"Ranunculus", "Buttercup" ya da "Düğün çiçeği", parklarda bahçelerde boy göstermeye başlamışlardır efenim, gerçi konu mankenimiz biraz mahcup, kendini yaprağın altına saklamaya çalışıyor ama fotoğrafçıdan kaçamadı görüldüğü gibi. "Ranunculus" nedir bilemedim ama "Buttercup" komik değil mi sizce de? Şu güzelim çiçeğe "tereyağı kabı" demek neyin nesiyse. İyisi mi biz kendilerine aile arasında "Düğün çiçeği" demeye devam edelim.
Bu hafta kendi rekorumu kırarak 3 kez dışarı çıktım. Telefonun yalancısıyım ama 3.500-7.000 ve 13.000 arasında değişen adımlar atmışım, takma dizlerimi seveyim 😃
Pazartesi günü Kutlu Doğum Ayı etkinleri kapsamında (öncesi-sonrası, bitmez) arkadaşımın davetiyle bir cafede buluştuk üç kişi. Bu cafeyi seviyorum, çünkü içinden tramvay geçiyor, ayrıca muhteşem bir Konyaaltı manzarası var.
Dönüşte yolu uzatarak, parkın içinden geçip yürüdüm eve. Hava o kadar güzel, bulutlar o kadar şenlikliydi ki, bakmalara doyamadım.
Malum, Oscar Ödül Töreni yaklaştı, adaylar belirlendi. Leylak hemşireniz her sene Akademi tarafından kırmızı mumlu mektup ile davet edilir biliyorsunuz, nazlansam da ısrar üstüne ısrar, kıramam kerataları. Bir tek geçen yıl "Beni bağışlayın Covid var" bahanesiyle gitmedim Los Encılıs'a. Çok üzülmüşler, o yüzden bu yıl el mahkum katılacağım. Şimdiden sipariş verdim, ödül gecesine yakışır bir eşofman diktiriyorum ve dersime çalışıyorum. Filmleri izlemeye başladım, çoğunu da beğenmedim. Bence filmlerden ziyade oyuncular ödüle layık. Henüz tamamını izlemedim, izlediklerim şunlar:
-Belfast
-CODA
-Drive May Car
-King Richard
-Nightmare Alley
-The Hand of God
-Being the Ricardos
-The Eyes of Tammy Faye
Diğerleri sırada, izlediklerim içinde şimdilik En İyi Film favorim "Belfast", keza yönetmeni de, Kadın Oyuncu Jessica Chestain ve Erkek Oyuncu Will Smith. Diğerlerini izledikçe fikrim değişebilir haliyle, bakalım göreceğiz.
Bugün günlük film izleme kotamı doldurunca yürüyüşe gitmeye hazırlanan Kocam Bey'in peşine takıldım. Rotayı ben belirledim ve en uzak hedefi seçtim. Neredeyse iki aydan fazladır en sevdiğim parka gitmemiştik, son uğradığımızda henüz sonbahar bile gelmemişti, bugün gördük ki kış moduna geçilmiş. Görmeyeli gölet kıyısına iki sandal çekilmiş, ördekler yüzmeye devam, sazlar sararmış, günnük ağaçları yapraklarını döküp tohumlarını saçmış.
Niyetimiz her zamanki gözlemecide oturup çay-gözleme keyfi yapmaktı ama hafta içi gözleme yapmadıklarını söylediler, bu da pandemi kaynaklı sanırım, zira eskiden ne zaman gitsek kadınlar sac başında olurdu. Gelgelelim benim dizin yeni sakinleri biraz istirahat etmek istediler. Çay bulamasak da göletin arka tarafında boyanmış ağaç gövdelerinin yanında bir bank bulup biraz dinlendik. Babam son zamanlarında uzun uzun yürümekte zorlanıyordu, birlikte yürüyüşe çıktığımızda yoruldu mu, "Bir dakikalık saygı duruşu" der ve tekrar yürüyecek hale gelene kadar beklerdik. Ben de onbeş dakika kadar saygı oturuşu yaptım.
Dönüşe parkın diğer yönünden geçtik, bol miktarda kedi ve onları besleyenler vardı. Şaka maka sıkı yorulmuşum, parkta yiyemediğimiz gözleme yerine mahallemizin pidecisine çöktük, hem dinlendik, hem aç karnımızı doyurduk. Eve geldiğimde bir adım daha atacak halim kalmamıştı. Birazdan elime çayımı alıp Mehmet Eroğlu'nun tuhaf isimli son kitabını okumaya devam edeceğim: "Kendi Hayatında Ölme Vakti".
Kalın sağlıcakla...
Nasıl güzel masmavi bir gök! En son kasım’da görmüştüm :)) Çiçeğin adı Almanca’da da tereyağı çiçeği :))) Acaba tereyağına ekstresini / rengini falan mı koyuyorlardı ki?
YanıtlaSilBu aralar biraz bahara döndük, gök mavileşti ama uzun zaman gri bulutlarla yaşadık biz de. Bundan sonra biraz daha güzelleşir diye umuyorum.
SilSanırım yağlı bir görünüşü var yaprakların, parlak o yüzden tereyağı kabı diyorlar, alakasız ama botanikçilerin vardır bir bildiği :)
Coda yı kahkahalarla izledim, sağolun öneri için.
YanıtlaSilBen de sevdim çok, oyuncular harikaydı...
Silsonunda emekli olup gelip antalya'ya yerleşicem, o olacak öğretmenim! sonra söylemedi demeyin :)
YanıtlaSilValla sevniriz Şulecim ama kendine yazı geçirecek bir mekan ayarla serin bir şehirde, yazın o güzellikleri bile gözün görmüyor zira :)
SilNe güzel görünüyor fotoğraflar, içim açıldı resmen. Yukarıdaki yorum sahibi gibi benim de emekli olup Antalya'ya yerleşmek çekti canım :)
YanıtlaSilBen de Belfast'ı geçenlerde çok severek izledim ama internette hep sevmeyenlere denk gelmiştim, sizin favoriniz olduğunu görünce şaşırdım. En merak ettiğim film olmasına rağmen Drive My Car'ı bir türlü izleyemedim, onun hakkında görüşlerinizi de paylaşırsanız çok sevinirim :)
Emeklilik için harika bir şehir burası ama yazları kaçacak bir yeriniz olsun başka şehirde, sıcak ve nem nefret ettiriyor.
SilBelfast'ı sevdim evet ama aynı şeyi Drive My Car için söyleyemeyecğim, bu yüzden lince uğrayabilirim, çook sıkıldım. 3 saat, durağan bir film, uzun uzun diyaloglar, Vanya Dayı okumaları ve takur tukur bir lisan. İçindeki felsefik yapıyı anlayacak huzurum kalmadı inanın :)))))
Bugün güne psikolojik yorgun başlamıştım. Şimdi sizin yazıyı okuyunca bende gezip gelmiş gibi oldum, içim açıldı. :)
YanıtlaSilAmeliyat öncesi ve sonrası o kadar eve tıkıldım ki, bir yandan da pandemi, şimdi hiç olmazsa açık havada normal yürüyebilmenin tadını çıkarıyorum.
Sil