Yılın son haftasındaki aktivite 2022'de kaldı. Bu hafta sadece tek bir gün arkadaşlarla buluştum, bugün de yürüyüş bahanesiyle çıkıp soluğu Kaleiçi'nde aldım. Bunca senedir Antalya'da yaşıyorum, Kaleiçi'nde hâlâ görmediğim sokaklar olduğunu farkettikçe şaşırıyorum. Labirent gibi bir yer, neresi nereye çıkıyor belli değil. Haydi gelin biraz da sizi dolaştırayım:
Restore edilmiş binaların yanısıra eşsiz güzellikte ama çökmek üzere olan konaklar da var, daha ciddi bir restorasyon projesinin bizzat yetkililer tarafından uygulanabilmesini arzu ediyor insan gördükçe.
Bu iki dışarı çıkış arasında kalan günler evde, film-kitap-dizi üçgeninde geçti. Fırsattan istifade bulabildiğim Oscar adayı olması muhtemel filmleri ardarda izliyorum, ek olarak da Başka Sinema Evde Yeni Yıl Seçkisi aracılığıyla satın aldığım 4 filmi online olarak seyrettim. Hepsi de çok iyiydi. Başka Sinema Evde uygulamasını seviyorum ve denk geldikçe kaçırmıyorum. Filmler 15 lira karşılığı kiralanıyor, mail adresinize linki geliyor ve 3 gün süreyle izlenebiliyor. Keşke daha sık yapsalar.
Dört film de gayet izlenebilir nitelikte idi ama bir İran yol filmi olan "Hit The Road"ı ayrı bir yere koyuyorum. Adamlar sinema alanında tüm kısıtlamalara rağmen müthişler.
Ve Oscar adayı olma ihtimali nedeniyle bu aralar çok sözü edilen filmlerden dördü ilk ayın ilk haftasına kısmet oldu, bir kısmını geçen ay izlemiştim. İçlerinde bana en dokunanı doğru dürüst aksiyonlu bir konusu olmamasına rağmen "After Sun" oldu. Pinokyo, bildiğimiz Pinokyo, ufak tefek güncel dokunuşlarla hoş bir animasyon olmuş. "She Said" önemli bir konuyu ele almış ama fazla uzun ve biraz fazla durağan geldi, "Everything, Everywhere vs vs" hakkında ise hiç konuşmayayım daha iyi, otoritelerin ve bazı izleyicilerin bayılıp düştüğü bu film neredeyse beni bayıp düşürecekti. Film bittiğinde kafam bir dünya idi, "Otur, sıfır!" dedim. Arzu eden beni sinemadan anlamamakla suçlayabilir 😃
Ve yılın ilk ayını kadın yazarlara ayırdım bu sefer, önce yerliler, sonra yabancılar. Irmak Zileli'nin son kitabı "Bende Ölen Sensin" ile başladım, bitirince ikinci kadın yazara, Kadire Bozkurt'un ilk iki kitabının birleşimiyle basılan "Ateşle Yaklaşma"ya başladım. Kısa ve hoş öyküler...
Hafta sonunuz güzel geçsin efendim...
Yazını okuyunca fark ettim ki benim de Kaleiçi' ne bir ziyaret yapmam lazım ... 🌹
YanıtlaSilHiç durmayınız :)
Silbu aftersun filminden herkes bahsediyor, netflikşde yok baktım amazon prime'da da yok, nereden izlediniz?
YanıtlaSilMUBİ'de dün gösterime girdi Handan Hanım...
SilKaleiçi'ne Olimpos'taki balayımızdan dönerken bir defa gidebilmiştim, kısa bir zamandı ama gerçekten keşif duygusuyla gezmiştik, bir de İranlı bir satıcıdan hatıra Doğantaş kolye bileklik almıştık, hala anarım taktıkça :)
YanıtlaSilYolunuzu düşürürseniz Antalya'da ağırlamaktan ve Kaleiçi'nde gezdirmekten mutlu olurum Mimozaların en tatlısı. Eminim seversin...
SilAntalya'yı çok özledim. Yıllar oldu gelmeyeli. Sizin instagramda ve burada paylaştığınız fotoğraflar ne iyi geliyor bana bilseniz. Gezmeli, film izlemeli bir hafta olmuş ne güzel. Bir filmi üçe bölüp izleyebilen ben fena özeniyorum size :) Aftersun'a karşı çok önyargılıyım, bakalım fırsat bulursam izleyeceğim. Yeni hafta da gönlünüzce gezeceğiniz, okuyacağınız bir hafta olsun.
YanıtlaSilKeşke gelebilsen Antalya'ya ama malum yazın çekilmiyor, hoş Panama da sıcak ve nem açısından farklı olmasa gerek, alışkınsındır :) Umarım bir bahar çakışırız burada. Bende zaman bol, malum emeklilik, çoluk çocuk da büyüdü, pandemi de eski sosyalliği bırakmadı, oturup oturup film izleyip kitap okuyorum. Bazen bölüm bölüm, bazen bir oturuşta. Ben Oscar zamanı biraz coşarım, sonraları yavaşlarım. Dileklerine çok teşekkürler, bilmukabele demekteyim...
SilKaleiçi kesinlikle başka, o nedenle hadi Antalya'ya gidelim dediğimizde oralı gibi hissetmek için Kaleiçi'nde bir oteli seçmiştik... Muhteşemdi Antalya'da olmak. Şu pandemi nasıl böldüyse hayatlarımızı sanki yüz yıl önceden bahsetmişim gibi hissettim yorumu yazarken:)
YanıtlaSilKaleiçi son zamanlarda iyice güzelleşti, insan başka bir yerde gibi hissediyor, şehirden bağımsız. Antalya yazın 3 ay sıcağı ve nemini saymazsak yaşamak için rahat bir şehir. Ve tüm betonlaşmaya rağmen hala çok güzel. Pandemi gerçekten bizi farklı bir boyuta ışınladı, hala da temelli terk etmeye niyeti yok gibi...
SilAntalya benim için çok sıcakları ifade ediyor. Kaleiçi'ni taa ergen zamanlarımda görmüştüm. Orduevinde kalmıştık/ hala duruyor mu yerinde bilmem/ O zaman da bu kadar turistik değildi sanırım. Antalya'yı şimdi görsem çok şaşırırım eminim.
YanıtlaSilYazın geldiyseniz aklınızda başka türlü kalması mümkün değil zaten, evim burada olmasına, yıllardır yaşamama rağmen ben bile çekemiyorum, yazın Ankara'ya kaçıyorum. Ama diğer zamanlarda güzel şehir ve yaşaması kolay. Orduevi halen yerinde, yerinde duran ender binalardan biri :) Sanırım şehri görseniz şaşırırsınız, çok değişti ama hala güzel...
Silyazınızı okurken "keşke bir blog buluşması yapsak antalya'da da öğretmenim bizi gezdirse" dedim içimden. yazayım da, evren iç sesimi duymuyorsa belki yazdıklarımı okuyordur :)
YanıtlaSilben after sun'dan beklediğimi bulamadım sanırım. ya beklentim çok yüksekti ya modum uygun değildi ya da sinemadan çok da anlamıyorum :) pinokyoyu sevdim ama, ki animasyon pek severim zaten :) bir de siz paylaştıkça başka sinemada çok aklım kaldı ama bu ara da çok yoğun okul işleri , yoksa özellikle şu iran filmini görmek istiyorum
Ay ay ay, ne güzel olur Şulecim, gezdiririm büyük bir mutlulukla. Evreeen, sana söylüyoruz duyamıyorsan oku :)) Bu arada Eskişehir'i bile beceremedik ama yolumuz uzun, gençliğimiz var çalıntı sloganını yazayım şuraya :)))
SilSinemadan anlamamak diye bir şey kabul etmiyorum aslında, kitap gibidir bence filmler de, ruha ya hitap eder, ya etmez. Her ruh da bir olmadığına göre beğenip beğenmemek tartışılamaz. O kaa! Diğerlerini boşverin ama İran filmine denk gelirseniz mutlaka izleyin derim, blog buluşmasını bu yıl gerçekleştirebilmek dileğiyle sevgiler yollarım...
Kale içini çok sevmiştim Leylakcığım, gerçekten gez dolaş yeniden keşfet ruhuna uygun bir yer.
YanıtlaSilŞulemin yukarıda okuduğum Antalya buluşması dileğine gönülden katılıyorum. Biz dileyelim de, elbet birisi tutacak bu sene. :))
Valla Ekmekçim ne zaman istersen kapım açık, sıcaklarda zaten burada değilim ama baharlar ne güne duruyor, blog buluşması gerçekleşmese bile tek tek geliniz efenim, çok mutlu olurum. Evet bu dilek bu yıl tutmalı. Antalya ya da Eskişehir, ona bile razıyız :)
Silİki bina arasında üçgen pek acayipmiş, yapsak nasıl yaparız öyle bişey diye düşündüm durdum. :D
YanıtlaSilKumrular da seyirlik.
Çok acaip gerçekten, anlam veremedik bir türlü :) O kale duvarı gerçekten seyirlik :)
SilSımsıcak Antalya'dan görüntüler de iç ısıtıyor. Şöyle sonbaharda gelip o bölgeyi doya doya gezmek isterdim. Film önerilerin de gözden kaçmıyor, seyretmeye çalışıyorum. Dün gece Annie Ernaux'nun kitabından filme alınan Happening i seyrettim. Canımı sıktı çok, mevzu belli. valla böyle filmler seyrettikçe iyice sinir oluyorum erkeklere
YanıtlaSilBuketcim, Antalya yaz bitti dedi. 3 gündür şakır şakır yağıyor, hava da soğudu ama vaktidir yani. Bence de gelin sonbahar ve ilkbahar Antalya'nın en güzel zamanı, hem o sayede bir kahve içip görüşürüz belki. Happening'i ben de izlemiştim. Kadınlar her ülkede sıkıntıda, her dert onların omuzlarında, erkekler kenara çekiliveriyor, ne güzel.
Sil