Firdevs
öğretmen anlattığı konunun son cümlesini tamamlarken teneffüs zili de çalmıştı.
Küçük kız öğretmene çaktırmadan yüzünü buruşturdu, “iğrenç süttozu zamanı
geldi, öyk” diye fısıldadı sıra arkadaşı Reyhan’a. Onun cevabını beklemeden
elini sıranın yan tarafına uzatıp annesinin desenli basmadan diktiği süt
torbasını çengelinden aldı. Birazdan hademe Mustafa abi galvaniz güğümüyle
içeri girer, güğümün içindeki sütten başka her şeye benzeyen bulamacı dağıtmaya
başlardı. “Nefret ediyorum, nefret ediyorum” diye söylenerek süt torbasının
içinden peçeteyi çıkarıp sıranın üstüne yaydı, sonra alt kısmı tırtıklı plastik
bardağı ve süte eşlik edecek elmayı çıkardı. Bardağını da sevmiyordu üstelik
Filizin bardağından olsaydı keşke, rengârenk halkalar iç içe geçiyor yukarı
çekince bardak oluyor, işi bitince aşağıya doğru itilerek küçük kapaklı bir
kutuya dönüşüyordu. Hoş bardak güzel olsa ne fark ederdi ki, içine konan şey
mide bulandırıcıydı.
Firdevs
öğretmen dizüstünden lastikle tutturduğu çoraplarını çekiştirerek az önce
çıktığı sınıfa geri döndü ve “bardaklar, peçeteler hazırlandı mı çocuklar,
Mustafa abiniz birazdan gelir, ben içmiyorum, sevmiyorum anlamam, o süt
içilecek” dedi itiraz kabul etmeyen bir sesle. Çocuklardaki hareketlenme
artarken Mustafa abi güğümüyle paldır küldür daldı ve ilk sıradan başlayarak
bardaklara süt servisi yapmaya girişti. Küçük kızın o yapışık, sinek ilacı
kokan, kimyasal tattaki sıvıya süt demeyi, hele de içmeyi hiç mi hiç canı
istemiyordu. Gelgelelim sınıfın Çalıkuşu, öğretmenin gözdesi olmak bu konuda
bir ayrıcalık sağlamıyordu ona, öğretmen “içilecek” diyorsa içilecekti. Beslenme
saatinin sonunda bardakları kontrol ediyor, içmeyene zorla içiriyordu. Aslında
ara sıra denediği bir taktik vardı küçük kızın, Firdevs öğretmenin görmediği
bir anda bardağı süt torbasının içine boca ediveriyordu. Bardak boşalıyor,
kontrol atlatılıyordu ama bu defa da evde sorun çıkıyordu. Süt torbasının
kumaşı sütü tam olarak emmiyor, damlayan kireç benzeri sıvı hem torbayı, hem
siyah önlüğü lekeliyor, anneden bir araba azar işitiyordu. İşte, Mustafa abi
küçük kızın sırasına gelmiş bardağını doldurup arkaya geçmişti bile. Yüzünü
buruşturup bardağa uzanırken sıra arkadaşı Reyhan “Burnunu tut içerken” dedi,
“kokusunu duymazsan daha rahat yutarsın”. “Öyle de içemiyorum, böyle de” diye
söylendi küçük kız, anlaşılan süt yine torbayı boylayacak, evde yine azar
işitilecekti. O esnada kapıda sınıf arkadaşları sümüklü sarı Hüseyin’in babası
olan hademe amca göründü, elinde koca bir tepsi, tepsinin içinde de çok sayıda
çörek vardı, hem de ördek biçiminde. “Müsaade et hocam” deyip tepsiyi kürsüye
yerleştirdi ve “uçuyor bunlar, kaçıyor bunlar” diyerek çocukları çörek almaya
çağırdı. Anlaşılan sadece süttozu değil un yardımı da yapıyordu Amerikalılar.
Neyse ki çörekler süt olduğu iddia edilen o sıvı gibi iğrenç değildi, hem
lezzetli, hem ördek şeklindeydi. Üstüne üstlük gözünü de kuru üzümden
yapmışlardı. Küçük kızın yüzü güldü. Kuyruğundan başlayıp yemek, hepsi bitince
de üzüm tanesini mideye indirmek hayaliyle kürsünün önünde kuyruk oluşturmaya
çoktan başlamış çocukların arasına katıldı…
Iyyyk ben de ilkokul birinci sınıfta yakalandım bu furyaya. Halen süt içemiyor olmamın sebebbi budur bence.
YanıtlaSilSevgiler.
Zeynepp
Şanslıydım, nefretle bahsedilen bu süt tozuna denk gelmedim. Öyküde geçen rengarenk halkaların iç içe geçtiği,yukarı çekince bardak olan o güzel şeyi senelerdir arıyorum. Ne yazık ki bulamadım.
YanıtlaSilçook hoş bir hikaye elinize sağlık:)
YanıtlaSilBen denk gelmedim ama bu süt tozunu içip de beğenene de hiç rastlamadım. ...
YanıtlaSilBen denk gelmedim ama bu süt tozunu içip de beğenene de hiç rastlamadım. ...
YanıtlaSilÖzlem' cim ve tabii Leylak' cım inanmayacaksınız ama ben o sütü çok sevdim. Adıyaman' da ketelerle bazlamalarla bir güzel içtim. Bardağım da Filiz' inkindendi.
YanıtlaSilYatmak üzereyken gördüm okuma panelinde bir iki satır okuyunca yarına bırakamadım. Kitap enfes olacağa benzer.
bize de sek'in cam şişeli sütlerinden dağıtırlardı. fındık ve üzümle..
YanıtlaSilTeşekkür ederim ve sevgiler yollarım hepinize...
YanıtlaSil