Birkaç gündür başka bir evrene ışınlanmış gibiydim, dün ayaklarım yere bastı. Hatırladığım en eski zamanlardan ailemin yanından ayrılana kadar yaz tatillerimin bir kısmı Niğde'de annemin akrabalarının bahçelerinde geçti. Büyük teyzemin o cennet bahçesinde çocukluğumun en güzel yazlarını yaşadım. Ağaçlardan sarkan meyveler, dizboyu otlar, bahçeyi fırdolayı çevreleyen şırıltılı sularıyla arıklar, evin arkasındaki gölgeli, hülyalı, yemyeşil kavaklık, arıların vızıltısı, her sabah sulanıp süprülen hayatın mis gibi toprak kokusu, koluna asılıp çekmekten büyük zevk aldığım kırmızı tulumba, ağaçların hemen önündeki çiçek tarhında gülhatmiler, yıldız çiçekleri, ermeden dişlediğim mürdüm eriklerinin kekremsi tadı, elma kokusu, depodaki Antep fıstıklarının ıtırlı rayihası, her sabah erkenden yanına koşup sağılışını seyrettiğim çok özel inek Kurtuluş, Saat Kulesinin saymaktan bıkmadığım vuruşları, kocaman ahşap kapının hemen önündeki fesleğen denilen su havuzu, at arabasına kurulup sefa ile gittiğimiz Kayardı Bağları, ulu cevizler, anneannemin akrabası Niyazi Ağa'nın bahçesindeki frenk üzümleri, sokak kenarlarından akan sular ve sonsuz bir huzur. Bunların hepsi o bahçelerin sahipleri gibi sonsuzluğa karışalı çok oldu ama benim hayal hanemde yerlerini ebediyen korumak üzere hep varoldular. Bazen bir koku, bazen bir renk, bazen bir ses beni aldı o yılların yemyeşil Niğde'sine götürüverdi. Yıllar yıllar sonra merakla ziyarete gittiğimdeyse bu saydıklarımın bir tekini bile görmek mümkün olmadı. O cennet bahçenin yerini blok apartmanlar, çirkin bir asfalt yol, benzinlikler, dükkanlar almış, o günlerden en ufak bir işaret bile kalmamıştı. Neyse ki istimlak denen şey kafaların, yüreklerin içine uğrayamıyordu.
"Eski Bir Niğde" kitabının adını ilk kez sevgili Tijen'den duydum. Niğde'den bahsediyor olması benim için yeterli referanstı hemen kitapçılara koşturdum ama bulamadım. Neyse ki imdadıma internet yetişti, kitap sitelerinden biri kısa zamanda adresime ulaştırdı. Son zamanlardaki telaşım hemen elime almama engel oldu, kısmet Niğde kitabına Samsun'da başlamakmış. Arkadaşlarım sitenin havuzuna serinlemeye gittiler, bense daha uzak bir yere; Niğde'ye çocukluğuma. Bir fincan kahvenin eşliğinde bir çırpıda okuduğum 50 sayfa beni bekleyen maceranın müjdesini veriyordu. Sonrası daha da keyifliydi, yukarıya ne yazdıysam çoğu bu kitaptaydı. Hatta yazarın yakınlarından birine ait olduğunu sonradan anladığım bir fotoğraftaki kadını az daha anneannem diye bağrıma basacaktım, öylesine benziyordu; aynı oturuş, aynı gözler, aynı baş bağlama biçimi, ellerin duruşu. "İnsan yaşadığı yere benzer" demiş Edip Cansever o güzelim "Mendilimde Kan Sesleri" şiirinde, benziyormuş gerçekten, oradan ayrılalı yıllar olmuş olsa bile. Okudukça uzaklaştım oturduğum yerden, soluduğum havadan, yazarla birlikte Niğde'ye gittim. O yeşil bahçelere, bağlara, Kale'ye, Beden'e, Perşembe Pazarı'na, İstasyon'a, Kavaklığa, Derbent'e, Kayardı Bağlarına, Tepe Bağlarına savruldum. Kadaraklara su verildi serinledim, elmaların kokusunu içime çektim, salkım söğütlerin hışırtısını dinledim, kara Niğde üzümlerini yedim, artık başka bir aleme göçmüş insanların, anneannemin, büyük teyzelerimin, hayal-meyal hatırladığım sevgili İzzet amcamın, göbekli Yaşar dayımın, annemin yüzleri geldi geçti gözümün önünden. Hasılı ben çocukluğuma kısa bir seyahat yapıp döndüm. Bu kitabı yazdığı ve beni o günlere götürdüğü için Adil İzci'ye ne kadar teşekkür etsem az. İçinizde Niğde'li olan, Niğde'yi bilen, seven ya da tanımak isteyen varsa tavsiyemdir, okuyun. Belki siz de başka bir şehrin bahçelerinde büyümüş olsanız bile çocukluğunuzdan birşeyler bulursunuz.
Eski Bir Niğde/Adil İzci
Heyamola Yayınları/Türkiye'nin Kentleri Serisi
Benim büyüdügüm köy simdilerde, Tur otobüslerinin ugrak yeri olmus. Gün icinde onlarca turist geliyor köye. Okudugum okul yikilmis yerine park yapilmis.Cirkin degil aslinda ama köyüm müzeye dönmüs sanki..Köy olmaktan cikmis. O eski ruhu kalmamis.
YanıtlaSilIste senin yazini okurken ayni seyi hissettim. Yeni bir seyler yapiliyor ama sanki ruhsuz ve yapay oluyor.O yenilenmis hali ise sadece burukluk yaratiyor insanda..
ne hoş olmuş bu kitaba rastlamak senin için
YanıtlaSilbir solukta okudum vallahi
ben de merak ettim kitabı..
Günaydınlar arkadaşım bloğuna uğramak yeni kısmet oldu ama bundan sonra çok uğranacak haberin olsun. Bende senin gibi çocukluğumun anılarını hiç yüreğimden silmeyen ve onlarla yıllardır yaşayan birisiyim. Niğdeli değilim ama yakın memleketliyiz her ne kadar sık gitmesekte.. (kayseri) Bloğumda benimde çocukluğumda geçen evim ve bahçemle ilgili bir yazım var belki okursun ..Kocaman sevgilerimi bıraktım bloğunun kapısına. Bu arada Blogcu öykü arkadaşımız bloglardaki durgunluğu canlandırmak için blogcu dostlarımıza daha çok yorum bırakalım diyor bence de çok haklı ne dersin?. By by ben diğer arkadaşlara da bir koşu haber vereyim.. sevgiler
YanıtlaSil"Neyse ki istimlak denen şey kafaların, yüreklerin içine uğrayamıyordu."
YanıtlaSilKeşke benim kafama-kalbime uğrasa. Doğduğum,büyüdüğüm,yaşadığım bu şehre ait şimdiki görüntüyü normal karşılayabilirdim. Ancak, şimdi acı veriyor.
ece
Keyifle okudum,kitap sizi , siz de bizi oralara götürüp getirdiniz:)
YanıtlaSilTeşekkürler...
Çocukluğumuza dair özlediğimiz ne çok şey var değil mi? İnsan yaş alıp doygun bir olgunluğa eriştikçe çocukluğunun keyiflerini de daha bir çoşkuyla ve özlemle anıyor sanırım... Bir gün bir çıkmaz sokağın çocuklarını anlatan bir kitap da çıksa keşke ve ben beni anlatırcasına okusam o çıkmaz sokak çocuklarının maceralarını :)
YanıtlaSilGeçmişe ait o kokuyu o tadı öyle güzel anlatmışsın ki yazında. Bence hepimizi alıp götürdün çocukluğumuzun bahçelerine.
YanıtlaSilARADA ESKİLERE GİTMEK ANMAK ÇOK İYİ GELİYOR İNSANA ŞİMDİ OKUDUKLARIMIZ BİR HİKAYE GİBİ İNŞALLAH BAZI YERLERİ BOZMAZLAR DA ESKİYE OLAN ÖZLEMİMİZİ BİRAZ OLSUN ORALARDA GEÇİRİRİZ.SEVGİLER
YanıtlaSilkıııs ben Niğde de bir kayısı bahçesinde piknik bilem yaptım. Yol b oyu ne çok un fabrikası vardı bir de...
YanıtlaSilSeviyom seni Niğdeli Teyzenin Torunu
Geçmişe olan özlemini ne güzzel anlatmışsın Leylak dalım , mis gibi çocukluk kokuyordu buralar..Buram buram içime çektim...Hayal etmeye çalıştım hatta...
YanıtlaSilHer daim çocuk kalabilsek ne güzel olurdu , o zamanlar dondurmanın tadı bile daha tatlıydı :))
Üniversitenin ilk yılını Niğde de okumuştum. Bir köy anımsıyorum, baharda elma dallarının gökyüzünü gölgelediği ve kışın tarif edilmez güzellikte pamuktan kar... Eşimle orda tanışmıştık bu yirminci yılımız. Hala anarız.
YanıtlaSilOkumalı bu kitabı.
Benim büyüdüğüm bir yer yok biliyor musunuz? Ankarada doğup, ardından İskenderuna gidip, oradan Erzuruma, sonra Konyaya, sonra tekrar Ankaraya dönen; ve sonunda yaşayacağı yer olarak İstanbulu seçen biriyim ben.
YanıtlaSilAnnem Safranbolulu, babam Konyalı.
Hiç kendimi "biryerli" hissedemedim.
Kime hemşerim derim onu bile bilmem.
Çok etkiledi bu yazın be Leylak; bende olmayan ama özlem duyulanlardan mı ki ?
Haftaya Nigde'li bir agabeyimin dogumgunu var. Sayenizde ne hediye edecegimi bulmus oldum, cok tesekkur ederim :)
YanıtlaSilsevgili Leylak dalı, acaba yazarın anlatımı sizinkinden güzel midir :)
YanıtlaSilSevgili Nurşen....Senin hediyen kitabın ilk 160 sayfasını elimden hiç bırakmadan okudum.Yer yer gözyaşlarına bogulmuştum.Şimdi hıçkıra hıçkıra ağlıyarak yazıyorum bu satırları.Bunun nedeni o güzel insanları ve o güzel günleri yeniden yaşamam. İnan senin uslubun yazarın uslubundan çok akıcı.
YanıtlaSilBeni bu kitapla buluşturdugun için sonsuz teşekkürler..
Niğde'li olasım geldi...ihi.ihi.ihi...
YanıtlaSil