Bugün altından yapılmış portakalımızdan iki dilim daha yedik, bugünkü dilimler dünkünden daha lezzetliydi. Ayrıca ortam biraz daha hareketlenmiş, salonlar dolmuş, basın ve sanatçılar da boy göstermeye başlamıştı. Uluslararası jüride Muhteşem Süleyman vardı, 2. filmi onunla birlikte izleyip onurlandık :)
Efendim günün ilk filmi sabah seansında izlediğimiz "Dünya Sinemalarından" bölümünden Sebastian Sepulveda'nın yönettiği "Las Ninas Quispe/Kızkardeşler" idi. 1974'de Şili'nin dağlık bir bölgesinde yaşanan gerçek bir olaya dayanan film çetin doğa koşullarında hayvancılık yaparak varolmaya çalışan 3 kızkardeşin onurlu mücadelesini anlatıyordu. Biraz ağır tempolu olmasına rağmen şahane doğa görüntüleri ve çarpıcı finali ile izlenebilir bir yapımdı.
Öğleden sonra ise "Uluslararası Yarışma"nın ilk filmini, "White God/Beyaz Tanrı"yı seyrettik. Macar, Alman, İsveç ortak yapımı olan filmi Kornel Mundruczo yönetmiş, başrolünde Zsofia Psotta isimli çok genç bir kız ve bir sürü köpek oynuyordu.
Film 13 yaşındaki Lili'nin köpeği Hagen'i kurtarmak uğruna verdiği mücadaleyi anlatıyor. Onlarca köpek rol almış filmde ve olağanüstü bir eğitimle yönlendirilmişler. Bir şekilde mutlaka izlemenizi öneririm. Filmin bitiminde başrol oyuncusu Zsofia Psotta ile sinema yazarı Alin Taşçıyan bir söyleşi gerçekleştirdi.
Sanatsal etkinliğim bu kadarla kaldı sanıyorsanız yanılmaktasınız, günü Antalya Devlet Opera ve Balesi ekibinin sahneye koyduğu "Otello" balesinin prömiyerini izleyerek kapattık.
Gelelim Kitap Meydan Okuması 27'ye:
27. gün: Bir kitapta okuduğun en "sağ gösterip sol vuran" gelişme ya da sürprizli son:
Yeminle aklıma bir şey gelmiyor, son sorulara doğru su koymaya başladıysam festivalin etkisidir affola...
Otello'nun prömiyerini kaçırdık ama bu hafta içerisinde inşallah biz de gidip izleyeceğiz :)
YanıtlaSil