.

.
.

8 Ocak 2025 Çarşamba

HAFTA BAŞI / 8 OCAK

"Yine yollaar, yolculuklaar
Yine terk-i diyaar"

Leman Sam sesiyle okuyunuz lütfen 😀 Bize sıla yolları göründü, "Neresi sıla bize, neresi gurbet" de diyebiliriz ama evimi çok özledim, Antalya'yı da tabii ki. Şimdi Akdeniz'de güneş sarı, deniz mavi, ağaçlar yeşildir. Gri yoktur orada ama burada çok, o yüzden kışı mümkünse Antalya'da bitireyim. 

Önümüzdeki hafta sonu kar-buz olmazsa beklediğimizden uzun süren Ankara maceramıza bir süreliğine ara vereceğiz. Her geliş, dönüş beni müthiş yoruyor. O yüzden ufaktan toparlanayım dedim pazartesi günü. Gardrobu döktüm ve burada bırakacaklarımla götüreceklerimi ayırdım, eskimiş ya da küçülmüşleri çöp poşetine doldurup atmak üzere hazırladım. Elim değmişken çekmeceleri de düzenledim. Götürmeyi planladıklarımı valize yerleştirdim. Geçen yıl benzer bir eylemin sonunda belim tutulmuştu, bingo, dün sabaha sırtım tutulmuş olarak uyandım. Sağ kürek kemiğim lokalizasyonunda öyle bir tutulma ki nefes alırken bıçak saplanıyor adeta, hele sıkıysa öksür. Ne yapıyorum da başarıyorum bunu anlayabilmiş değilim. Üstelik daha yapılacak çok iş var, yavaş yavaş halledeceğim artık.

Pazartesi gecesi sonunda günlerdir milletin dilinde olan filmi izlemeye niyet ettim, "The Substance/Cevher". Hakkında söylenenleri biliyordum, merakıma yenildim. Laptopu yatağın yanına konuşlandırdım, gece lambasını yaktım, yorganın altına girdim ve başlat düğmesine bastım. Oy oy oy basmaz olaydım, Umut'un ses tonuyla: "Iyk". Protez ameliyatı sonrası eve çıktığımda kan sulandırıcı iğne vermişlerdi 20 gün süreyle kullanmam için. Göbekten yapılan bir iğne idi ve o incecik iğneleri kendime yapmak protez ameliyatından daha zor gelmişti bana. Lakin maşallah Demi ile Margaret oklava gibi iğneleri rast geldikleri yerlere batırdılar, amanın içim bir tuhaf oldu o kanlar pörtledikçe. Anacım ne saçma salak filmdi o öyle, güzellik uğruna mafettiler kendilerini geri zekalılar. Filmin sonlarına doğru uyku bastırdı, kapattım laptopu yattım. Sabahın köründe uyanıp tekrar uyuyamayınca bari devam edeyim dedim, demez olaydım. Bir açtım ki kelleşmiş, morarmış, yamulmuş Demi hortlak gibi çıktı karşıma, yorganın altına saklandım üstüme gelecek sandım 😂 Hay seni film diye çekenin, hay güzelleşip gençleşeceğim diye kendini maymuna çevirenin, hoş maymun bile daha güzeldir.


Sabah sabah tutulmuş sırtım yetmiyor gibi bu hilkat garibelerini izledim ya kendime ne diyeyim. Kan revan içinde bitti film, gidip kahvaltı hazırladım, Komiser Nevzat'ın son macerasını dinlerken karnımı doyurup ağrı kesici içtim ama bana mısın demedi. 

"Sıradan İnsanlar Müzesi" hafta sonu bitmişti. Edebi anlamda çok bir şey vermedi ama bu dünyayı terk edenlerin arkasında kalan eşyalarının yakınlarına nasıl dert olduğunu bir kez daha anladım. Eve gidince biraz sadeleşme kararı aldım ki arkamdan laf ettirmeyeyim 😂 Şimdi elimde gezi-öykü türünde bir kitap var, Neşe Koçak'ın "Kaybolduğum Şehirler"i. Gezi kitaplarını çok severim, bu da öyle güzel ki. Yazar gittiği ve sevdiği yerleri masal tadında anlatmış Kitabın girişinde Charles Baudelaire'den bir dörtlük var:

"Ey araba, beni de götür yanında
Ey gemi, kaçır beni!
Uzaklara, çok uzaklara götür!
Burada çamura dönüyor bütün gözyaşları"

Haklı...

Evde oturup sırtımın ağrısını dinlememek için dışarı çıktım, hava güzel ve güneşli idi dün Ankara'da, iade etmem gereken bir ürün ve almam gereken bazı hediyeler vardı. İadeyi yapacağım kargoya ulaşmak için sıkı bir yokuş tırmandım, paketi teslim edince de aynı zamanda arkadaşım olan gümüşçüye uğradım. Önce çay içip sohbet ettik, sonra ben alacaklarımı aldım, üstüne de erken doğum günü hediyemi 😊 Oradan çıkınca eczaneye uğrayıp kas gevşetici ve yakı aldım. Sırtımdaki ağrıya bir de yanma eklendi ama iyi geleceğini umut ediyorum. Eve dönerken karşımdan el arabasına yüklediği kocaman koliyle bir adam geldi. Kolinin üstünde büyük harflerle "MUHİKU" yazıyordu, altında da açıklaması: "Mutlu Hissettiren Kutu". Acaba içinde ne vardı, çok merak ettim...

3 yorum:

  1. antalya yolları göründü demek yine, sağlıkla gidip sağlıkla gelin inşallah öğretmenim :)
    filmle ilgili dün yazıştık ama tekrarlamadan geçemeyeceğim: en saçma senaryo kategorisinde 1.liği kendisine veriyorum :P
    muhikulardan ben de bir iki kez yolladım sevdiklerime. içinde bitki çayı, kahve, kitap, kupa, küçük süsler, artık siz ne seçerseniz olabiliyor, hoş bir düşünce bence :)

    YanıtlaSil
  2. İyi yolculuklaaaar. MUHİKU şahane fikir, hemen birine yapasım geldi!

    YanıtlaSil
  3. Yolculuk stresi bünyeyi sarsmış olsa gerek Leylakcığım, umarım bugün daha iyisindir, geçmişler olsun.
    Sağlıkla evinize kavuşmanız dileğiyle. <3

    YanıtlaSil