Yeni bir Ankara keşif turuna çıktık bugün. Kılavuzumuz kızkardeş oldu ve bizi 1886'da Ankara valiliğine atanan ve 8 yıl bu görevde kalan Abidin Paşa'nın şimdi Ankara Kulübü Derneği olarak kullanılan köşküne götürdü. Adıyla anılan Abidinpaşa semtinde, pek manzaralı, pek havadar bir mevkideki köşk restorasyondan geçtikten sonra Ankara Kulübü Dernek binası olarak kullanılmaya başlanmış. Sahip olduğu arazinin bir bölümü de şimdi Abidinpaşalılara park olarak hizmet veriyor.
Kulübe üye olan Ankaralı delikanlılar(!) Çarşamba günleri toplanıp sazlı-sözlü eğleniyorlarmış kendi aralarında. Biz de tam üstüne gitmişiz, oturduk katıldık eğlencelerine. Duvara asılmış bir levhada "Saz başlayınca söz susar" yazıyordu, biz de sustuk ve dinledik seslendirilen türküleri. Aslında seğmen grupları da gelip müzik eşliğinde oynuyorlarmış ama Ramazan nedeniyle program değişmiş biraz.
Sazı-sözü yeterince dinleyip katılımcılarla vedalaştıktan sonra üst kata çıktık ve köşkü gezdik. Bir kısmı köşkün orijinali, bir kısmı Ankaralı ailelerce bağışlanmış, bir kısmı yenilenmiş eşyalarla dolu odaları inceledik.
Köşkün geniş ve ağaçlık arka bahçesinin panoramik bir Ankara manzarası var. Pek latif, pek esintili bahçeden binalar yığını Ankara'yı seyrettik biraz.
Ankara'nın taşına değil ama Kalesi'ne hem baktık, hem fotoğrafını çektik.
"Ayva çiçek açmış, yaz mı gelecek?" der türküde, meyve verdiğine göre yaz bitti bitiyor desek yeridir. Sonbahar, kış aşıkları gözünüz aydın.
Abidin Paşa'nın (ki kendisi sert bir valiymiş, anlatıldığına göre çarşı-pazar gezermiş kontrol için. Pekmezinden fare çıkan bir esnafa fareyi yedirmiş ceza olarak) manevi, köşkün maddi varlığına veda edip bu defa anıların peşine düştük. Çocukluğumda bir yıl kadar bu semte yakın bir yerde oturmuştuk. Haydi dedik gidip bakalım, bulabilecek miyiz. Tabii iş bana düştü, benim dışımda orada yaşayan yok içimizde, ben de henüz ilkokula bile başlamamıştım. Hafıza yordamıyla ve anlatılanlardan hareketle düştük yola. Yol boyu ipuçları aradım, anıları yokladım. Sol yanda kalan, anneannemin beni çocuk bahçesine getirdiği (içinde enfes ekşilikte ters dutlar dikili bir parktı) yükselti ya benim çocuk gözüme yüksek görünüyordu ya da zaman içinde zemin yükseldi, orası alçaldı. Şimdi kocaman bir yeşil alana dönüşmüş. Hatırladığım kadarıyla semt pazarı da oraya kurulurdu, bir de açık hava sineması vardı. "Ayşecik Canımın İçi" (ki anımsadığım ilk sinema filmidir) filmini orada izlemiş ve öyle yüksek sesle, içimi çeke çeke ağlamıştım ki tüm sinema ahalisi filmi bırakıp beni izlemişti. Ah ah o zamandan ne narin, ne hassas, ne duygulu bir hanumefendi olacağım belliymiş:) Yürüdük yürüdük sonra bir sapak çıktı önümüze, "Hah" dedim "burası olabilir", daldık sokağa. Hatta yolun başında dikili eski elektrik direği de nasibini aldı. Biz orada otururken direği tamir için çıkan görevliyi elektrik çarpmış ve gözümüzün önünde ölüp gitmişti adamcağız. Sokağın sonunda gördüğüm yegane eski eve de "Burası arkadaşım Gülcan'ların evine benziyor" diyerek sahiplendim. Ev gerçekten Gülcan'ların evi miydi bilmiyorum ama hemen yanıbaşındaki arsaya dikilmiş devasa apartmanın önündeki koca tabelada "Gülcan İnşaat" yazıyordu. Olsun bu da birşeydir. Sonuç olarak civarda eskiyi hatırlatan hiçbirşey kalmamış, santimlik bir ipucu bile bulamadan gerisin geri döndük yüzde sekseni garip desenlerde betebe kaplı yapsatçı işi çirkin apartmanların arasından. Ankara'nın görmediğimiz yerlerini gördük, dimdik yokuşlar tırmanıp, inişler indik. Karşımıza çıkan en ilginç şey bir tepenin başında şahin yuvası gibi yerleşmiş, önündeki ağaçlar, çalılar, sarmaşıklar adeta azmanlaşıp cangıla dönüşmüş fotoğraftaki eski ev oldu.
Budur bugünkü maceramız efendim, başka Ankara turlarında görüşmek dileğiyle kalın sağlıcakla...
Bir de bize uğrasan diyorum.
YanıtlaSilÇevre yolunun dibine taşınalı ne gelen var ne ben bir yere gidebiliyorum.
Sen de mesajlarıma bile yanıt vermiyorsun zaten:(
güzel gezi.. =)
YanıtlaSilankarada dağ taş ev olmuş.. istanbul gibi.. yazık dedim..
atalet..
Başka bir Ankara turunda buluşmak üzere diye bitirmeliydin yazını :))
YanıtlaSilAllaam kadın sen bana resmen sevdireceksin bu memleketim olup da hiç sevemediğim şehri:)
YanıtlaSilsenin Ankara turların harika
YanıtlaSilhiç bilmediğim ankaraya götürüyorsun beni
teşekkürler sayende ben de görmüş öğrenmiş oluyorum
öpücükler sana sevgiler
'Yürüdük yürüdük sonra bir sapak çıktı önümüze, "Hah" dedim "burası olabilir",' yazmışsı ya; ben SAPIK diye okudum orayı iyi mi..Kafam nasıl çalışıyorsa artık:))
YanıtlaSilÇocukluğumun-gençliğimin geçtiği yerlerde ilk dolaştığımda,kalbim cedereye girmişti..Akara, İstabul kadar hızlı ve çirkin değişime uğramamıştır sanırım:(
Hasretle bekliyoss.
Ece
canımmm iyi kandiller diliyorum sana
YanıtlaSilöptümmmmm