Bütün öğleden sonrayı iç salondaki kanepede Memleket Hikayeleri'ni okuyarak geçirdim. Minderlerinin yumuşaklığından dolayı çok rahat aynı zamanda da fena halde kaygan olduğu için kazara dalarsanız uyandığınızda minderleri yerde, kendinizi de tahtaya gerili kumaş zemin üstünde yatar bulabileceğiniz bu kanepe ile aramda özel bir bağ, her bir santiminde de hüzün veren anılarım vardır. Annemin ölümünden önceki yatağa bağlı geçirdiği 4 aylık süreçte onu yattığı yerden en iyi görebileceğim açıya sahip olduğu için mekan edinmiştim kendime. Dinlenecek fırsatı bulduğum çok ender anlarda elime bir kitap alıp bu kanepeye uzanır, her satır sonunda anneme bir bakış fırlatarak okumaya çalışırdım. Hiç unutmuyorum, iyice ağırlaştığı son zamanlarda Selim İleri'nin "Kar Yağıyor Hayatıma" adlı kitabını okumuştum, ne zaman kapağını kaldırsam "şu anda bizim hayatımıza da kar yağıyor" diye düşünürdüm. Zaman zaman herkese olduğu gibi o sıcak yaz günlerinde bizim içimize de karlar yağmış, acımız da kışımız da oldukça uzun sürmüştü. Üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen elimde bu defa Memleket Hikayeleri, uzandığım o kanepede aklımdan bunları geçirdim. Sonra "yeter, bunlarla kafayı yorup mazoşistlik yapmanın alemi yok" diyerek bir kahve yaptım ve kitabın son sayfalarını kahvemle tükettim.
Dün başlamıştım Memleket Hikayeleri'ne ve önceki postta belirttiğim gibi pek sevememiştim, biraz zorlama bulmuştum. Lakin fikir ileri sürmekte acele etmişim, sayfalar ilerledikçe kitap beni içine aldı, sürükledi götürdü. Hele Adapazarı ve Erzurum'la ilgili bölümler, küçük öyküler, anekdotlar çok sıcak, çok doğaldı. Sevdim kısacası.
Şu aralar pek etkinlik yapamıyorum, kendimi okumalara verdim. Pek de iyi oldu, birikmiş kuleler azar azar eriyor.
Burada başka bir hevadis yok arkadaşlar, beyleyken beyle. İyi akşamlar dileklerimi sunar, yeni bir kitaba başlamak üzere batan güneşe doğru uzaklaşırım. İmza Leylak Kit:))
Tek derdim raftan kitap seçmek, kuleden kitap azaltmak ola keşke! :)
YanıtlaSilAh ablacım, bazen nasıl özeniyorum senin şu gönderilerinde anlattığın hallerine... bi' bilsen.
Dizi sehpa köşelerine gömmeye, köprüden mütevellit diş ağrısı çekmeye bile razı gönlüm, yeter ki vaktim bol olsun :/
Bi'de, gitmeden diyeyim: mazoşistliğin alemi yok, heh! :)
Anlarla dolu Ankara evinden yazdıklarını okurken ben de Ankaradaki evi hatırlayıp hüzünlendim ve "Kar Yağıyor Hayatıma" yı merak ettim.
YanıtlaSilay benim yatak değil di mi?
YanıtlaSilAma artık odam var hehehhehehe. Oğlan damat oldu oda bana kaldı hesabı.. Üf henüz sipariş bile etmedim. Çan çaldım çıktı diye ama üle ne dengesiz bi kadınım yav. Bi de pastaneli kitap vardı di mi? :))
Ben de bugün, Ayfer Tunç'un "Bir maniniz yoksa annemler size gelecek" kitabını aldım.
YanıtlaSilMemleket Hikayeleri sürükleyiciyse bu da öyledir diye düşünmek hoşuma gitti. Birazdan başlayacak olmama, aynı yazarın kitabını konu ettiğiniz için daha bi sevindim sanki ;-)
Enerjinize -Lale ablamda olduğu gibi- hayranım; beyleyken beyle işte...
İYİ OKUMALAR LEYLAKIM. BENDE OKUYACAĞIM O KİTABI. SEVGİLERİMLE. UFFF İŞTEYİ VE ÇOK SICAK BURA PİŞTİM SENİN LEYLAKLAR İÇİMİ AÇTI.
YanıtlaSil=) tanımlama.... işi gücü bıraktırıp kitap keyfine kaydıran blogcu leylak dalıdır..
YanıtlaSilhüzün.. incecikten tozuyup durur.. etrafımızda değil mileylakım.. bir anda birsatırla biryastıklaalıvermek için içine.. her kitaplık düzeltişimde.. adalet ağaoğlu.. çok oyalıyor beni.. o da benimanneme refakat ederken okuduğum yazar..
sevgimle..