.

.
.

6 Ekim 2013 Pazar

PORTAKAL 1


Altın Portakal'ın festival için 3, benim içinse 1. gününe 2 film, bir sergi sığdı. Esasen dün biletlerimi almaya gittiğimde AKM'nin fuayesinde açılan "Muhsin Ertuğrul Filmleri" sergisi ile İbrahim Enez'in "Yağlıboya Yeşilçam Afişleri" sergisini gezmiştim. Daha fazlasına yorgunluğum elvermediği için kalan sergileri hafta süresince yavaş yavaş gezme kararıyla dönmüştüm eve.

Bugün ilk olarak İranlı yönetmen Ali Mosaffa'nın "The Last Step/Son Adım" isimli filmiyle başladım festival maratonuna. 


Ali Mosaffa'nın ilk yönetmenlik denemesi olan filmde baş kadın oyuncu yönetmenin aynı zamanda eşi de olan ve Asghar Farhadi'nin ödüllü "Bir Ayrılık" filminden  tanıdığımız Leila Hatami idi. Yönetmenin kendisi de ana rollerden birini paylaşıyordu. Kocasının ölümü üzerine kendini suçlu hisseden ve hayalen sürekli onunla konuşan bir film oyuncusunun yaşadıkları idi ana konu. Bölümler arasında yer yer kopukluk olmasına rağmen bir ilk film olarak izlenebilir düzeydeydi. 2 sıra ötemde oturan izleyici şimendifer gibi solup alıp vermese filme daha iyi konsantre olacaktım ama şaşırmadım. Her filmde böyle cins biri düşer yanıma yöreme, nitekim bir sonraki filmde de tam yanımda oturan kadın şakır şukur eden bir poşetin içinden sürekli birşeyler çıkarıp tıkındı. Salonda gözüme çarpanlar arasında Güler Ökten, Gülsen Tuncer ve Ayten Uncuoğlu vardı. Gösterim sonrası filmin yönetmeni Ali Mosaffa ve baş kadın oyuncusu Leila Hatami ile yapılan söyleşiye katıldım, sonra da ver elini diğer sinema salonu. 


Sıradaki film Jim Jarmusch'un yönettiği "Only Lovers Left Alive/Sadece Aşıklar Hayatta Kalır" idi. 2 saat süresince bir filme girebilecek her türden tuhaflığı izledik. Vampirler, kitaplar, gitarlar, çevre bilinci, su kıtlığı, Einstein, quantum fiziği gibi birbiriyle alakasız ne varsa serpiştirilmişti filmin içine. 

Tilda Swinton ve Tom Hiddleston'un parlak oyunculukları dışında izlemeye değer bir yönü yoktu ama garip birşeyler izlemeyi seviyorsanız buyrun, ben mani olmayım. Şarap kadehinde kan içme görüntülerinde de içim bulanmadı desem yalan olur.

İki film arası yeni açılan Altın Portakal Sanat Galerisi'ndeki "Uluslararası Seramik Sergisi"ni gezdim. Aşağıdaki kareler oradan (tıklayıp büyütebilirsiniz):







Aynı salonda film kostümleri ve şapkaları sergisi de vardı. Hülya Koçyiğit'in "Kınalı Yapıncak"da giydiği kostümlerden biri:


Ve eğer diyorsanız ki bunca yıldır bir ödül alamadım, Altın Portakal heykelciklerini satışa sunmuşlar, alın kendinize bir tane mutlu olun :)


Bugünlük bu kadar, yarın Portakal 2'de görüşmek üzere...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder