.

.
.

28 Nisan 2020 Salı

28 NİSAN (KARANTİNA GÜNLERİ/38-YİNE MARKET)

Bugün yine market alışverişi yapmam gerekiyordu, zira evde bir adet acı biberle, üç adet havuçtan başka bir şey kalmamıştı. Aklıma George Perec'in "Yaşam Kullanma Kılavuzu"ndan bir bölüm geldi. Orada bir evin kileri anlatılıyordu. Aman Yarabbim, kilerde değil bir on aileyi bir yıl boyunca besleyecek gıda ve kullanım malzemesi depolanmıştı, Perec alem adamdır ya, bunların hepsini tek tek markalarıyla anlatmıştı o bölümde. Şu kilerdekilerin dedim onda biri bizim evde olsaydı değil pandeminin sonunu bulmak, 5 yıla kadar alışveriş etmeye gerek kalmazdı 😃 Sebze ve meyve ağırlıklı bir alışveriş yapacağımdan marketin daha ziyade manav kısmıyla ilgilenecektim ama çıkmışken iki kez üstüste gelen şifreme binaen eczaneye uğrayıp maskemi almam gerekiyordu. Malum giysileri geçirdim üstüme, bu defa çanta almak zorunda kaldım, eczacı belki şifreyi ve kimlik no'mu gözüyle görmek ister diye telefon ve kimlik kartımı koymak için, bir miktar para ve banka kartını da yerleştirip çöpleri yüklenip çıktım dışarı. Hava mis, güneş parlıyor ama tat yok. Eczaneye yollandım, sokaklar tenha idi, birkaç dükkan açıktı ama müşteri görünmüyordu-ki biri çerçeveci idi, acil ihtiyaç kabilinden çerçeve yaptıracaksanız adres vereyim-kimseye bulaşmadan eczaneye ulaştım. Eczacımız sosyal mesafe hattı çekmiş, maskesini çenesine sıyırmış oturuyordu. Beni görünce maskeyi burnunun üstüne çekti, biraz maskeli maskeli sohbet ettik, şifremi verip maskemi ve birkaç gerekli ilacı alıp çıktım. Maske ne menem bir şeydir bakmadım valla, kendisi şu anda paketiyle birlikte D vitamini almak için balkonda güneşleniyor. (Son cümleyi maske parantezine alınız lütfen, tam karantinalık olmuş 😃)

Sonra market macerama doğru koşar adımlarla atıldım Tarkan'ın Kurt'u gibi. Manav marketin dışında yer alıyor, yeni poşetler getirmiş, hepsi Marilyn Monroe gibi sarışın. Kaptım birkaç tane, ne bulduysam doldurdum, dedim ya dolaba fare girse başı yarılacak, kuru yemekten kuruduk. Abartmışım sanırsam, bunu eve dönerken daha iyi anladım. Neyse ödeme için içeri girdim, girmişken birkaç parça da içerden kaptım. Kuru maya rafları boşalmış ama yaş maya çoktu. Bir de hala pötibör bisküvi yoktu. Kasada işimi bitirip evden getirdiğim poşetlere aldıklarımı doldurdum ve bir yüklendim ki yandım Allah. Eve nasıl geldim, merdivenleri nasıl çıktım bilmiyorum. Cır cır cırlayan Cevriye'ye, fibromiyaljimin mır mır mırlayan Miyaseleri de eklenince son basamağı çıkarken "İmdaaat!" diye bağıracaktım. Poşetleri bir gayret balkona atıp temizlenme faaliyetine giriştim. O kadar yoruldum ve o kadar zorlandım ki bugüne kadar kargo elemanlarına acıdığım için vermediğim sanal siparişi kendime acıdığım için bugün verdim. Alınacak ağır ne varsa sanal market getirsin bundan sonra, yoksa bu süreçten bel fıtığı, lif kopması, Cevriye'nin öbür dize de yerleşmesi sonuçlarıyla çıkacağım. Şu anda ağrıdan sol kürek kemiğimi hissetmiyorum diyeyim siz anlayın. 

Yeterince mızıldandıysam bana jest olarak çınarımda açan leylağın fotoğrafıyla bitireyim. Demokrasilerde çareler tükenmez, yapma leylağı takarsın dalın birine, al sana leylak ağacı 😍🌸


5 yorum:

  1. :)) kolay gelsiiin :) leylaklar da ne güzel açmış :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler, açmayan leylağı açtırırlar :)

      Sil
  2. Çınar ağacındaki leylağa bayıldım. Ben de balkonumda açmış renkli sardunya ve papatyalara tutunuyorum. Sardunyalar kırmızı, turuncu, cart pembe tonlarında; papatyalar iki çeşit ve ikisi de mor. Sanki seversiniz. :)
    Market macerasında çok geçmiş olsun. Siparişleri getireceklere karşı hissettiğiniz utancı çok iyi anlıyor ve paylaşıyorum, ama yapmayın ne olur. Cevriyeler coşmasın şimdi aman aman.
    İstanbul'dan seveceğiniz mor salkımlar yolluyorum size, sevgiler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hahaha, kendime çare yarattım, ağaca yapma leylak asarak :) Balkonunuza imrendim. Sevmek ne kelime, bayılırdım. Aslında normal şartlarda biz mayıs ortası Ankara'ya gidip 4 ay kaldığımız için evde çiçek yapamıyorum, böyle özel durumlarda da çiçeksiz kalıyorum. Ki baharda ben eve demet demet kesme çiçek taşırdım, kader utansın :)
      Market gerçekten çok zorlamaya başladı, corona olmayalım derken diz, bel, boyun gidecek elden. Bundan sonra ağır parçaları sanal isteyeceğim, karar verdim. Bahşişle kendimi affettiririm artık diye düşünüyorum.
      Mor salkımları bağrıma bastım, çok sevgiler...

      Sil
  3. leylağım çok çok geçmiş olsun
    sanal market işi sanki daha mantıklı bu gidişle
    leylak kokulu bir gün diliyorum

    YanıtlaSil