Bir Oscar gecesini daha arkamızda bırakmış bulunuyoruz. Şu yorucu gündemden, monoton günlük hayattan bir nefeslik teneffüs yapalım diye gecenin geç saatlerine kadar uykusuz kalıyorsam sizin içündür kıymetli takipçilerim, kendümçün bir şey istiyorsam namerdim. Esasen bizzat organizasyon başkanı tarafından davet edilmemiş olsam gitmeyecektim ama ben anneannemin torunuyum, izinden yürümem gerek, "O kadar çağırmışlar, şimdi gitmezsem ayıp olur adamlara" diyerek hazırlandım. Bu yılkı kreasyonum gri eşofman altı ve üstünde siyah dinozor desenleri bulunan turkuaz rengi sweatshirtti. "Jurassic Park"a atfen seçtim kostümümü, ne de olsa Hollywood'a gidiyoruz değil mi? Yolluk almadım bu defa, bir kova mısır yiyip elimde turp demeti düştüm yola. Turplar Trump içindi, hani içeriye almazsa falan diye ama baktım oradaki herkes Trump'a muhalif, kendim yedim turpları. Hemen girişte stratejik bir noktaya konuşlandım ve başladım geleni gideni gözlemeye. Derken kırmızı halı üstünde dalganan koyu renkli bir yüz çarptı gözüme, yakından bakınca o dalgalı şeyin kostüm, koyu renkli yüzün de "Loving" filmindeki rolüyle "En İyi Kadın Oyuncu" adayı Ruth Negga olduğunu farkettim.
Bu ömürlerinde ilk kez Oscar adayı olanlar pek hevesli oluyorlar biliyor musunuz, herkesten önce gelip boy gösteriyorlar, ne olur ne olmaz, yerlerine biri oturuverir sonra hafazanallah. Baktım yakasında mavi kurdele var, "Ay kıyamam yeni doğum yapmış, hem de oğlan doğurmuş, gidip kutlayayım ortalık tenhayken" dedim, demez olaydım kadın bana bir çemkirdi. Meğer o kurdele kişi hak ve özgürlüklerini savunan ACLU'ya destek kurdelesiymiş. Kös kös döndüm yerime.
Şu hatun, Crissy Taigen (kayınvalidem görse pişi suratlı derdi) salonun en şımarığı Oscar'ını alabilirdi. Her kameraya sırıtttı, her mikrofona kırıttı, gece boyu her yerden çıktı, en çok onu gördük desek yeridir. Yırtmaçtan bacak çıkarma olayını da Angelina'dan kapmışsın, benden kaçmaz canım, elbiseni de hiç beğenmedim bilesin. O ne öyle, göğüsler çok bunalmış da perdeleri iki yana itip pencereden bakmaya çalışırmış gibi.
Taraji Henson da ilk gelenlerden biriydi. Allah için kadın bir içim suydu, kendini de kostümünü de pek beğendim, kim der buna Nasa'da çalışan matematikçi diye. Şu haline baktıkça filmde klozete oturup olasılık hesapları yaptığı sahneler geldi gözümün önüne, nerede Katherine, nerede Taraji, denklemin olalım abla :)
Şu taze kimdir, necidir bilemedim ama aceleyle evdeki süpürgeyi alüminyum folyoyla bedenine dolamış sanki.
Bu dolma modeli saçlar yine mi gündeme geldi, çok çirkin vallah, Scarlett'e de hiç yakışmamış. Biz onu inci küpeler taktığı zamanların zerafetinden biliriz, bu kılık ne öyle, mahalle düğününden çıkmış gibi. Yeminle benim evde aynı desen ve renkten masa örtüm var. Kendime bir tuvalet diktirsem trendi yakalar mıyım acep?
Bu Hollywood dilberleri bir tuhaf, kimi süpürgeye dolanır, kimi mutfak-banyo seramiğine sarınır. Buyurun Vitra sunar...
Aa kimler gelmiş, Alicia! Ay bu kız zayıflamış, süzülmüş, kararmış bir şeyler olmuş. Tüh keşke yanıma nevale alsaymışım ya da turpları yiyip bitirmeseymişim, beslerdim çocuğu. Ay buna rol veren falan yok galiba parasızlık çekiyor, baksana saçlarını bile kendi yapmış, elbise de üstünden düştü düşecek. Yok yok nazarlara gelmiş bu taze, gelse bizim ellere de bir kurşun döktürsek.
Brie hanımı da elbisesiyle iri bir kalemtraşa sokup açmışlar galiba, çıkan talaşları da etek ucuna süs yapmışlar. Iıh beğenmedim, bizimla değilsin Brie, beri git beri.
Konuşlandığım köşede gelene gidene bakarken yağmur başladı, milletin şemsiyesi var, şemsiye tutucusu var, "ben ne yapsam" diye etrafa bakınırken birkaç çadır gördüm kurulmuş, "aman" dedim, "organizasyon komitesinin düşüncelisi de başka oluyor", hemen ilk gördüğümün yanına koşturdum, en süslüsüydü, haliyle bana da o yakışır:
Şu soldaki açıklıktan içeri girmeye çalışıyordum ki sivri burunlu bir pabucu kafama yedim. Ülen bu çadır değilmiş, Cyntia Erivo'nun tuvaletiymiş, çaresiz bir başkasına yöneldim, elbette o da şanıma layık süslülerden biriydi:
"Bu şekil olarak bizim Yörük çadırlarına benziyormuş, daha iyi" derken şeffaf girişten görünen bir çift bacağa ayıldım, ah bu da tuvaletmiş, hem de matematikçilerden mühendis olacağım diye kendini paralayanın tuvaleti. "Pardon Janelle" diyerek diğer çadıra koşturdum, ıslandım yahu.
Allah sizi inandırsın bu da tuvaletmiş. İyi de kardeşim gri ne, yok mu neşeli bir renk Ava hanım?
Çadır diyen yöneldiğim son şey paraşütmüş, Leslie Man kostümü yetişmeyince askerliğini havacı olarak yapan kocasından kalma paraşüte bürünmüş.
Ben çadır aranırken yağmur durdu Allahtan, o esnada Isabelle Huppert'e rastladım. Benim "En İyi Kadın Oyuncu" adayımdı. Hemen çantamdan ajandamı çıkarıp yanına koşturdum: "Isabelle hanımcığım ben sizin çok büyük hayranınızım, Allah sizi inandırsın hiç bir filminizi kaçırmadım (külliyen yalan), sırf sizi görmek için taa Törki'den geldim, şu defterime bir imza" dememe kalmadan kadın arkasını dönüp gitti, kasıntı şey ne olacak. Zaten hiç sevmezdim, sırf imza atsın diye sıralamıştım o methiyeleri. Yaşlanmışsın ayrıca, çok da rüküşsün, hıh!
Matematikçilerin üçüncüsü Octavia Spencer ilişti derken gözüme, alt kısmı kedi tırmalamış gibi bir kumaştan dikilmiş tuvaleti fazla kabarıktı. Kendisini sempatik bulurum aslında ama tuvaleti sempatik bulmadım.
Vaay Nicole ablamız geldi sonunda ama o ne ya, kendiyle aynı renk giyinmiş kadın. Sanırsın çıplak vücuduna mandala çizdirmiş. Dudağındaki kırmızı ruj da olmasa solmuş hazan yaprağına dönecek.
2017 Emma Stone'un yılı oldu desek yeridir. O çalgılı çengili fim toparladı ne var ne yoksa yıl boyu. Meğer sadece biz değil bütün dünyanın ihtiyacı varmış gülüp söylemeye. Emma'ya kişisel olarak bir lafım yok, severim keratayı ama iş En İyi Oyuncu Ödülü'ne gelince "o kadar da değildi" diyesim geliyor. Neyse güle güle kullansın Oscar'ını, kostümünü beğendim, yakışmış. Gerçi o da kendiyle aynı renk bir şey seçmiş neredeyse ama Nicole kadar solgun durmamış.
Bütün Oscar zamanlarının tartışmasız şıkı Charlize yengemizin kostümünü bu kez beğenmedim. Bir çift midyeyi ortadan açıp göğüslerine kapatıvermiş gibi sanki, etekleri de pek sentetik duruyor, çöp torbası gibi. Yine de kalbimizdeki yerin farklı, bizimlasın Çarlizcim.
Halle Berry'yi çok severdim de bu defa bayıldım, ay o ne şirinlikti öyle. Kostüm ayrı, saçlar ayrı, duruş ayrı güzel. Savulun bre gafiller, Halle geliyor :)
Yavaş yavaş ödül töreninin saati gelmekte, salona doğru yürürken eski bir dosta rastladım, Faye ablamız. Botokstan suratının coğrafyası şaşmış diye düşündüydüm ama ödül töreninde başka yönden de şaşkın olduğunu görünce botoksu unuttum. Etek ucundan sarkan fil hortumuna da akıl erdiremedim:
Vee huzurda kalplerimizin Oscar'ının her daim sahibi Meryl Streep. Trump kendisine "fazla abartılmış oyuncu" diyormuş. Abartısını ye Trump. Altın Küre'deki konuşması dokunmuş belli. Bütün zamanların kraliçesi o, sel gider, kum kalır.
Kırmızılar uğurlu gelmiş Viola'ya, "En İyi Kadın Oyuncu Oscarı"nı kapıp "Denzel Washington kaptanın tayfasıyız" diyor.
Casey Affleck, "Naaber abiii" diyor içinden, "senin Oscar'ın varsa benim de var işte".
Ödül dağıtımında sıra "En İyi Film" dalına gelince bir kargaşa yaşanıyor. Dedim ya Faye Dunaway'ın aşırı botokstan yalnızca tipi değil kafası da karışmış, Warren Beatty'de ondan aşağı kalmaz. Sen tut yanlış filmi anons et.
"La La Land" ekibi sahneyi doldururken puanlama sorumlusu paldır küldür sahneye dalıp en iyi filmin o değil "Moonlight" olduğunu açıklıyor. "La La Land"ın yapımcısı da tam Warren ağzını açıp doğruyu söyleyecekken zarfı elinden kapıp halka gösteriyor, sunucu "Nettin len Warren" diye bağırıyor :) Warren de "Bana ne, bana ne, ben yapmadım Faye yaptı" diyor, ay hahaha çok eğlenceliydi.
En komiği de "La La Land" ekibinden Emma Stone ve Ryan Gosling'in olay sonrası halleri: "Tam üzüleceğim bir gülme geliyor"
Efenim birkaç dalında tahminimi tutturabildiğim bir Oscar töreni daha böylece sona eriyor. İşin aslı biraz hastaydım ve uykum gelmişti, kırmızı halının yarısında kapattım tören yayınını gidip yattım. Bilgilerin çoğu bugün basından öğrendiklerim. Sizleri diğer yazılarım kadar mutlu edemedimse affola. Yeni bir Oscar töreninde görüşmek üzere diyorum...
Sizin bu Oskar yazılarınıza bayılıyorum. Film izleme konusunda tam bir kıt olsam da okumaktan büyük zevk alıyorum.
YanıtlaSilSevgiler. :)
ahahaha yine bombasın nurşen abla, paraşüt etek ve kalemtıraş etek hakkaten neydi öyle ahahaha, iyi ki yazıyorsun valla şu Oscarları yoksa nerden haberimiz olacak :)
YanıtlaSilYine şahane bir kritik olmuş. Halle Berry hakkında ne diyeceksiniz diye özellikle dikkat kesildim. Çünkü törende tarz açısından tek beğendiğim kadın oydu. Aynı şekilde düşünmüşüz.
YanıtlaSilSevgiler Leylak Dalı...
Ben de bayılıyorum sizin oscar yazılarınıza. Bu yazıyla da bizimlasın sevgili leylak dalı :)
YanıtlaSilKalemtraş, midye, mandala..Offf..Döktürmüşsün, günümün tek güzel yanı bu yazı olabilir.
YanıtlaSilBayıldım yorumlarınıza :))))
YanıtlaSil