İki gündür sesim çıkmıyor diye evden de çıkmıyorum sanmayın. Bilakis aşırı etkinlikten dozaşımına uğradım, yazacak zaman bulamıyorum. Ne zamandır evde hapsolmuşum yahu, sonunda özüme döndüm :) Perşembe günü sevgili misafirim ve ben erkenden yollara düştük.
İlk uğrak yerimiz Börekçi Tevfik'in dükkanı oldu. Tevfik Usta'nın hamuru havada dansettirerek açıp neredeyse antika denebilecek bir fırında pişirip sunduğu şahane börekleri çay eşliğinde lüplettikten sonra yürüyerek Karaalioğlu Parı'na geldik. Puslu havada miradorlardan görünen manzara muhteşemdi:
Parkta attığımız turdan sonra yeni açılan Soba Müzesi'ni gezdik. İlginç bir müze olmuş; hem sergilenen değişik sobalar, hem mankenli canlandırmalar, hem de en üst kattaki oyuncak sobalar görülmeye değerdi.
Canlandırmalardan biri 12 Eylül darbesi sonrası sobalarda yakılan kitapları temsil ediyordu. Soba Müzesi Balbey Mahallesi Sobacılar Çarşısı içinde, giriş ücreti emekli, öğretmen ve öğrenciye 3, diğer kişilere 6 lira olarak belirlenmiş.
Soba Müzesi'ni gezdikten sonra "Şiddete dur diyen 1 milyar kadından biri ol" organizasyonu kapsamında dansetmek üzere Cumhuriyet Meydanı'na yollandık.
Dansedip görevimizi yerine getirdikten sonra Yat Limanı'na indik ve bu defa da Oyuncak Müzesi'ne daldık. Ardından mendirekte yürüyüş yapıp Mermerli'de manzaraya karşı bir bardak çay içtik.
Kaleiçi'ndeki küçük tur sonrası iyice acıkan karnımızı doyurmak ve yorulmuş bacaklarımızı dinlendirmek için Piyazcı Ahmet'in masalarından birine yerleştik ve tahinli piyazla şiş köftenin tadını çıkardık. Yeterli enerjiyi toplayınca da son durak Kitap Fuarı'nda aldık soluğu. Park içinden yürüyerek ulaştık Cam Piramit'e, hava iyiden iyiye bozmaya başlamıştı ve içeri adım atar atmaz da yağmur tüm şiddetiyle indirdi. Fuar'ı gezip dolaştık, birkaç kitap daha aldık. İşimiz bitmişti ama yağmur olanca hızıyla yağmaya devam ediyordu. Birer bardak çay alıp dinmesi için beklemeye başladık. Bir saate yakın zaman geçti ama yağmur bırak dinmeyi hafiflemedi bile. Herşeyi göze alıp dışarı çıktık, kapıya ulaşıp taksiye binene kadar sırılsıklam olmuştuk bile. Hemen taksi bulduğumuza şükredip eve ulaştığımızda elektrikler kesilmiş ama yağmur kesilmemişti. Önceden biletleri alınmış olduğu halde gitmeyi planladığımız konserden vazgeçmek zorunda kaldık.
Cuma günü uzun bir kahvaltının ardından baktık yağmur yağacak gibi görünmüyor Atatürk Parkı'nda bir yürüyüş yapıp Nar Cafe'ye yerleştik.
Camdan vuran güneşle birlikte kahvelerimizi yudumlayıp uzun uzun sohbet ettik. Karnımız acıkma sinyalleri verince kalkıp eve doğru yürüdük ve mahallemizin meşhur Bahçeli Pideci'sinde çalan zilleri susturduk. Akşamsa bir gün öncenin intikamını almak için şef Orhan Şallıel'in yönettiği için Senfoni Orkestrası eşliğinde solist Jülide Özçelik'i dinlemek üzere AKM'ye yollandık.
Jülide Özçelik o ruha işleyen duru sesiyle enfes bir konser verdi, bilhassa finaldeki Neşet Ertaş'tan uyarlanan "Yalan Dünya"dinletinin zirvesiydi.
İki günün özeti budur sevgili dostlar. Hafta sonunuz şen olsun diyor yeni bir etkinlik için kaçıyorum...
Soba Müzesi'ne bayıldım:)
YanıtlaSilçaaaaaat diye bir ses duydunuz mu??))
YanıtlaSilSoba Müzesi'ni merak ettim.
YanıtlaSilOyuncak Müzesi'ne ben de gitmiştim İzmir'de. :)
Asıl ben Antalya'yı merak etmeye başladım. Gelebilirim inşallah bir gün görmeye.
Ne kadar dolu ve verimli bir program bu böyle, kıskandım vallahi ben de;))
YanıtlaSilKeyfiniz ve etkinliğiniz bol olsun Leylağım...
Hoş bir iki gün olmuş doğrusu. Hele soba müzesi çok ilginç. Soba ve üstünde hafif hafif kaynayan çaydanlığın sesi bana mutluluğu çağrıştırır hep.
YanıtlaSilBu enerjiye hayranım ben:))
YanıtlaSilSoba Müzesi fikri ne kadar orjinalmiş :))
YanıtlaSilDop dolu geçmiş günler , ne güzel Leylak'ım :)
manzara muhteşem, etkinlik hızı muhteşem.
YanıtlaSilAyy Tevfik Usta'da börek yediniz haaaa??
YanıtlaSilAnam anam garip anam diyorum!!!
Ne güzel dolu dolu geçmiş gününüz.
YanıtlaSilBol keyifler diliyorum...
EN SEVDİĞİM ÇİÇEKTİR LEYLAK BLOGUNUZ DA İSMİ GİBİ HARİKA ÇOK BEĞENDİM
YanıtlaSil