Hav ar yu sevgili takipçilerim, kendim Anglosakson bir güççük hamfendü olduğum için bu kez İngilişçe sorayım hatrınızı dedim 😂
En son yazımı sırt ağrımla birlikte yazmıştık, kendisi hala benimle ama bu sefer geçen haftaki kadar kalabalık değiller, yavaş yavaş dağılıyorlar 😊
Cumartesi günü Antalya öncesi son etkinliklerimden birini gerçekleştirdim. Önce Sevdoşcumla buluşup bir pizzayı paylaştık, üstüne firmanın iki yudumluk fincanında Türk kahvelerimizi hüplettik, yakında çorba kaşığında getirecekler sanırım, cümlenin başında ilk yudumu, sonunda son yudumu alıyorsun 😂 Nerede o eski kallavi fincanlar. Sonra da "Buzdan Top" ile tanıyıp çok sevdiğimiz yazarımız Uğur Deveci'nin son kitabı "Ateş Ten Gölge"nin Frog Prens'imizin moderatörlüğünde yapılan söyleşisine katıldık.
Kitaptaki öykülerin her biri ayrı güzeldi, söyleşi de aynı güzelllikte aktı gitti. Öncesinde kitaplarımızı imzalattık haliyle. "Buzdan Top"um Ankara'da olmaması yüzünden imzasız kalmıştı, "Ateş Ten Gölge" ile telafi ettik.
Nice kitaplara, nice söyleşilere diyelim...
Hafta sonu yolculuk var kısmetse. Pazar günü bir aile yemeği planladım, malum kutlu doğum ayımıza da girdik, babamın maaşının suyunu çektiği ayın son günü doğmuş olsam da bu Ocak boyunca kutlama yapmayacağım anlamına gelmiyor haliyle. Hem önümüzdeki doğum günü sayısı ardımızdakinden çok daha az olduğuna göre ne kadar çok kutlasak yetmez 😂 O nedenle yemek hazırlıklarının arasına bir de pasta sıkıştırıp erken bir kutlama provası yapalım dedim, şekere bu kadar erken başlamamak adına pastayı kısırdan yaptım:
Mumu Umut'la püfledik, kısırdan pastayı da afiyetle götürdük. Büyük dayım doğum günlerine çok meraklı idi, bir yazlık, bir de kışlık doğum günü vardı. Ona çekmişim, bendekiler mevsimlik olmasa da ay içine yayılıyor şekilde görüldüğü gibi, varan 1 😀
Ayın 4. kitabı çok güzeldi: "Kaybetme Sanatı/Alice Zeniter". 500 küsur sayfalık bir tuğla idi ama her kelimesine değdi. Üç kuşak bir göçmen ailenin öyküsü ki kuşak hikayelerine bayılırım, bu da hakkını verdi.
Oscar sezonu yaklaşıyor, henüz listeler açıklanmadı ama ihtimal dahilindekileri izlemeye başladım. "The Substance" rezaletinden sonra "Bird"i izledim ve sevdim. Şimdi yakaladıkça izlemeye devam edeceğim ama önce bir evime gideyim. İşim çok, 7 aydır öyle bir yayılmışım ki toparlan toparlan bitmiyor.
Bende durumlar böyle dostlar, umarım sizlerde de her şey yolundadır...
Kısırı pasta gibi tasarlamanız güzel fikir sizinle ilgisi yok her halttan dubai çikolatası yapanlar aklıma geldi yetmez gibi gözümde o rezillikler canlandı bööhhh.
YanıtlaSilbu kısırdan pastayı instagramda da görüp çok beğenmiştim, yine beğendim :) kutlu doğum ayı bu yahu, kısırdan da olur, kremadan da :) iyi ki doğmuşsunuz :)
YanıtlaSil