.

.
.

26 Nisan 2020 Pazar

26 NİSAN (KARANTİNA GÜNLERİ/34-35-36 - GEÇSİN GÜNLER, HAFTALAR)

Yine kaçtı ipin ucu da ne bulup ne yazayım her gün evin içinde dönenirken. Sokağa çıkma yasağının son günü bugün, komik aslında sanki diğer günler serbestmiş gibi, kırkımız çıktı, biz çıkamadık. 

23 Nisan akşamı mahalle, daha doğrusu 3-5 apartman coştu. Şu çapraz karşımızdaki bina, hani çok gürültülü ailelerin bir çeşit komünal yaşadığı apartman, önceden ciddi hazırlık yapmış. Saat 21.00'e doğru sokaktan gelen 10. Yıl Marşı ile balkonlara fırladık. Kurulan ses düzeninden eşlik edilen 10. Yıl Marşı, İzmir Marşı, ardından İstiklal Marşı derken iş çığırından çıktı. Bizim çapraz klan aniden "Angara'nın Bağları"na geçiş yaptı, hem çaldılar, hem oynadılar. Bir sonraki istek parçası "Erik Dalı" idi ki içeri kaçtım. "Angara'nın Bağları" kadar orta malı bir parçaya rastlamadım bugüne kadar, her yörede, her durumda, kalarda, koparda, hazarda, seferde çalınabilitesi ve oynatabilitesi var (Türkçe'yi biraz da ben sefil edeyim 😃)

"Nisan yağmuru" diye bir yağmur türü vardı bir zamanlar, hatta gençliğimde, kısa süre çalıştığım EİE nâm resmi dairede Nisan ayında işten çıkar çıkmaz başlar, eve gidince dinerdi, adını "Memurıslatan" takmıştık hatta. Şarkısı bile vardı, "Nisan yağmuru kadar/Kısa süren hayatımız/Durmaz bir saadet arar/Bir sevgiye canı adar". Bahar mevsiminde çekilen Yeşilçam filmlerinin favori şarkısıydı, Belkıs Özener'den az dinlemedik Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit falan ağzını oynatırken 😃 Hani ne oldu? Koca Nisan'da iki serpti geçti, doğru dürüst ıslatmadı bile, o da karantinada galiba. Yazın ne edeceğiz bilmem susuz kalırsak şu virüslü zamanlarda. 

Öğretmenliğimin ilk yıllarında Denizli'de çalıştım bir süre. Hayli düzenli, kıdem sırası gözetilen bir okuldu, biz çaylaklar kıdemli öğretmenlerin koltuğuna bile oturamazdık. O kıdemli arkadaşlardan biri 23 Nisan geldi mi çoraplarını çıkarır bir daha da kar yağsa bile giymezdi. Kadın öğretmenlere pantolonun yasak olduğu, mutlaka etek ya da elbise giyilmesi gereken zamanlardı, haliyle de altına o başbelası külotlu çoraplar giyilecekti. O yüzden çorapsız okula gidebileceğimiz günleri iple çekerdik, o bile kayda şarta tabiydi, yazlık kıyafet sirküleri çıkacak da, imzalayacaksın da falan filan. Pek de dinlemezdik yani, hava ısındı mı çoraplar fora, gel gör ki 23 Nisan gerçekten erken bir tarihti, lakin arkadaş kendine kural koymuştu ve hiçbir şartta çiğnemiyordu. Sabah kalkıp ayağıma çorapları geçirirken otomatikman aklıma geldi. O etek zorunlu günlerimizde sabahın köründe kalkıp okula gitmek için hazırlanırken giyeceğin çorap daha ayağına geçirirken kaçar, yenisini giyersin aksilik ya o da kaçar, geride ya yedek yoktur ya rengi giysine uymaz. Vaktin varsa giysini değişirsin yoksa o kaçık yere bir damla uhu damlatıp atarsın kendini okul yoluna. Teneffüste en yakın tuhafiyeye koşup çorap alırsın, amaan ne sıkıntıymış yahu. Pantolon serbest bırakılınca  rahat etmiştik. 

Efendim buralarda olmadığım süreçte banyoyu temizledim, birazdan da eve girişeceğim. "Alevlerin Ardından" isimli bir dönem dizisi izledim Netflix'de, az evvel de Blu TV'de "Alef" dizisinin dördüncü bölümünü. Ronit Matalon'un yazdığı "Ayak Seslerimiz" bitti, kitap okuma hızım çok düştü, hep coronadan sebep, ruh yorgun olunca zevkler bile yeterli gelmiyor. Ekmek falan yaptığım yok, zaten niyetim de yok. Zeytinyağlı barbunya, pilav ve mercimek çorbası pişirdim dün, bugün de onları yiyeceğiz, belki yanına salata eklerim. Bugünlük benden bu kadar, sizde ne var ne yok?

Fotoğraftaki Umut bebek, aslını görene kadar onunla idare edeceğiz artık:


8 yorum:

  1. Oysa 23 Nisan'lar genellikle yağmurlu ve serin olurdu, yine öyle oldu, nNe ince çorap giymesi. :))
    Efendim, Saatli Maarif Takvimi yazıyor, oradan öğrendim, Nisan'ın 20'si ile 25'i arasında sitte-i sevr (öküz soğukları da deniyor) varmış. Bizim bayram törenleri ona denk geliyormuş, anlaşılan.
    Umut bebeğe en kısa zamanda doya doya sarılmanızı dilerim. :)

    YanıtlaSil
  2. Baya koşuşturmacalı geçmiş 😄

    YanıtlaSil
  3. yine nisan yağmurunda ıslanacağız der ferdi tayfur hani nerde o yağmurlar yoklar. Umut bebeğin gerçeğine kavuşmanız dileğiyle.

    YanıtlaSil
  4. Ruh yorgunluğundan ötürü kitap okuma hızı düşenler cemiyetinden geliyorum :))

    Güzel bir şarkı bırakayım size: https://www.youtube.com/watch?v=Ye-z8KCbwx8

    YanıtlaSil
  5. Sadece kitap okumak değil, çok şeye konsantre olamıyoruz. Bir uzman bunun artık sona ereceğini, bundan sonra konsantrasyon sorunu çekmeyeceğimizi söyledi.Galiba doğru. Ben okuma hakkımı senin blogda kullanıyorum. Birikmiş tüm yazılarını okumaktayım. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  6. Gerekten ipin ucu kaçtı. Sonunda ya göz doktorunda yada ruh doktorunda alacağız soluğu. Neyse bitse de bugün ne yapalım derdinden kurtulalım artık. nefesimiz daralınca sokağa atalım kendimizi. Sevgiler

    YanıtlaSil
  7. İstanbul'a da Nisan ayında doğru dürüst yağmur yağmadı. Bir iki kez çiseledi o kadar:(

    YanıtlaSil
  8. En kısa zamanda sağlıkla Umut bebeğe kavuşmanızı diliyorum.

    YanıtlaSil