Efendim 2 gün gecikmeyle başladığım Altın Portakal Film Festivali'nde ilk seyirlerimi eda etmiş bulunmaktayım. Festivalin ve sabahın ilk filmi beklentiyle girip hayal kırıklığı ile çıktığım "Toprağın Çocukları" idi. Mesaj kaygılı, didaktik ve bundan dolayı da müsamere havasında bir film olmuş benim görüşüme göre. Köy Enstitüleri macerasının içine serpiştirilmiş çingene kızı öyküsü de Suzan Kardeş şarkılarına sebep olsun diye eklenmiş sanki. Yine de bu tarz filmlerin yapılmasından yanayım, öncü bir çalışma olarak da herşeye rağmen ellerine sağlık diyorum.
Film çıkışı apar topar karnımı doyurup ikinci filmi izleyeceğim AKM'ye koşturdum. Daha önce "Limon Ağacı", "Unutma Beni İstanbul", "The Visitor" gibi filmlerde oyuncu olarak izlediğimiz Filistinli aktris Hiam Abbass'ın yönetmen koltuğuna oturduğu "Inheritance/Miras" filmini izlemek üzere. Uluslararası Yarışma'ya katılan filmlerden biri olan "Miras" babaları ölüm döşeğinde olan bir Filistin'li aileyi konu alıyor. Savaşın günlük hayatın bir parçası haline geldiği bölgede evin torunlarından biri evlenecek ve tüm kardeşler bu düğünde buluşacaktır. Ancak herbirinin kendine özgü sorunları vardır ve işler karışır. Hoş bir filmdi, en azından sıkılmadan izledik. Gala gösterimi olduğu için jüri üyeleri Macar yönetmen Istvan Szabo, Belçim Bilgin, Cem Özer de salondaydılar.
Film çıkışı yönetmen Hiam Abbass'ın da katıldığı söyleşiye biraz uğradık sonra diğer salondaki filme yetişmek üzere koşturduk. Bir İran filmiydi ve İran filmlerini çok sevdiğim için özellikle seçtiğim bir yapımdı yönetmen Khosro Masoumi'nin "Bear/Ayı" filmi. Lakin umduğum gibi çıkmadı. Savaşta şehit olduğu sanıldığı için karısının bir başkasıyla evlendiğini öğrenen adamın karısıyla tekrar birleşmek için verdiği mücadeleyi ve diğer kocanın karşı çıkışlarını konu alıyordu. İsmiyle hiçbir bağlantı kuramadığım film için sadece "eh!" diyebiliyorum. İlk günün randımanı pek yüksek olmasa da salondan salona koşmak, bir filmin ilk gösterimini izlemek, oyuncularla aynı ortamda bulunmak çok keyifli oluyor. Hele de bugün iki filmi tatlı eleştirmen Sevin Okyay'la sohbet edip fikir alarak izlemek harikaydı...
Nanananoom! Antalya Film Festivali'ne gidemedim diye hiiç üzülmüyorum. Nasılsa Leylak Dalı sayesinde takip edebiliyorum:) Teşekkürler.
YanıtlaSilmuthişsin canım !! bende oraya gitmek istiyorum ama ya ! bol bol fotoğraf istiyorum :)
YanıtlaSilToprağın Çocukları konusunda tamamen hemfikirim. Ama gözlerimi kapatıp sadece replikleri dinlesem bile değerdi.
YanıtlaSilbiz burada donalım, kışa giriş yapmış rabanın ısıtmasını sabah çalıştırmış,trafikteki ayılara ve magandalara bildiğim tüm küfürleri saydırmış asabiyet bir ruh haliyle çalışalım sen habire portakal soy yeee:)))
YanıtlaSilrevamı buuuuu:(((
dip not: bu arada ben film izlemeyeli hesapladımda 6 ay olmuş nerdeyse:(
yine canlı yayın havasında olmuş ablam kalemine sağlık ama ilk fırsatta izlenecek :)
YanıtlaSilBENDE BOL BOL FOTO İSTİYORUMMMMM
YanıtlaSilSemi,
YanıtlaSilEsasen daha bol fotoğraf koyardım ama bu yıl galaların olduğu sinemada çok fazla film izlemiyorum, dolayısıyla ilginç foto yakalama şansım az oluyor ama yine fırsat buldukça ekleyeceğim...
Pınarpare,
YanıtlaSilSağol canım, sevgiyle...
Meyra, kuzucuğum,
YanıtlaSilO portakalları soyup yiyebilmek için 28 sene uzaktan baktım:))Ne zamanki emekli oldum oh bütün zamanım bana ait oldu, işte o vakit tutmasın beni kimse:))
Darısı başına diyor kocaman sevgiler yolluyorum...
incecikten,
YanıtlaSilBen de, bütün olumsuz eleştirilerime rağmen iyi ki yapmışlar diyorum...
Nesrin,
YanıtlaSilKeşke gelebilsen canım, birlikte giderdik:)
Hayal Kahvem,
YanıtlaSilMuhabiriniz olarak emrinizdeyim efeeeem:))
Ablacim pek bir zevli olmus bu portakali soydum serisi, gerci ben sondan basa okudum ya :))
YanıtlaSilBen ki festival filmlerinden pek hazetmeyen ve sabredemeyen bir insan olarak senin festival izleme sabrina ve azmine bayildim ;)