Eve dönmenin sevincini ve keyfini yaşayamadan otel yangınıyla bizim de içimiz yandı. Gün geçmiyor ki bir felaketle karşılaşmayalım ve hiçbirinden ders alınmasın. Küçücük çocuklar, ana okulu öğrencileri, bebekler yandı tatile diye gitmişken, tahammül ötesi bir şey bu ve en kötüsü de kimsenin iç soğutacak bir ceza almayacak, yaşananlardan ders çıkarmayacak olması. Baş sağlığı, sabır dileyecek yüz de kalmadı, ateş düştüğü yeri yakıyor, biz de başkaları adına utanmaya devam ediyoruz. Dilerim bu ihmale sebep olanlar en ağır cezaya çarptırılır, yürekler bir parça soğur.
Cumartesi sabahı daha kargalar bırak kahvaltı yapmayı, uykudan bile uyanmamışken çıktık yola. Stresle doğru dürüst uyuyamamıştım zaten, bir de erkenden kalkınca Sivrihisar'a kadar zifiri karanlıkta, zaman zaman sis bulutları arasından geçerek sütçü beygiri modunda ayakta uyuklayıp geldik, ben uyukladım tabii ki, direksiyondaki Kocam Bey haşa! Afyon yoluna döndüğümüzde hava hafiften ağarmaya başlamıştı. Şaşırtıcıdır, yarıyıl tatilinin ilk günü olmasına rağmen yollar çok tenhaydı, ayrıca hava durumu bize bir kıyak yapmış, gayet berrak ve güneşli idi.
Bunca yıldır Ankara-Antalya arasında gider gelirim, Afyon'a gelmeden Seydiler kasabasındaki peribacaları benzeri oluşumlar ve üzerinde mağara benzeri oyuklar bulunan şu kaya kütlesi hep dikkatimi çeker:
Birkaç yıldır yan tarafına birtakım tesisler yapılmaya başlandığını gözlüyordum. Sonunda tabelayı da asmışlar, faaliyete geçti mi bilmiyorum, muhtemelen yazı bekleyecekler. İsmi "Kırkinler" olmuş ve kütlenin üzerindeki oyuklar birbirinin içine açılan mağaralarmış, içeride bir manastır varmış. Daha fazla ayrıntı için bakınız:
Böyle yolculuklardan birinde hem burayı, hem de biraz ilerideki peri bacası oluşumlarını yakından görmek niyetindeyim.
Afyon çıkışı geleneksel İkbal Tesisleri molamızı verdik, her seferinde fiyatların uçtuğundan, tostun içine konan kaşarın inceliğinden, sucuğun çiğ yerleştirildiğinden, meşhur ekmek kadayıfının eski tadının kalmadığından şikayet eder, yine de uğramaktan vazgeçmeyiz. Yakıt alıp, WC ihtiyacını giderip-ki ortam yenilenmiş, parlamış, hoparlörden Ömer Faruk Tekbilek'in enstrümantal ezgileri yerine piyano soloları yükseliyordu, çağ atlamış WC'ler 😃-self servis kafeteryaya konuşlandık. Bu kez akıllılık edip sucuksuz ve çift kaşarlı istedim tostu, ortalama bir esnaf lokantasında iki kap yemek fiyatına olsa da kuru ekmek yememiş olduk. Çayları da höpürdettikten sonra patatesli ekmek bulurum niyetiyle satış mağazasına girdim ama saat erken olduğu için henüz fırından çıkmamıştı, kös kös arabamıza binip yola devam ettik.
Burdur'dan sonra-Burdur demişken göl yok arkadaşlar eskiden yoldan baktığımız noktadan hayli büyük bir kısmı görünürdü, boz toprak var yerinde, ne kadar kuruduysa artık-sıcaklık derece derece artmaya başladı. Dilimde Kemal Burkay'ın dizeleriyle Kepez'den şehre girirken 21 dereceyi bulmuştu: "İklim değişir Akdeniz olur/Gülümse". Gülümsedim, her ne kadar artık tepeden Antalya'ya bakınca bir beton yığını görsek de deniz tüm garabeti perdeliyor.
Kentsel dönüşüm adıyla en yaşlısı 35 yıllık 4 katlı apartmanları yıkıp yerine gri-siyah, cam giydirmeli, 9 katlı, sevimsiz binalar dikilmiş daracık sokağımıza girip arabamıza güç-bela bir park yeri bulduktan, eşyaları taşıdıktan, kalın giysileri atıp mevsimliklere büründükten sonra her ne kadar dağınık da olsa "Home sweet home" moduna geçebildim. Gelmeden yardımcımı arayıp evi temizletmiştim. Ama geleneksel olarak tüm yardımcı kadınlar aldıklarını aynı yere koymadıkları için evde benim alışık olmadığım bir düzen, bir kargaşa hakimdi. Temizlik yapmasam da onlara "Marş marş yerinize" demekten, valizleri açarken eğilip kalkmaktan, çamaşır yıkayıp toplamaktan temizlik yapmış kadar yoruldum, dündenberi belim imdat çığlıkları atıyor, daha doğrusu bana attırıyor, geleneksel Ankara dönüşü bel ağrısı sezonu açılmıştır.
Neyse bütün derdimiz bu olsun, ben evime, saçlarım alışık oldukları kireçli suya, kitaplarım raflarına, Hollandalı magnetlerim buzdolabının kapağına kavuştu ya, bundan sonrası sağlık ve şu ülkeye esenlik, hep birlikte...
Otel değil içimiz yandı... Başımız sağolsun.
YanıtlaSilHayırlı yolculuklarınız olsun hep...
Yollarda olmayı hep sevmişimdir ama şu sıralar gidemiyorum :)
Yaşanan kayıp çok acı. İhmal yüzünden olması insanı delirtiyor. Kimsenin hal ettiği cezayı alacağına inanmıyorum. Adalete olan inancımızı böylesine sarsılmış olması da başka bir acı...
YanıtlaSilEvinize hoş gelmişsiniz. Kendinizi çok yormayın, dinlenin lütfen.
Hoş geldiniz evinize.... Güzel bir dönem olsun inşallah.
YanıtlaSil