.

.
.

19 Ekim 2012 Cuma

BU SABAH

Bu sabah uyandığımda kütüphaneye iade edilmesi gereken bir kitap, postaya atılması gereken bir bayram kartı ve bankadan çekilmesi gereken bir para olduğunu hatırlayınca bir "Fırsattan İstifade Yürüyüşü" yapmaya karar verdim. Zira hem banka, hem postane, hem kütüphane yürüyüş menzilim üzerindeydi. Birşeyler atıştırıp düştüm yola. Banka işi kolay halloldu, postane görevlisi suratsızda bir değişiklik yoktu, yine suratsızdı ve yine yavaştı ama sonuçta kartı aldığını ve makineden geçirdiğini gözümle gördüğüm için içim rahat çıktım ve parka doğru yürüyüşüme devam ettim. Parka girer girmez beni şu görüntü karşıladı:


Birkaç dakika gözümü alamadım dağların en beyefendi olanından, sonra "Şu dağların yükseğine erseler/Lale, sümbül, mor menekşe derseler" diye bir türkü tutturup devam ettim. Derken arkamdan bir "hişt, hişt" sesi duydum, döndüm baktım deniz, alınmış. Dağlara bu kadar rağbet var da neden bana bir bakış bile fırlatmadın dedi. Haklı, o gümüş pırıltılar ihmal edilir miydi hiç, ayıpladım kendimi.


Tenhaydı park; denize bakan banklardan birine yerleşmiş, daha kargalar kahvaltısını yapmadan şaraba yumulmuş üç sarhoş dışında sağlıklı yaşam yürüyüşü yapan solaryum bronzu bir hatunla, bir-iki turist bir de aşağıdaki bisiklet çarptı gözüme.


Sonra henüz sabah kahvemi içmediğimi hatırladım ve Seyir Cafe'ye yerleşip manzaralı bir latteyi kütüphaneye teslim edeceğim kitabın son birkaç sayfası eşliğinde bünyeye yolladım.


Kitap ve kahve bitince Doğan Hızlan Kütüphanesi'ne doğru yürüyüşe koyuldum. Geçerken bu şirin, beyaz şeyle selamlaştık.


Mavi yaseminleri de küstürmek istemedim, onlara da el salladım.


Kitabı kütüphaneye iade edip dönerken ateş ağaçlarının tekrar çiçeğe durduğunu görünce şaşırdım kaldım.


Yürüyüş güzel lakin hava çok sıcaktı, millet kendini denize atmış serinlemeye çalışıyordu. Ben de kendimi eve attım dinlenmek için. Bu akşam çok güzel bir etkinliğe katılacağım, Antalya Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde İdil Biret Brahms'ın 2 No'lu Piyano konçertosunu seslendirecek.  Biz de zevkle dinleyeceğiz. Antalya, seni ve etkinliklerini seviyorum...

10 yorum:

  1. Dağlar harika valla içim açıldı! İyi haftasonları!

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel herşey. Seyir Cafe'ye bayıldım. Orada olmak istedim. Karşına sessizce oturayım kitabımı okuyayım bende dedim :)

    YanıtlaSil
  3. Gözümüz kalmadı desekde içimiz gitti o parkta olabilmek için. Ne güzel gezinti..İyi tatiller..

    YanıtlaSil
  4. ühüühühüh ne biçim sabah yürüyüşü bu?! şu anda aynen o beyaz kedi gibi bakıyorum, bi gözümü de kıstım. ne biçim park, ne biçim manzara o? allahım biz de antalya'ya yerleşelim!

    YanıtlaSil
  5. Ne güzel resimler ne güzel bir keyif.Birde olayın içinde kitap varya paha biçilemez

    YanıtlaSil
  6. anam bu resmen sabahın sefası olmuş...

    Antalya da seni seviyo emin ol, baksana doğa bir cümbüş hazırlamış sana...

    YanıtlaSil
  7. Sizi okudukca ya hemen emekli olmak, ya da isi birakmak istiyorum, hayattan aldiginiz zevki, bakis acinizi kendime ornek almaya calisiyorum. Keyfiniz daim, yasam sevinciniz daim olsun. Okudukca biz de yasam sevinci yukleniyoruz. Tesekkuler sevgili leylak dali, sevgiler

    YanıtlaSil
  8. Her gemiyi yakıp Antalyaya yerleşcem o olcak he. Bu nasıl bir keyif hayatıdır.Kıskanıyorummmm.

    YanıtlaSil
  9. Bize de bi Seyir Cafe lazıımmmm :)

    YanıtlaSil
  10. Park harika... yürüyüş ne kadar keyifli olurdu kimbilir.
    Bir kahve kitap ve seyir mükemmelmiş.

    YanıtlaSil