Eylül başında eve dönerken Ankara'yı sonbahara girme evresinde bırakmıştım. Beni Antalya'da bitmemiş bir yaz, aşırı sıcak ve yoğun nem ile arıza yapmış bir buzdolabı karşıladı. Aradan 12 gün geçti ve durumda hala bir değişiklik yok. Hava şu anda bile çok sıcak (saat 17.18), gökyüzü maviye dönüşmedi, ruh sıkan bir beyazlıkta ve su buharı adeta havada asılı duruyor.
Güneşin vurmadığı sabah ve akşam saatleri yaprak hışırtıları, kuş cıvıltıları, çocuk sesleri ve karşı binaya yeni taşınan kadının cırlak bağırtıları arasında fotoğraftaki balkonda geçiyor. Pardon bir üst sokaktaki inşaatta toprak kazan makinenin (teknik adı her ne ise) taktaklarını unuttum. Yokluğumda Antalya kentsel dönüşüm ya da müteahhit aşkına tutulmuş, Yakın çevremde en az 10 apartman saydım yıkılmış. Balkonda geçirdiğim saatleri canı isterse bazen güneyden, bazen kuzeyden gelen hafif bir esinti lütfedip onurlandırıyor. Onun dışında evin içinde, kah klima, kah vantilatör eşliğinde suni bir serinlemeyle esasen bunalmaktayım. Klima nefret ettiğim aletlerin başında geliyor ama el mecbur.
Sıcaktan sonraki ikinci-hatta daha önemli-sıkıntı buzdolabı arızası. Henüz garanti süresini doldurmamış ergenlik çağındaki dolabımız su koyuverdi. Buzluk kısmı gereken ısıya ulaşırken dolap kısmı oda ısısında seyrediyor. Çağırdığımız servis bayramın son günü teşrif etti, dolabın kapağını açıp, "bunun soğutmasında bir sorun yok bence" dedi. 3 gündür evdeki tüm termometrelerin ikametgahını buzdolabına taşımış ve 10 dereceden daha düşük ısı tesbit edememişken bu bilmişliğe diyecek laf bulamadım. Hobilerim arasında ilk sırada yazın en sıcak günlerinde dolabım bozuldu diye servis çağırmak yer alır. Pek ikna edemesek de el mecbur dolabın iki, buzluğun bir rafına testo denilen ölçüm aletini yerleştirip gitti. Biz kaldık teldolap kostümü giymiş buzdolabımızla başbaşa. Testo arkadaşımız da bizim buzdolabını mesken bellemiş termometrelerimizle aynı sonucu verdi doğal olarak ama karadüzen çalışmayı şiar edinmiş servisimiz 3 gün sonra gelip merkezde deşifre etmek üzere toparlayıp gitti aletleri. Servis elemanı her dediğimize "Haklısınız" cevabını verdi ama kendi bildiğini okudu. Giden geri gelmeyince gerek servisi, gerek markanın genel merkezini mail ve telefon yağmuruna tuttuk. Sonra tam dışarda yemek yediğimiz bir gün telefon edip arızayı bulduklarını, parça değiştirmeye geleceklerini söylediler. Son lokmamız boğazımızda eve koşturduk. Termostatı değiştiren eleman gitmek üzereyken ısrarımız üzerine tekrar testo bıraktı raflara. Akşamına gördük ki teşhis yanlışmış, sağlam termostat değişmiş, hastalık sürüyor. Yine oraya buraya mail, telefon, ertesi gün başka bir ekip buyurdu, bu defaki yedekli, yanında çırağı var :) Eski ekibin koyduğu testoyu beğenmedi, yeni testo koydu. Bu aralar testo ile yatıp testo ile kalkıyoruz maşallah. Dün sabahtan gelmek üzere randevu verip gitti. Bu arada 8 gün geçmişti. Dün öğleden sonraya kadar eve kapanıp bekledik, bakkala ekmek almaya gidemedim, sonunda çırak geldi, testoları toparladı, bunları alete bağlayıp okuyacağız dedi ve attı kendini dışarı. "Bir daha ne zaman geleceksiniz?", "Bana bir cep telefonu verseniz" cümlelerim havada öksüz kalıp kendini yerlere attılar çaresizce. Bu sabah yine "umutsuz ev kadını modunda" saat 13.00'e kadar bekledikten sonra çağrı merkezini arayıp derdimi bir kez daha anlattım. "İlgileniciiiiz efenim" dedi karşımdaki kibar ses. "İlginiz batsın"ı yüksek sesle dile getiremedim, zira hala onlara muhtacım. İlgi bana değil oğluma gitti ne hikmetse, neymiş benim telefonum meşgulmüş, 24 saatimi telefonda konuşarak geçiririm üzerinize afiyet. Oğlumun haber vermesiyle bir telefon numarası ele geçirip kontakt kurdum, şöyle bir mazeret duydum: "Efenim testolarımız arıza yapmış, sonuç alamadık, tekrar yerleştireceğiz". Hay testo kadar başınıza pamuk düşsün e mi! Az evvel çırak yine gelip testoları bıraktı gitti. Buzdolabı yabancı madde girişinden anaflaktik şok geçirecek. Bu iş bir ayı bulur korkarım, ben depresyona girmeden buzdolabı sağlığına kavuşur inşallah...
Nurşen ablacım, garanti süresi bitmediği için, bunu alın yenisini verin deme hakkında var. Ayrıca becerisiz servis beni mağdur etti. Sizi sosyal medyada isim vererek şikayetim vara ayrıntılı yazıcam diyin bence, yenisini getirsinler, hiç bunlara maruz kalmayın. İçinizden geleni de söyleyin. Tecrübe ettiğim servislerle çok çirkeflik yapınca daha çok ilgi gösteriyorlar.
YanıtlaSilZeynep Hanıma katılıyorum Nurşen Hanım :) ne kadar çirkeflik yaparsanız o kadar işe yarıyor. Tecrübeyle sabittir. Yıllar evvel bende Arçelik marka arızalı seri buzdolabımla yaşadığım sıkıntıları paylaşmıştım blogumda.
SilGönül istiyor ki böyle işler profesyonelce halledilsin ama bizi çirkefleşmeye mecbur bırakıyor kendileri. Google amcaya bir sorun isterseniz buzdolabınızın markasını ve modelini. Belki o da arızalı seri olarak çıkmıştır üretim bandından. Garanti dahilindeyse ısrar edin değiştirsinler.
Bir buzdolabı arızası ancak bu kadar eğlenceli anlatılırdı :)) Tez vakitte tamir diliyorum :)
YanıtlaSilÖğretmenim çok geçmiş olsun..Zeynep haklı. .Şikayetim var diye bir site var .Oraya yazinca firmanın adını falan aninda gelip soruni çözüyorlar..Buzdolabı aksiligi benim de basima geldi bu yaz..Tatile çıkmıştik , dört kilo vişne, dönüşte likor yapacağım diye buzluga attim.Ve daha bir sürü yiyecek ve et..Biz yokken,bozulmuş dolap..Bütün visneler ve etler akmis laminatlara..Bizim bahceyi sulamaya gelwn arkadaş , susamis,çıkıp evden iceyim demis..Anahtar var onda..bir girmiş içeri manzara muhteşem, kokular harika 😣😣😣Allahtan gelmiş, yoksa vicir vicir kurtlanirdik vallahi..
YanıtlaSilBizim dolap kurtarilamadi..Şöyle bir durum var öğretmenim , biz uzun süreler kullanmıyoruz ya dolapları, sanirim onun icin bozuluyorlarmis..Ayyy , çenem düştü, kaçtım bennn..öptüm seni 😊😊