Yine uykusuz bir gecenin geç kalkılmış sabahında bayat simit ve örgü peyniriyle kahvaltı yapıp keyif kahvemi elime aldıktan sonra güne kâr kalanlar şunlar oldu:
Gecikmeli olarak "Hannibal" izlemeye başladım. İtiraf edeyim öyle bir niyetim yoktu, dün blogcu kızkardeşlerimden biriyle Madds Mikkelsen üzerine yaptığım küçük bir yazışma sonrası tavsiye üzerine niyet ettim. Biz Hannibal'in Anthony Hopkins olanı ile büyüsek de tebdil-i aktörde ferahlık vardır. Esasen ben psikopat Anthony'lerden "Sapık" nâmıyla meşhur Perkins'i tercih ettiğim için Hopkins'in yerine bu yakışıklı mı, sevimsiz mi, soğuk nevale mi olduğuna bir türlü karar veremediğim Mikkelsen'i koymakta beis görmedim. Günde bir ya da iki bölümle en fazla 10 günde birinci sezonu tamamlamayı planlıyorum.
Gündüz Vassaf'ın yazdığı, bir nevi köprü destanı olan "Mostari"yi çektim kitaplıktan. Dün dünya tatlısı bir miniğin (kendisi en birinci arkadaşım olur) hediyesi olan fincanda bir kahve yaptım kendime ve iki köprüyü karşılıklı yerleştirdim. Alaycı bakışlarla incelediler birbirlerini iki benzemez yapı. Bizimki; modern zamanların uzun bacaklı, havalı ve şehirli hatunu burun kıvırdı, konağından pek çıkmasa da geleni gideni bol, cami yıkılsa da mihrap yerinde, asil ve ketum Boşnak güzeline. Boşnak güzeli bıyık altından güldü, "sen daha toysun, ne gördün ki" dercesine. Bir dizi estetik operasyonla yenilenmiş omuzlarını silkip döndü arkasını. Adı üstünde Boğaz Köprüsü, boğazından geleni tutamaz, cevap vermek üzereyken atladım üstüne, alıp götürdüm mutfağa. "Söylen kendi kendine, yarışamazsın Mostar Köprüsü'yle" dedim, "kırk fırın ekmek yemen gerekir daha". Döndüm geldim, şefkatle okşadım Mostar'ı, savaş yaralarını onarmak istercesine, ilk 60 sayfasıyla döktü içini.
Ve sonra bu küçük dev adamın ölüm yıldönümü olduğunu hatırladım ve bir şiir okudum onun için;
Çok merak ediyorum kendimi
Başıma birşey mi geldi
Öldüm mü kaldım mı
Hiçbir haber yok kendimden
Bu sabah kapımı çaldım
Kapıyı açan kendim
Bir süre kendime baktım
Bu güleç yüz bendim
Oh ne güzel bir sabah
Bugün de yaşıyorum demek
Benden başka yok kimsem
Beni merak edecek.
Başıma birşey mi geldi
Öldüm mü kaldım mı
Hiçbir haber yok kendimden
Bu sabah kapımı çaldım
Kapıyı açan kendim
Bir süre kendime baktım
Bu güleç yüz bendim
Oh ne güzel bir sabah
Bugün de yaşıyorum demek
Benden başka yok kimsem
Beni merak edecek.
Aziz NESİN
Anısına bin saygı...
Haftasonunuz güzel geçsin.
Şiiri çok beğendim. Hemen bir yerlere not alayım bakim :)
YanıtlaSilBu Hannibal süper dostum :))
YanıtlaSilbende saygıyla anıyorum
YanıtlaSilleylağım özlemişim yazılarını
YanıtlaSilhannibalı merak ettim
izleyeyeim ben de
aziz nesin gibi kıvrak zekalı nüktedan bir yazarı okumak güzel geldi
teşekkürler
Ablacığım şiir gibi olmuş bu yazı, seviyorum seni yaaa:))
YanıtlaSilçok özlemişim :) ve d enasıl özendim gününüze, belki bir gün eşlik etsem olur mu :)
YanıtlaSilYazılarını okumayı özlemişim çok... birde siire ve kahve fincanına bayıldım
YanıtlaSilDolu dolu mutfak,
YanıtlaSilValla ben de senin yazılarını özledim. Gündemden başımızı alamıyoruz ki keyifli bir yazı koyalım. Bu arada geçmiş olsun oğluşa, umarım artık keyfiniz yerindedir. Ekime kadar Ankara'dayım, uygun olduğun bir ara görüşelim...
Nazlı,
YanıtlaSilNe iyi olur bir gün eşlik etsen, hatta yanında Alya da olsa. Oh, tadından yenmez :)
Bilgenin anası,
YanıtlaSilBen de seni seviyom, feci şairimdir bu arada :)
Maviannem,
YanıtlaSilBol kanlı, sapık supuk, feci bişi ama kendini izlettiriyor Hannibal :) Bir dene bakalım, sevgiler yolluyorum...
Sezgin,
YanıtlaSilBen de sevgilerimi yolluyorum .)
Sis,
YanıtlaSilGerçekten öyleymiş dostum :)
Başak,
YanıtlaSilCidden hoş, ben de çok severim...