.

.
.

16 Ocak 2022 Pazar

ŞALANJJJ 3 / 16 OCAK

Bu sabah kalktığımda bazı eşyalarımın benimle oyun oynadığından şüpheye düştüm. Akşamdan yıkayıp balkona astığım banyo paspaslarından biri yerinde yoktu. Odaları dolaştım içeri alınmamış, aşağıya baktım görünmüyor.  İnmeyi gözüm yemedi sabah sabah, Kocam Bey de henüz uyanmamıştı, kaderine bıraktım, geçtim mutfağa. Sabah rutinim ilaçlarımı almak, o kadar sabittir ki yeri gözüm kapalı bulurum. Elimi uzattım, boşluk. Haydaa, yok ilaç kutusu. Çöpe varıncaya kadar baktım yanlışlıkla atıldı mı diye. İyi saatte olsunların gece bizim evi ziyaret ettiklerinden emin olmak üzereydim ki kahve kavanozunun arkasında yakaladım kendisini, kulağını çektim, "Bir daha olmasın haa!" diye korkuttum, aman nasıl etkilendi görseniz, tir tir titreyip içindeki cümle ilaçları yere saçtı, dersem inanmayın tabii ki. İlaçlarımı içtim, çayı demliyordum ki Kocam Bey kalktı, paspas konusundaki maruzatımı iletince aşağı inip bakmaya karar verdi ve elinde kayıp elemanla geri döndü. Kendisine ödül olarak WhatsApp'a gelen torununun videosunu gösterdim 😃

İntihar girişiminde bulunan paspasımla, saklanan ilaç kutuma kavuştuktan sonra kahvaltımı yapıp Mubi'den bir film açtım: "Bir Daha Asla Kar Yağmayacak". 

Çernobil doğumlu bir Ukraynalı olan Zhenia Polonya'daki işçi mahallelerinden birinde kalmakta ve şehirden yalıtılmış, lüks villaların olduğu bir sitede yaşayan farklı insanlara masörlük hizmeti vermektedir. Aynı zamanda hipnotik güçleri de olan Zhenia aslında kaçak olarak çalışmaktadır ve yabancılar polisi peşindedir. Daha fazla spoiler vermek istemiyorum, biraz uzun ve ağır tempolu olmasına rağmen severek izledim.

Bugün entelektüellikle domestikliği harmanladığım bir gün oldu. Film biter bitmez elektrik süpürgesini açtım. Günlerdir kolumun ağrısını bahane ederek yaptığım tembelliğe dur demeliydim artık, zira zemin Orta Batı çöllerine dönmek üzereydi, yerde rüzgarla yuvarlanan çalılar ve tozlar, birazdan dıgıdık dıgıdık sahneye çıkacak atlılar falan. Rejisör duruma el koydu, tertemiz etti yerleri. Islak zeminleri de bir sileyim dedim ama bu defa Vileda'nın sapı su koydu, diyorum ya eşyalarımın oyun günüymüş bugün. Çattadak kırıldı paspasın eklendiği yerden. Olduğu kadarıyla halledip attım paspası da sapını da, yenisi alınacak artık. Banyoyu da temizleyip mutfağa geçtim. Kuru fasulye ile pilav pişirdim, bulaşık makinesini boşalttım ve artık hak ettim diyerek bir tas çorba içtim. Onu dün pişirmiştim ve galiba bugüne kadar pişirdiğim en güzel çorbaydı. Evdeki mevcut sebzeleri küçük küçük doğrayıp biraz mısır unuyla zeytinyağında çevirdim, çok az domates püresi ekledim, suyunu koyup pirinç ve kırmızı mercimekle pişmeye bıraktım. İndirmeye yakın birkaç parça çemensiz pastırma attım, nane serptim, amanın ne güzel olmuş, elime sağlık diyerek yedim 😃 Yanında başka yemeğe gerek yok zaten. 

Çorba faslının ardından da bu yazıyı yazıyorum, bitirince Portekizli yazar Antonio Lobo Antunes'in "Lanetlilerin Oyunu" isimli kitabına devam edeceğim. Akşama da ara ara yazılarımın yayınlandığı "Şenlik Blog"un birinci yaşını zoom aracılığıyla kutlayacağız. 

Gelelim şalanjımıza, bugün üçüncü hafta, sorumuz da şöyle:

-Yaparken size zaman kavramını unutturan şey:

Hep aynı şeyleri yazıyorum diye beni tuhaf karşılayabilirsiniz ama ne edeyim ki bu böyle. Tabii ki kitap okumak. Hele de içeriğini sevmişsem sadece zamanı değil, dünyayı da unutabilirim. Daha da uzatmayacağım, kitap sevdamdan bıktığınızı hissedebiliyorum 😃

Şu arkadaşı ve üstünde yazanları dün sokakta park halinde gördüm. "Kredisi bitmiş dostluğun limitini arttırmaya gerek yok" diyor. Haklı 😃




12 yorum:

  1. ay kurufasülye yapayım bu hafta, hem oğlum da sever :)
    bu kamyon arkası yazıları beni benden alıyor :) bu da onlardan biri :P

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim oğlum ağzına koymaz Şule, ne kurusunu, ne tazesini. Eh o yemezse biz yeriz di mi :)
      Sabah sabah güldüm kamyondaki yazıya...

      Sil
  2. Paspasın kaçış girişimine çok güldüm :) Bugüne verdiğimiz cevaplar aynı. Kitap okumak başka ^_^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Milleti bıktıracağız kitap diye diye :))) Bu ara benim evdeki öteberi canlanıyor mu nedir, biraz evvel de gözümün önündeki kepçe ve tahta kaşığı dakikalarca aradım, kabahat kimde bilemedim :)))

      Sil
  3. Ahiyyy baklagilin b'sini ağzına koymayan 3 almanla yaşayan bi'çare beni, kışın ne zaman türkiye'ye gelsem nohuta fasülyeye bezelyeye doyuramazlar. hele esnaf lokantasıysa yapan yer ama gerçek esnaf lokantası olacak, sanayii içinde... offfffffffffff.
    itiraf geliyor: bazen, hani teneke kutu içinde haşlanmış nohut olur ya, onu alıp, biraz yıkayıp üstüne tuz ve nane serpip kaşıklıyorum.. böyle yazınca hakikaten ben bile acıdım be kendime :))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ayy ekranı delip bir tabak uzatasım geldi, Esnaf Lokantası kadar iyi yaparım övünmek gibi olmasın, bizde de oğlum yemez. O kendi yaşamını kurunca sık pişer oldu evde, özellikle kışın, zira kış sebzelerinden pek hazetmiyoruz.
      Var ya o dediğine ben de bayılırım ama hazır değil, nohutu alınca hepsini haşlayıp buzluğa atıyorum ben, o arada bir tabak ayırıp tuzla kaşıklıyorum ben de :)
      Sarıldım sana uzaktan uzaktan...

      Sil
    2. Burada nohutun tazesini 10 senede 1 defa bile görmedim. Kurusunu da türk marketlerinde belki bulursun. Burdakiler konserve maalesef :,(
      Yemiş kadar oldum ellerine sağlık :)

      Sil
    3. Nohutun tazesi şehir yerinde de pek görülmüyor C.ciğim, sadece pazarlarda olabiliyor, onun zamanı çabucak geçiyor zaten. :)
      Kurusunu ıslatıp haşlayıp, buzlukta hazır tutuyorum ben de Leylakcığım gibi, kolaylık oluyor. :)
      Geçende haşlanıp, baharatla fırınlanmış nohutun karnabaharla birleştirildiği bir tarif gördüm, aklıma yattı, deneyeceğim. :)

      Sil
    4. Ben de bugün facede gördüm öyle bir tarif, karnabaharı püre yaptı haşlayıp süt ve yağla, patates gibi, üstüne de nohutları serpti.

      Sil
  4. Allahtan kardeşim dün akşam pastırmalı kurufasulye yapmıştı ve maçın devre arasında eşlikçisi piavla birlikte orada maç izlemekte olan oğlum getirmişti. Yoksa halim fena olabilirdi:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aman neyse ki denk gelmiş :))) Afiyet olmuştur size de, hem de pastırmalı yani :)

      Sil
  5. Çorba ilginçmiş deneyelim bizde, bu ara ara evdeki ıvır zıvırlar tarafından oyuna getirilmek olayını bende yaşıyorum. Hamileyken sırra kadem basan bir pantolonum var iki sene geçti hala dönmedi eve. :D
    Kamyon arkası yazısına çok hak verdim. Süpermiş. :D

    YanıtlaSil