Tamamını İstanbul'da bıraktığım enerjimi daha yeni yeni şarj ediyorum. İlk iki gün kelimenin tam anlamıyla süründüm, sabahları kendimi yataktan adeta kazıdım, gün boyu elim kolum kalkmadı, ayaklarımın şişliği üç gün inmedi. Dündenberi biraz kendime gelmeye başladım, oysa İstanbul'da nefes almadan gezerken hiç yorulmamıştım, motivasyon başka şey demek ki.
Dün kızkardeşle "Botanica"ya gittik, sokak içinde, bir apartmanın giriş katında, yeşillikler arasında saklı bir mekan. Bilmeseniz burada cafe var diye dönüp bakmazsınız.
Serin serin oturup kahvelerimizi içtik, pek güzel oldu. Bugün de blog kızkardeşlerinden biriyle yine ilk kez gittiğim bir mekandaydım: "D'lish Cupcake". Limonata içip karamelli cupcake götürdük, yetmedi üstüne kahve içtik, oturma süremiz uzayınca bir de çay eklendi siparişimize, aman da ne güzel ettik :)
Gitmek isteyen olursa Tunalı Hilmi'nin Bülten Sokak'la kesiştiği yerde, Kebap 49'un çapraz karşısı. Kapkekçi müşteri başına komisyon olarak birer kapkek ikram eder herhalde bize, o kadar reklamını yaptık :)
Alt kat komşumuzun kızı evleniyor yarından sonra, sanırım aşağıda kına gecesi var, pek acıklı türkü sesleri geliyor ritm tutturamayan bir darbuka eşliğinde. Kendisine mutluluklar diliyor ve ben kitabıma dönüyorum. Kalın sağlıcakla...
burayı da listeye aldım :)
YanıtlaSil