Terden yapış yapış uyandığım iğrenç bir Antalya sabahında C'ciğimin paylaştığı şu Oscar'lı kısa film yüzümü gülümsetti. Kendi ırkımıza da ırkçılık yapabilmemiz mümkünmüş 😂
Antalya Haziran başında kendi sıcaklık rekorunu kırma konusunda yoğun çalışmalar yapmakta. Gölgede 42 olan sıcaklığı varın bir de güneşte hesaplayın siz. Tamam bu derecelere alışkınız da bunlar Temmuz ve Ağustos'un müfredat programında idi, daha Mayıs'ı yeni arkada bıraktık yahu insaf. Ankara'ya gidişimin geciktiği bir zamana rastlaması da enteresan tabii 😊
Sıcak falan ama kendimi dışarı atmaktan da vazgeçmiyorum ne hikmetse. Birkaç gündür rahatsız eden bir diş ağrım var, geçer diye bekledim ama baktım olmuyor diş hekimimden randevu aldım. Muayene etti ve dişte bir problem olmadığına kanaat getirdi, ağrılı olanın yanında oldukça besili bir aft oluşmuş, ona bağladı. Bakalım, aft iyileşene kadar bekleyeceğiz, geçmezse vaziyet karanlık, kanal dolgusu gerekebilir. Şimdilik nisbeten stabil.
Diş hekimi ile işim bitince kartımdan üstüste iki kere para çeken cafe ile görüşmek üzere mekana gittim, durumu gözlerine soktuğum halde son derece lakayt davrandılar. 3 gün oldu bekliyorum para iade edilsin diye, olmadı bu sıcakta tekrar gidip tepelerine bineceğim. Sinirle çıkmıştım oradan ama yan taraftaki mekanın begonvilleri antidepressan etkisi yaptı:
Canımın içi at kestaneleri. At kestaneleriyle olan muhabbetimi bilen bilir, bilmeyenler bilenlere sorsun, bir daha yazmayayım.
Bu yalın resmi çok sevdim, telefon renkleri tam anlamıyla aksettirememiş aslında, orijinali çok daha güzeldi.
Günün geri kalanı her biri ayrı çeşit ilginç garsonların hizmet ettiği bir mekanda kahve sohbetiyle geçti, dondurma üstü gıybet gıdası almış olduk 😂.
Dün bütün gün kendimi eve kapattım, zira dışarı çıksam fırın kebabı olmam işten değildi. "Green Border" isimli uzun bir film izledim. Geçen yılın en iyi 50 filmi sıralamasında yer alıyordu. Mülteci sorunları üstüne çekilmiş film Polonya-Belarus sınırında yaşanan tüyler ürpertici ve çok etkileyici olayları konu alıyordu. Bir yandan sıcak, bir yandan filmin verdiği iç sıkıntısı ile kendimi mutlu ettim, aferin bana (!) Sonra kalkıp balkonu yıkadım ama balkon içeriden daha sıcaktı, odaya dönüp "Keder" isimli, Bulgar bir yazarın kaleme aldığı öyküleri okudum. Hepsi 88 sayfa idi zaten çabucak bitti.
Fatma Karanfil ölmüş, çok üzüldüm. O da, ben de çok gençken o çıtı-pıtı, doğal güzelliğine bayılırdım. Huzurla uyusun, gençliğimizi renklendirenler birer birer gidiyor.
Şimdi müsaadenizi rica edeceğim. Kocam Bey'in göz kontrol randevusu için hastaneye gitmemiz gerekiyor, sıcakta çok mutlu eden bir olay haliyle. Umarım olumlu sonuçlarla döneriz. Kalın sağlıcakla...
NOT: Tarihe bakınca hatırladım. Bugün blogumun 15. doğum günü imiş. Ömrümde yaptığım en verimli işlerden biridir benim için bu blogu açmak. Bana şahane dostlar kazandırdı, çok şey öğretti, yeni insanlar, yerler tanımamı sağladı, yazım kabiliyetimi arttırdı, şahane paylaşımlara sebep oldu. O yüzden kendisine, kendisini var ettiğim için de kendime müteşekkirim. Çok yaşa Leylak Dalı, ömrün uzun olsun...
15.doğum günü kutlu olsun blogunuz öğretmenim, nice yaşları olsun :) iyi ki yazıyorsunuz, hep yazın :)
YanıtlaSilben de güne aynı kısa filmle başlayıp ne iyi etmiş de paylaşmış c.ciğim dedim :)
Şulecim sağol, iyi ki tanıdım sizleri. C şahane bir paylaşım yaptı, gülümsetti bizi ☺️
SilAy aşırı sevindim :)) Ben de gülerek izledim dün.
SilNice yıllara,gurme tavsiyesi meyveli dondurmanın yanına muhakkak kakaolu koymalı,lalo meyve ile birleşince boyut atlatır damağa:P
YanıtlaSilTeşekkürler. Kakaolu sevmem ben, her zaman meyveli tercih
SilDoğum günü kutlu olsun blogunuzun öğretmenim. Nice yaşlarını kutlamak dileği ile....
YanıtlaSilÇok teşekkürler Buraneros, sizleri tanımak harika. İyi ki açmışım blogu
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilNice 15 yılları olsun Leylak Dalı'nın. İyi ki açmışsınız, iyi ki okuyoruz. Birbirimizden besleniyoruz vesileyle.
YanıtlaSilTeşekkürler, çok haklısınız, gerçekten birbirimizden besleniyoruz...
SilCağnım Leylakcığım mussmutlu nice 15 yıllar!
YanıtlaSilDiş konusunda iyi dileklerimi ve hemen iyileşmesi umudumu yolluyorum, seni en iyi ben anlarım şu an..
Yeşil erik dondurması nasıl olur yahu?! Bı işletme Roma’yı geçmiş, orada da bin çeşit (20’den sonrası abuksubuk) bir sürü dondurma vardı. Balıklı dondurma kelimesini okuyup koşarak kaçmıştım..
Sağol C'cim ben telaştan yorumları bile onaylamamışım, ne zaman oturdum bilgisayar başına Ankara'da şaştım kaldım yorum sayısına :) Diş halloldu şükür kendiliğinden. Yeşil erik dondurmasının çok da bir numarası yoktu yani, soğuk işte üç aşağı beş yukarı hepsi hemen hemen aynı tat :) Balıklı olan korkunçmuş yalnız :)))
SilBizim buralar bile ne yanıyor, ne yanıyor. Antalyayı düşünemiyorum. Bu sıcakta
YanıtlaSilhiç dışarı çıkmak istemiyorum. Hatta bugün bizim buranın pazarı var,
okul çıkışı eşimle buluşup giderdik ama sen git kafana göre ne istersen al dedim.
Blogun 15 olmuş demek, bir 15 yıl daha yazalım okuyalım, paylaşalım inşallah. iyi ki varsın iyi
ki yazıyorsun, iyi ki seni tanıdık!
Off hatırlatma sıcağı canım, beynim erimiş, yorumları bile yeni gördüm o derece. Ben de sizleri tanıdığım için çok mutluyum, iyi ki varsınız...
Silnice yıllar olsun Leylak Dalına okumak çok güzel. Beni oğlumun da bu kestanelerle karşı aşırı sevgisi vardır çocukluğundan beri. Sultanahmet'ten toplayıp toplayıp evde stoklamıştı sonra onlar sinek yapınca zorla attırdık. Ama hala sever. Hülya
YanıtlaSilÇok sağolun, bunları duymak da çok güzel. At kestaneleri kutsalımdır, minnetle bakarım kendilerine, hayatımı borçluyum zira...
SilDaha nice yıllara dileyelim. Kutlu olsun bloğunuz. Sevgiler.
YanıtlaSilÇok teşekkürler Zehra hanım, sevgiler...
SilBugünlerde okuyorum ama yazamıyorum Leylakcığım. ;)
YanıtlaSilAncak tabii ki Leylak Dalı'nın doğum gününü kutlamamak olmaz. Çok yaşasın Leylak Dalımız, tatlı ergenimiz. :))
Ben ne okuyabilip ne yazabildim Ekmekçim, yorumları bile az önce gördüm iyi mi :))) Çok yaşasın bütün bloglar, varolsunlar...
SilLeylak Dalıcığımızın geçmiş blog doğum günüsü çok kutlu olsun, bol bereketli yazılı okumalı filmli sanatlı dolu dolu olsun! :) İyi ki buralardan tanıştık buluştuk, blogdaşlığımızı çok seviyorum. :)
YanıtlaSilBu yaz sıcaklarla hepimize kolay gelsin vallahi. Bodrum da dün 40 dereceydi, napıciiz Temmuz Ağustos'ta? Yandık ki yandık.
Sergideki resimlere (özellikle sarı olana) bayıldım. Ben de Mayıs ayını fena kapamadım, 3 müze çeşit çeşit sergi gezdim. Özellikle Klint ve Kandinsky şahaneydi. Şimdi bir gaz yazsam mı? Parmaklara kuvvet.
Çook teşekkürler. Aynı duygulardayım. Ankara'ya kaçtım, Antalya'dan sonra burası çok iyi geldi, sıcak dediğin katlanılır düzeyde olur yahu :)
SilO resim çok güzeldi gerçekten, renkler burada değişmiş orijinali nefisti.
Nice yıllar okuyalım inşallah Leylak Dalımızı:)
YanıtlaSilDilerim, çok sevgiler...
SilNice yıllara...
YanıtlaSilÇok sağolun...
Sil