.

.
.

28 Mayıs 2010 Cuma

FOTOROMAN YILLARI

Geçenlerde Lale "Fotoroman" adını verdiği bol fotoğraflı bir post yazmıştı. O gün düştü aklıma yeni yetmeliğimin tutkusu fotoromanlar. Ortaokulun ilk yıllarındaydım, hem mahalle hem sınıf arkadaşım olan, seneler sonra izini bulup kendiyle hala görüşemediğim sevgili Neru'nun hoş annesi, hem "Fotoroman" hem de "Hayat Resimli Roman" dergisi alırdı. Yanılmıyorsam Perşembe günleri çıkardı incecik, kenarları tırtıklı bir kağıda basılı, yalnızca kapağı renkli, diğer sayfaları siyah-beyaz "Resimli Roman" dergisi. Öğle saatine kadar zor sabreder soluğu Neru'ların kapısında alırdım. Bir bekle değil mi, evdekiler okusun hiç olmazsa ertesi gün iste. Olur mu, çatlayıveririm sonra meraktan. O zavallıcıklar da "daha biz okumadık" bile demeden (eminim ki Neru o saate kadar çoktan hatmetmiştir ama annesi için aynı şeyi söyleyemeyeceğim) elime tutuştururlardı henüz sayfaları örselenmemiş dergiyi. Sonra başlasın şenlik.

Aslında sanırım "Hayat Resimli Roman" dan önce yayına "Fotoroman" dergisi başlamıştı. O da siyah-beyazdı, hatta kapağı da. Daha kalın saman kağıda basılırdı ve boyut olarak da biraz büyüktü diğerinden. Dergide ilk yayınlanan fotoromanlardan birini hiç unutmadım Kahramanının adı "Çeçilya"-hatta soyadını bile hatırlıyorum: Çeçilya Arnaldi-idi ve şizofrenik bir tipti. Zaman zaman krizlere giriyor etrafındakilere zarar veriyordu. Bu tefrika fotoromanı ilkokuldayken yaz tatilinde gittiğimiz Niğde'de, annemin teyzesinin kocaman meyve bahçesinin ortasındaki küçük bağevinde okumuştuk merak ve heyecanla. Çeçilya'nın hezeyanları hepimizi etkilemiş olacak ki bu isim aile terminolojimize girdi. Deli dolu davranışlar gösteren herkese "Deli Çeçilya" denmeye başlandı. Büyük teyzem arada yaptığım çocuksu zıpırlıklar karşısında yüzünde hoşgörülü bir gülümsemeyle "Deli Çeçilya" diyerek sözde azarlardı beni. Yine ilk sayılarda tefrika olarak yayınlanan bir de roman vardı, bu resimsizdi. İsmini hatırlamıyorum ama kahramanları aklımda. Zengin, asil ve çok yakışıklı Rik Korderas (aynen böyle, okunduğu gibi yazılırdı), onun gelgeç bir ilişkiden doğan gayrımeşru kızı Leoni ve Leoni'ye mürebbiye olarak eve giren yoksul ama çok güzel Linn. Tefrikanın sonunu tahmin etmişsinizdir, fırtınalı bir ilişkinin sonunda Rik ve Linn evlenirler. Muhtemelen Barbara Cartland'ın Türkiye'de yayına giren ilk romanlarından biriydi ve ben hiç unutmadım.

Çok sonraları Cep Fotoromanlar çıktı, İtalyan işi. Off, ne yakışıklı, ne güzel tipler vardı o fotoromanlarda. Bu alemin olmazsa olmazı, yakışıklılar yakışıklısı Franco Gasparri ve upuzun düz saçlarıyla güzeller güzeli Paola Pitti. Michela Roc, Claudia ve Francesca Rivelli, duru güzelliğine hayran olduğum Katiuscia aklımda kalanlar. Neredeyse hepsi benzer konular işlerdi fotoromanların ama yine de her sayısına atlardık.

Bir de gazetelerin ekleri olurdu, onlarda genellikle Türk işi acemi fotoromanlar yayınlanırdı. Sabahları kapımıza Cumhuriyet gazetesi bırakan bir dağıtıcımız vardı, sonra işleri büyütüp gazete bayii açtı ve köyden erkek kardeşini de getirdi kendine yardım etmesi için. Ben yaşlarda, kavruk bir ergen olan delikanlının sanırım tam hayalindeki tiptim ki bir süre sonra kapıya atılan Cumhuriyet'in yanına, Hürriyet'in Kelebek'i, Tercüman'ın İnci'si gibi renkli ilaveler eklenmeye başladı isteğimiz olmadığı halde. Çocukcağız hayranlığına karşılık bulamadı ama ben hergün okuyacak birsürü gazete buldum sayesinde:)


Bu fotoraman mevzusu bitmez. Sizin sabrınızı zorlamadan ben bitireyim. Yukarıda fotoğrafını gördüğünüz beyaz leylak fidelerini bana Mine Hanım yolladı, yanında harika kokulu, doğal ipek sabunu ile birlikte. Dün günüm sayesinde ışıl ışıl oldu, mis gibi koktu. Buradan Mine Hanım'a nazik jesti için tekrar teşekkür ederken sizlere de Mineflora'nın sabunlarına ve bitkilerine bir göz atın derim. Kalın sağlıcakla...

"www.mineflora.com"


Üstteki görsel: Buradan

19 yorum:

  1. KUŞUUUMMMM Orneella Muti'yi unutmuşsun, sonraları İtalya Başbakanının gelinimi ne olmuştu. Franco Gaspariye aşık olmayan mı vardı... Zuz da var onun bi cepfotosu geçenlerde baktık , ay nasıl yakışıklı bulurduk diye şaştık kaldık...
    Benim bir çekmeem vardı, Cepfotolar, Resimli Fotoramanlar ve Hey Dergisi için...İnanılmaz yıllardı onlar siyah beyaz film tadında... iyiki tv falan yokmuş. Ya o tatları kaçırmış olsaydık brrrr...

    Çook öptüm seni Laylak Dalıcım...

    YanıtlaSil
  2. ya iki yorumdur leylak yerine laylak yazıyom ya valla bilmeden:)))

    YanıtlaSil
  3. Aaah Andrea Giordana aahhh...

    YanıtlaSil
  4. Şimdi senin yazını okuyunca aklıma direkt olarak Franco Caspari geldi ( Böyle mi yazılırdı o yakışıklının adı:)) Nurşen'cim, amma okuduk fotoroman di mi ve onun devamında Beyaz Dizi elbette:))
    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  5. Hafızanıza hayranım,ooo ne çok okudum cep fotoromanı Franco Gasparri ye aşıktım belki de :) karakalem resmini bile yapmıştım şimdi nerde bilmem..güzel bir nostalji oldu bana unutup hatırlayamadıklarımı hatırlattığınız için sevgiler...

    YanıtlaSil
  6. Lale haklısın ya, Ornella Muti'yi nasıl da unutmuşum, özürrrrr:))
    Yazdıklarında haklısın iyi ki o şekilde yaşamışız o yılları.
    Ayrıca yaz bacım yaz, farketmez ister laylak, ister leylak, isterse leylek olsun, yeter ki canın sağolsun:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ornella mutiyi unutmayınız. Gerçek adıyla Francesco Rivelli olarak bahsetmişsiniz

      Sil
  7. Aaa Nedukcum doğrusun ya
    Andrea Giordana gibi esas oğlan unutulur mu? Senden de özür:)))

    YanıtlaSil
  8. Özlemcim,
    Evet ya, TV eksikliğimizi öyle kapattık sanırım. Bence şimdiki dizilerden daha güzeldiler:)

    YanıtlaSil
  9. Sevgili Butterfly,
    Öyle anlaşılıyor ki bizim yaş grubu hep birlikte Franco Gasparri'ye aşıkmış. Adam şimdi nasıldır ki, bir fotoroman çekse de görsek:))

    YanıtlaSil
  10. Biz de çok okuduk ablamla. Çömez Rayuş' u laz bakkala yollar aldırır, getirince de kızcağızın elinden kapan kazanırdı.İstanbul' a yeni geldiğimiz seneler 64-65 ti sanırım. Ama ben hiç isim hatırlamıyorum doğrusu. Sadece Mike Boncorno. O da yakında bir dosta yolladığım elimde kalan son birkaç tanede vardı.64 ya da 65 tarihli ilk bölümlerden l5-l6 tane. Çeçilya da vardı o sayılarda. Ben de severek okurdum doğrusu.
    Sevgiler Leylak' cım...

    YanıtlaSil
  11. Sevgili Leylakdalı googla baktım 1999 yılında vefat etmiş.Hatta karakalem yaptığım resmini bile buldum ağzında sigara..google sağolsun

    YanıtlaSil
  12. Sevgili Butterfly,
    Şu resmi koysana bloguna görelim, anılarımız tazelensin. Demek ölmüş ha yakışıklımız, toprağı bol olsun...

    YanıtlaSil
  13. Asucum,
    Demek Çeçilya'yı sen de hatırlıyorsun:)) Haklısın 65 falan olsa gerek ilkokuldaydım, bana Çeçilya denmesine itiraz edemediğime göre henüz pek tıfılmışım:))

    YanıtlaSil
  14. Beni de gençliğimin özellikle yaz tatillerine döndürdünüz. Yaz geldimi ben de arkadaşlarımdan tüm kış çıkmış cep fotoları toplar, yazın öğle saatlerinde okurdum. Bu arada Ornella Muti ile Claudia Rivelli'nin kardeşi Franceska Rivelli aynı kişi. Sinemaya geçince Ornella Muti adını aldı. Katiuscia da Paola Pitti'nin gerçek hayatta kız kardeşidir. Tüm eski cep foto yıldızlarını görmek ve anılarınızı tazelemek isterseniz http://www.fotoromanzi-topilio.it/ girip hepsini görebilirsiniz:))

    YanıtlaSil
  15. Sevgili Çenebaz,
    Bu link çok hoşuma gitti, eski dostları görmüş gibi oldum sağolun. Hepsi ne kadar genç ve güzelmiş bir zamanlar, ah gençlik ah...
    Katushcia'nın Paola Pitti'nin kızkardeşi olduğunu biliyordum ama Franceska Rivelli'nin Ornella Muti ile aynı kişi olduğunu bilmiyordum. Hay Allah birdenbire hepsi gözümün önüne geldi. Hoş bir paylaşım oldu çok teşekkürler, sevgiler...

    YanıtlaSil
  16. Bende bugün kızıma anlattım paylasimlarınızı görünce geçmişe gittim ne günlerdi frako gasparri

    YanıtlaSil