir ninniyle darılıp
bir türküyle barışırlar
ve birer hasretten ibarettirler
mektuplarımızda
Manzaralı olsun, kendime ait olsun, tek oda olabilir, olsun, hap kadar olmasın ama...
YanıtlaSilSon noktada itirazım şundan, artık ufak mekanlarda içim daralıyor, şöyle geniş ferah daha iyi. :)
Ya bence de biraz geniş olsun sığamıyorum yav :)
Silne şiir yaa. şalanj :) fransızca mıııı :)
YanıtlaSilŞalanj bildiği challange, meydan okuma. Şöyle Fransız gibi söyleyelim havalı olsun diye aramızda geliştirdiğimiz bir uydurma :)
Silha haa çok havalıııı :)
Sil