Hellö,
Nasılsınız sevgili takipçilerim, sıcaklarla aranız ne alemde? Ben bir Antalya bireyi olarak Ankara sıcağına ancak gülebilirim, en azından nem yok, buhar banyosu almıyoruz. Akşam olunca da mis gibi uyuyoruz. Caanım hemşerilerim kim bilir neler çekiyorlar bu acaip sıcaklarda saunayı aratmayan Antalya'da. Üstelik yaz o kadar geç geldi ki, mızırdandık durduk "Ne zaman bitecek bu kış, ne zaman dinecek bu yağmurlar?". Al sana yaz, al sana sıcak dedi Dünya anamız sonuna geldiği sabrıyla. Bunca ağaç kesilirken, bunca beton dikilirken daha ne sıcaklar yaşayacağız bakalım. Sonumuz hayrola...
Temmuz ayını da yolculuyoruz, şurada iki günlük misafirliği kaldı, ne zaman geliyorlar, ne zaman gidiyorlar anlamak mümkün değil. Temmuz bol kitap, bol kahve, günübirlik bir seyahat, birkaç arkadaş buluşması, kız kardeşle Ankara sokaklarını keşif ve çocuklarla geldi geçti. Bu sefer kahvelerin bazıları buzlu aşağıda gördüğünüz gibi, havalar malum, serinlemek gerek:
İlk iki fotoğraf Bahçelievler'den. Baştaki ünlü tarihçi Enver Ziya Karal'ın evi imiş, bazı lise tarih kitaplarının yazarı idi, az göz nuru dökmedik o kitaplara.
Yandaki bir restoranın camı, kokoreç deyip geçmeyin Şener Şen ve Karatay'dan referansı var, inanmazsınız diye cama yapıştırdık, hem "Ne demek kokoreç sevmiyorum", zorla yediririz haaa! 😀
Ve son olarak bir duvar resmi, ben ona fincandaki uzaylı diyorum 😉
Günübirlik gezimizi biliyorsunuz, Sivas. Altta Tarihi Kent Meydanı'ndan bir görüntü, başrolde Buruciye Medresesi:
İyiyiz Nurşen Hocam. Sizin de iyi olmanıza sevindim:) Kocaman sevgiler...
YanıtlaSilBenden de çok sevgiler...
Sil"Ne demek kokoreç sevmiyorum?" çok komik gerçekten. :))
YanıtlaSilŞener Şen yetmemiş, C. K. desteği de alınmış yan cebe. ;)
Alem bazı esnaflar :)))
SilAnkara'nın yaz geceleri hakikaten ne kadar muhteşemdir, omuzlara hafif bir şal bile ister <3
YanıtlaSilBu sene bizde havalar çok tuhaf gitti, yaramaz çocuk El Nino'nun artık yorulup uykuya yatmasını bekliyoruz sabırla :) Çimenler güller falan ne kadar güzel Ankara!
Bu sene önce yağmurlar ardından sıcaklar bezdirdi, Ankara için bile çok fazla oldu. Yine de şükür ki Antalya'da yaşamadım o sıcakları...
Silvallahi en akıllıca hareketi yapıyorsunuz öğretmenim yazları ankara'ya gelerek. dediğiniz gibi en azından akşamları mis gibi uyunuyor. burada (ege'de) ya da istanbul'da nemden uyumak ne mümkün...
YanıtlaSilsizin şu kahve fotolarınıza bayılıyorum, dmiştim, değil mi?
Antalya'da yaz geçirmek Cehennem azabı, çekilir şey değil, hele nem, evlerden ırak. Kahve pahalandıkça kahve içiyoruz, çok komik esasen ama bazı şeyler de ev dışında güzel ya, sonuçta bu da bizim lüksümüz olsun :) Eskiden benim bir de kahveli blogum vardı, hem kendim, hem takipçilerin yolladığı kahve fotolarını yayınlardım, öyle güzeldi ki...
SilKokoreç bence candır:) Gel de işkembe çorbasıyla birlikte Dolapderedeki Apik'i anma şimdi:)
YanıtlaSilBen hiç sevemedim kokoreçi, esasen sakatat sevmem. Bir tek işkembe çorbası, o da pek gönlümle değil...
SilBende geçen ay dökümünüzden beridir kahve fotosu biriktiriyorum. Bende yapcam kahveli kolaj. :D
YanıtlaSilMerakla bekliyorum o zaman kahveli kolajı...
SilKokoreç benim de çizgim, çook severim. Bizim bir kahve bloğumuz vardı Nurşen ablacım . Eski günler ne kadar keyifliydi. Sürekli blog okurduk. İnstagram namussuzu çıktığından beri buralar sakinleşti. Ben seçim sonucundan beri ne gazete okumayı azalttım, haber hiç dinlemiyorum. Gazeteyi bırakıp blogları tekrardan güncel okumaya karar verdim. Bakalım hayatı kendi istediğim gibi düzene sokmaya çalışacağım.
YanıtlaSilKokoreç bir kere denedim, iki lokma sadece, o da son oldu :))) Yaa Zeynepcim ne güzeldi kahve blogumuz, eski blog günleri şahaneydi, buralar sakinleşse de bana sizleri kazandırdı ki bu çok önemli, iyi ki varsınız. Blogları oku, sen de kendi blogunu canlandır lütfen...
Sil