Gündemle daralan nefesleri açmak için dün bir tatlı huzur almaya Kalamış'a olmasa da İncek'e gittik. Hava esintili, ortam latif, ağaç-çiçek bol idi. Gerisini fotoğraflar anlatsın:
Vişneler yakut
Kayısılar uğur böcekli idi
Toplanıp sepete girdiler ve bu sabah reçel oldular
Elmaların biraz zamana ihtiyacı var
Güllerin bazısı hala görkemli
Bazısı çardağa tırmanma çabasında
Bazısı moda deyimle "vintage" olmuş :)
Yorulana koltuk var
Özleyene tulumba
Üzüm olmasını bekleyemezseniz koruk terletin
"Bahçe biziz, bağ bizdedir"
Dönüş yolunun bir bölümünde bindiğim taksinin şoförü görmelere değerdi, daha adımımı atarken "hoşgeldiniz asil bayan" diye karşılayıp inerken "arabamı şereflendirdiniz asil bayan" diyerek uğurladı. Kendimi kraliçe Elizabet gibi hissettim vallah :)
Herşey iyiydi hoştu ama eve dönünce okuduğumuz haberle huzur muzur kalmadı. Yunus Emre hislerime tercüman:
"Şu dünyada bir nesneye yanar için, göynür özüm
Yiğit iken ölenlere, gök ekini biçer gibi"
güzel bir günmüş, akşamı da öyle olsaymış iyiymiş.
YanıtlaSilFotoların hepsini sevdim (kayısılara elimi uzatasım geldi)ama Anadolu' da hemen her evimizin avlusunda ya da bahçesinde bulunan, önce fostuklayıp (!) akan su bitmeden avcumuzu dayayıp kana kana su içtiğimiz tulumbayı daha bi sevdim:)
YanıtlaSilkeyfin güzel olsun leylakım seviyorum seni
YanıtlaSilO KAYISILAR NE ÖYLE LEYLAĞIM DALLARDAN SARKIYOR
YanıtlaSilağzım sulandı :)))
bu taksi şöförünü klonlatmalı kraliçem
Ay demin yazdığım yorum kayboldu galiba. Neyse ben resimler ne kadar güzelmiş diyecektim. Bir de İncek'i hiç duymamıştım biliyormusun? Öptüm seni...
YanıtlaSilOhh canlı canlı bağlanmış gibi oldum o tulumbanın buz gibi suyuna.Nefis ve içim açıldı :)
YanıtlaSilİyi pazarlar Leylak'ım :)