.

.
.

7 Nisan 2022 Perşembe

ÇÖL TOZLU BAHAR / 7 NİSAN

Günlerdir çöl tozu soluyoruz. Hava bir gün güneş, bir gün pus yaparak ayarlarımızla oynuyor. Alerjik öksürüğüm tavan yaptı. Esasen tam anlamıyla bahar geldi. Balkon çınarımız bile yapraklandı, hafta başına kadar orijinal boyutunu bulur yapraklar, mis gibi, tazecik bir yeşil. Serçelerin, kumruların biri konup biri kalkıyor, pencerelerine panjur yaptırmış gibi sevinçliler. 

Dün öğleden sonra Kocam Bey'i yürüyüşe davet ettim, kendisi bu aralar takdiri hak etti zira. Gittiği pazardan elinde iki kocaman kıvırcık ile döndü. Bu devirde tektaş almaktan daha makbul 😂 Geçen gün Meteoroloji Müdürlüğü'nün önünden geçerken görmüştüm, bahçesindeki erguvan ve mor salkımlar çiçeklenmiş. "Haydi" dedim, "biz de müze bahçesine gidelim, pergoladaki mor salkımlar açmıştır, altında otururuz morara morara". Düştük yola, aman ne sıcak, sanırsın yaz. Ayakkabılarımı giyerken yere bıraktığım polar ceketimi aşağı inince unuttuğumu farkettim. Kocam Bey çıkıp almayı teklif ettiyse de "Boşver" dedim, iyi ki demişim, zira üstümdeki nisbeten ince bluz bile fazla geldi, bir de elime yük olacaktı ceket. 

Yol boyu hangi ağaca, hangi çiçeğe bakacağımı şaştım. Bademler zaten yapraklanmış da erikler yarı yaprak, yarı çiçek, kayısılar, şeftaliler ve hatta ayvalar bile çiçek açmış. O zaman yaz geliyor dostlar, ben türkünün yalancısıyım. Bir de sarı ponponlu Kıbrıs akasyaları, nihayet baharın farkına varmışlar, çekmeyi akıl etmemişim onları ama diğerlerinden bir kolaj yaptım:

Bir apartman bahçesinden sarı boru çiçekleri, cami avlusundan erik, Karayolları lojmanından erguvan, müze bahçesinden ayva. Refüjlerde rengarenk aslanağızları ve pıtır pıtır açılıp kokularını salmaya başlayan narenciye çiçekleri. Bahar sen ne güzel bir şeysin, bir de alerjin olmasa.

Müze bahçesine geldik gelmesine de buradaki mor salkımlar nazlı çıktı, henüz pek azı çiçeklenmiş, biraz dolaşıp hayvanları seyrettik. Tavuslar kendilerine ağaç diplerinde yer yapmış uyukluyorlardı, bir ara uyanıp borazan gibi sesleriyle ortalığı velveleye verdiler. Geçen gelişimizde müze kahvesine verdiğim para hala içime oturduğu için yolun karşısındaki cafeye geçtik, birimiz çayladık, birimiz kahveledik.

Kedinin de şanslısı var, toraman Sarman hem besleniyor, hem deniz havası alıyor, hem de güneşte tüylerini kabartıyor. Yan masada üç genç vardı, kendileri beslenirken Sarman'la birlikte dört kediyi de beslediler. 

Biz de kahveyle beslenip deniz havamızı aldıktan sonra kalktık, bahara doyamayınca parkın içinden uzattık yolu, lakin fazla yürümüşüm dizlerim biraz sitem etti 😃

Bugün dünle alakası olmayan puslu, pis bir hava vardı, çöl tozuyla soslanmış, evden çıkmadım. Evvelsi gün Hirozaku Koreeda'dan "Benim Babam, Benim Oğlum" isimli çok güzel bir film izlemiştim Mubi'de, bugün de Saverio Constanzo'dan "Aç Kalpler" isimli bir film izledim. İlginçti, annelik, veganizm, seçimler üzerine değişik bir senaryo. Alba Rohrwacher bugünlerde ilgimi çeken bir kadın oyuncu, "Lübnan Semaları" isimli filmde de çok beğenmiştim. Adam Driver'e de ne diyeyim, hepiniz biliyorsunuz.

Sormayın, bir de ana akım dizilere sardırdım. Normal saatlerinde izlemiyorum tabii ki, sabahtan öğleye kadar benim izleme saatim. Puhu TV ya da kanalın sitesinden izliyorum. "Yargı" iyi bir dizi gerçekten, hevesle bekletiyor yeni bölümünü, itici bulduğum Kaan Urgancıoğlu'nu bile bu dizide sevdim. Bir de "Üç Kız Kardeş" izliyorum söylene söylene. Bir kayınvalide var ki evlere şenlik. Yapmayacağı numara yok, hain, sinsi, desiseci. Anneannemin bir lafı vardı, böyle bir şeyi kendi lehine çevirmek için uyanıklık, sinsilik yapanlara "Onun oyununa Hüllü'nün arabı oynayamaz" derdi. Hüllü'nün Arabı diye biri mi vardı, yoksa anneannemin şivesinde mi o isme bürünmüştü bilmiyorum ama bu laf kaynana hazretlerine cuk oturuyor. Veda Yurtsever şahane oynamış. Nasıl da süslü, sürekli takma kirpik, full makyaj geziyor, sabah kahvaltıya saten bluz, elmas küpe ve kolyeyle oturuyor, ayh evlerden ırak. Gelini olacak salağa ise diyecek lafım yok, yavrum akıl dağıtılırken sen neredeydin, kocan olacak adam da alık sevimsizin teki, ne duruyon daha o evde 😃

Bizde durumlar böyle, çınarımızın yaprakları büyüsün, çöl tozu dağılsın, biri de bir zahmet bizim balkonu yıkasın da oturalım diye bekliyoruz 😋 Haydi iyi geçsin gününüz...




5 yorum:

  1. Benim Babam Benim Oğlum'u ben de severek izlemiştim, diğer film Aç Kalpler'i de kaçırmayayım. :)

    Bahar dallarınıza bayıldım efendim, nefis nefis. :)

    YanıtlaSil
  2. Pencerelerini pimapen pardon panjur yaptıran kuşlar.. Çok güldüm Hep yazın.. 😇

    YanıtlaSil
  3. Sarı borulara bayılırım.. Burada yok, sanırım sıcak iklimi seviyor :) Ama minyatürü var :))) Soğuk iklime adaptasyon. Alerjiler bir an önce geçsin umarım! Bahar muhteşem bir mevsim <3

    YanıtlaSil
  4. Haha bizim balkon da birisi gelsin yıkasın diye bekliyor. :)
    Çiçekler enfefs görünüyor, buralar henüz böyle çiçeklenmedi. Ana akım diziler bataklık gibiler, birisine başlasan ötekiler de gözün kalıyor.
    Ben yaz dizilerini bekliyorum hevesle. :D

    YanıtlaSil