Gece öyle bir yağmur yağdı ki anlatılmaz yaşanır. Şu anda gökyüzünde bir damla bile su yok, hepsi aşağı indi. İnanmazsanız çıkıp bakın, kupkuru 😀
Hafta sonunu Küçük Prens temalı 1 yaş doğumgününe giderek, kitap okuyarak, film ve dizi seyrederek geçirdim. Ankara koşuşturmalarından sonra evde hiçbir şey yapmadan oturmak iyi geldi bana. Doğumgününe giderken de zaten kapıdan alınıp kapıya bırakıldım, böyle bir tembellik.
TV'de yayınlanan dizilerden seyrettiğim tek bir tane vardı: "İstanbullu Gelin". Onu da TV kocanın tekelinde olduğu için laptopun küçücük ekranına mahkum olarak izlemekteydim. Sonra sağdan soldan o kadar sözünü ettiler ki merak edip "Ufak Tefek Cinayetler"e başladım, amanın da amanın, neymiş yahu, ardarda boncuk gibi diziyorum şimdi izlemediğim bölümleri. Oysa "Big Little Lies"e başlamış, kim kimdir bir türlü çözemediğim için 2. bölümün yarısında bırakmıştım, bana yerli ve milli gelin kaardişim 😀
Biraz evvel mutfaktan çıktım, üzerinize afiyet birtakım sofistike yemekler yapmakla meşguldum. Sultanî piselli yatağında caroteli Brüksel cavolosu, nohutlu zucchini, aglio ve menta ile tatlandırılmış tarım tarım tarhanne (kibar bir şahsiyetim, tarhana ne ayol, tarhanne onun aslı 😋) zuppası züppeledim, şey yani pişirdim. Tarhanne zuppası hariç hepsi birbirinden yavan oldular, zira diyetteyim minimum yağ, maksimum zepze modundayım cınım. Dizideki Merve'nin deyimiyle mutfakta "şahane"yim (lütfen 1. ve 2. a'yı uzatmadan telaffuz ediniz tatlım), o iş bende 😀
Şimdi gelelim 52 haftalık çelıncın 4. hafta sorusuna:
-Şu anda pencerenizden görünen manzara nasıl?
Şu anda penceremden görünen şeye manzara denirse şöyle izah edeyim: Bulutların arasından yüzünü gösteren güneşin kurutmaya çalıştığı, bolca araba parkedilmiş ıslak bir sokak ve ardında dikilen iki adet heyula apartman. Bunlardan tam penceremin karşısına gelen tamamı Alamanyalı amcama ait olan, bej rengi American siding kaplamalı bir bina. Her daim temiz, her daim bakımlıdır. Kendi dışında tüm daireler kirada olmasına rağmen kendi dairesine ne yapıyorsa diğerlerine de aynısını yaptırır. Apartmanın tamamı panjurlu, tamamına doğal gaz alınmış, bütün balkonlarda aynı renk brandalar mevcut. Yani sonuçta Evropa görmüş adam, karısıyla birbirlerine balkonlardan avaz avaz "Aloooo, leeeyn" diye bağırsalar da var bir farklılık 😀 Apartmanın önünde 3-4 tane zeytin ağacı var, yan duvar boyunca da birkaç limon, incir ve selvi. Başımı gökyüzüne doğru kaldırınca çanak antenler ve Antalya'nın alamet-i farikası haline gelmiş günısı depoları görmekteyim. Aslında diğer pencereden bir miktar Beydağları, daha fazla sokak ve apartman, bizim yaprakları dökülüp kel kalmış çınar ve başka bir takım ağaçlar görünse de üşendim şimdi, kalkıp oraya gidemeyeceğim. Olay bundan ibaret.
4. hafta sorumuzu da cevapladığımıza göre Ankara'da iken gezdiğim ve buraya eklemediğim bir sergiden birkaç fotoğraf koyayım. Şevket Arık'ın "Çemberin İçindesin" Sergisi:
Altın Küre Çelıncı kapsamında film izlemeye devam, merak edenler yan taraftaki sayfalar linkinden yorumlara bakabilir. Kalın sağlıcakla...
Pense ve bıçaklı tabloya hayran oldum. Ben de yapıcam. İyi günler...
YanıtlaSilHello Canımm diyesim geldi bunun üstüne :)
YanıtlaSilSevgiler...