Murat Soydan ölmüş...
Yeşilçam filmleriyle büyüyen bir kuşağız biz. Her Cumartesi-Pazar Seyran Sineması'nın önünde kuyruğa girip kadınlar matinesine bilet alan çocuklarız, önden gönderiliriz ki biletler bitmeden alınsın, anneler de evdeki işlerini bitirince gelsin. Sonra da Seyran'ın lambri kaplı, pembe aplikli, eğimli salonundaki vinylex minderli ahşap koltuklarına kurulup bazen kahkaha atıp bazen de çaktırmadan ağlayarak perdedeki filmi seyredelim. Seyran'a annelerle, Alemdar'a ise babalarla gidilirdi. Alemdar'da yabancı film oynardı çoğunlukla, ahşap zemin haşeratlara karşı sık sık mazotlanırdı, o koku annemde baş ağrısı yapardı, o yüzden sevmezdi Alemdar'ı. Sonraları eve yakın Güneş açıldı, daha modern, daha şık bir salonu vardı, yönümüz oraya çevrildi ama Seyran'ın matineleri yine de popülerliğini kaybetmedi. Murat Soydan'ı da en çok o perdede izledik, sadece izlemekle kalmadık bizzat gördük de.
Görsel: Buradan
Güzel mimarisiyle Seyran Sineması
İlk gençlik yıllarımın en popüler dergisiydi "Ses Mecmuası". Neredeyse pelur kağıdı gibi incecik yaprakları olurdu, sinema ve müzik aleminin en havalı haberlerini o dergiden alırdık. Yılda birkaç kez yarışmalar düzenlerdi Ses, "Artist Yarışması" en bilineniydi ama zaman zaman da okuyucularına yönelik etkinlikler yapardı. Bir dönem sevilen oyuncularla çay daveti diye bir etkinlik başlatmıştı. Her ay ya da belki her hafta, hatırımda kalmamış zaman aralığı, bir ünlü oyuncu belirleniyor, okurlar talepte bulunuyor ve çekilen kurada çıkan okurun evine o ünlü kişi çaya gidiyordu. Biz de imrene imrene okuyorduk ki o da ne? Enn sevdiklerimizden biri Yenimahalle'deki bir okura çaya geliyor. Tabii ki Murat Soydan. O yıllarda şöhretinin zirvesinde, biz gençler de ölüp bitiyoruz (gerçi ben Kartal Tibet'çiydim), sadece bizler mi annelerimiz daha da hayran. Annelerin yaşı en fazla 40 ama biz onları çok yaşlı bulup bu hayranlığa şaşıyoruz. Kadınlar belki Murat Soydan'dan da küçük ama işte onlar anne 😂
Etkinlik gününe kadar muhtemelen tüm Yenimahalle heyecan içindeydi. O zamanlar daha TV bile tam girememiş evlere, yegane eğlence aracımız sinema, besin kaynağımız da Yeşilçam. İç çamaşırlarının rengine kadar biliyoruz neredeyse oyuncuları, o yüzden Yeşilçam'ın en meşhurlarından birinin İstanbul'dan kalkıp Ankara'ya, üstelik halkın arasına gelmesi büyük olay. Hop oturup hop kalktık ve sonunda beklenen gün geldi. Yenimahalle girişinde, bir sitede Murat Soydan'ın gideceği ev. O zamana kadar o civara sirk geldi, tel cambazı geldi, falcı geldi ama ilk defa bir ünlü geliyor. Toparlandık gittik, heyecan ve merakla bekliyoruz gelsin, ortalık ana-baba günü, ocağının altını kapatan, dükkanının kepengini indiren gelmiş, Murat Soydan bekliyor. Anneannem bile üşenmedi, "Ben pek severim o oğlanı, Vural'a benzer (Vural dayım oluyor)" diyerek dizlerini tuta tuta katıldı aramıza. İki saat kadar bekledikten sonra siyah bir Chevrolet İmpala göründü. Arka sağda Murat Soydan. Açık pencereden tebaasını selamlayan bir kral gibi bakıyor. Arada el sallıyor, pek istekli görünmedi gözüme ya da bana öyle geldi. Ne bekliyorduysam artık, sanki inip hepimizi tek tek öpecek 😂 Görüp göreceğimiz de o oldu zaten, araba ziyaret edilecek evin önüne yanaştı, aktörün içeri girdiğini bile göremedik. Olsundu, arabanın camından olsun görmüştük ya, el sallamıştı ya, bu dedikodu bize bir hafta yeterdi en azından. Zaten dönüş yolunda başlandı "Kaşı şöyleydi, gözü böyleydi" değerlendirmeleri.
Bugün sosyal medyada öldüğünün haberini ve gençlik yıllarındaki fotoğraflarını görünce ince bir sızıyla o günü hatırladım. Gençliğimizin tuğlalarına harç koyanlar birer birer gidiyor, o tuğlalar düşüyor, temelimiz sarsılıyor. Ne diyelim her devrin bir sonu var, huzurla uyusun Murat Soydan...
Allah rahmet eylesin, oturduğum şehir doğumlu liseye kadar burada yaşamış.
YanıtlaSilAmin, huzurla uyusun...
SilYaa dün okuyunca üzüldüm ben de, çok haklısın çocukluğumuz, gençliğimiz gitgide uzaklaşıyor, siliniyor. :((
YanıtlaSilYenimahalle'de Murat Soydan'ı görmek anısını ne hoş anlatmışsın, gözümde canlandı. :)
O zaman ne kadar heyecan yapmıştık, şimdi buradan bakınca komik geliyor. Yaş kemale erdi Ekmekçim, gidenler çoğalıyor maalesef :(
SilToprağı bol olsun, huzur bulsun. Sevenlerine sabır dileyelim. Gidenin arkasından kötü konuşulmaz biliyorum ama benim en gıcık olduğum jön olabilir kendisi. Böyle bir kibirli, kendini beğenmiş, illa ki yanlış anlayıp hiç dinlemeden kadın karaktere atılan iftiraya inanan, bir tokat da o vuran rollerin aktörü olduğu için sanırım. Fotoğraflarda bile burnu havada gibi geliyor bana. Tabi ki gerçek hayattaki halini hiç tanımıyoruz, yazdıklarım sadece oynadığı karakterlere yönelik.
YanıtlaSilAçıkçası benim de çok sevdiğim bir oyuncu değildi, ben Kartal Tibet'çiydim, hala da öyleyim. E.diz H.un'u da severdim ama milletvekili olduktan sonra bir hareketi ondan da soğuttu. Biz onları filmlerdeki rolleriyle değerlendiriyoruz, gerçek hayatta neydiler nasıldılar meçhul tabii. Bizim kuşağın oyuncularıydı, gidenlere içimiz buruluyor haliyle...
Sil