.

.
.

20 Şubat 2012 Pazartesi

SELAM GÜNNÜK


Geçen haftama keyif katan Kitap Fuarı'nın verdiği gazla ve Pazar günü akşama kadar "Bir dönüm bostan, yangel Osman" modunda dinlendiğim için haftaya pek enerjik başladım. Erkenden kalktım ve ertelediğim tüm işleri sırayla yapmaya başladım.
-Kahvaltımı (kepekli yağsız tost-çay) yapıp giyindim ve kendimi sokağa attım. Ha arada Bilgenin annesiyle uzun bir telefon görüşmesi yaptım, atlamayım:)
-Sert ve seri adımlarla postaneye kadar yürüdüm, hatta yürüyen merdiveni bozulmuş üstgeçidin o yüksek basamaklarını bile tırmandım, üstelik dizim ağrıyordu.
-Geçidin duvarına sırtını yaslayıp ayaklarını uzatmış, tam karşıdan gelen güneş ışıklarına karşı gözlerini kapamış yaşlı mı yaşlı bir amca kekik ve adaçayı satıyordu ama almadım.
-Postaneden üç tane kargo yolladım; ikisi yurtdışı, biri yurtiçi. Görevli memurla-ki kendisi çok sempatik, çok sevimli, çok yardımsever  ve çok tonton bir şahsiyettir-postacılar ve PTT'deki gecikmeler üzerine kısa bir sohbet yapıp bizim mahallenin postacısını çekiştirdik, daha doğrusu ben çekiştirdim, o onay verdi, ya da vermek zorunda kaldı:)
-Postaneden çıkıp bu sefer ters istikamette yürüyüşüme devam ettim. Sonra yol üstündeki baharatçıya girip tükenen tarçın çubuğu ve kök zencefil stoklarımı tazeledim. Baharatçı ile de vanilya çubuğu, pahalı oluşu ve o nedenle getirmeyişi üzerine kısa ama özlü bir söyleşi yaptık. 
-Sıra en önemli işi halletmeye gelmişti: Saç kesimi. Sürekli gittiğim kuaförüm saçlarımı istediğim gibi kesemediği için yeni kuaför arayışındaydım, bu arayış uzun sürünce saçlarım da uzamış ve neredeyse Rapunzel olma durumuna gelmiştim. Doğal olarak bir yaştan sonra saç uzaması sadece kesimi değil boyayı da gerektirdiği için hayli uzun bir mesai harcamam lazımdı. Bir süre önce bir tanıdık aracılığıyla yönlendirildiğim kuaföre dalıverdim böylece. Salon bomboştu, törenle karşılandım, izzetle ağırlandım, sadece kestirmekle kalmayıp boyattım da. Üstelik tam istediğim gibi bir kesim oldu. İlgilenenlere duyurulur, kuaför adresim değişmiştir bundan kelli. 
-Epeydir kafamda olan işleri halletmenin ve bunları yürüyerek yapmanın hafifliğiyle eve geldim, kahvemi içtim, dün suya ıslatıp buzdolabında beklettiğim ikinci tertip portakal reçelimin portakallarını haşlanmaya koydum.
-Blog aleminde gezinmeye başladım, ben gezinirken haşlanan portakalların suları taşmış ve mutfağı miss gibi bir kokuya bulamıştı. Hiç kızmadım, koklaya koklaya silip temizledim ocağı.
-Sonra fotoğrafta gördüğünüz üzere yaseminli yeşil çayımı yapıp istirahate çekildim yeni başladığım Aslı Perker'in "Başkalarının Kokusu" isimli kitabıyla.

Durum bundan ibarettir aziz ve muhterem kârîlerim, Antalya semalarında ilk düşen cemreyle birlikte hafiften bir bahar kokusu hissedilmeye başlandı, darısı tüm semalara olsun...

35 yorum:

  1. cemre düştü cemre!! havaya düştü sonunda:) darısı başımıza.

    YanıtlaSil
  2. lütfen o poşet çaylığı nereden aldığınızı yazın lütfen lütfen lütfen...
    nilay.

    a bir de portakal kokusu buraya kadar geldi.

    YanıtlaSil
  3. Nilay,
    Poşet çaylık hediye geldi bana ama ambalajından anladığım kadarıyla Mudo.
    Portakal kokusunun oraya kadar gelmesine sevindim:)

    YanıtlaSil
  4. Yeliz,
    Cemreyi hatırlattığın iyi oldu, hemen ekledim:)

    YanıtlaSil
  5. SEvgili Leylak dalı,
    Günlük anlatımınız ne hoş...

    YanıtlaSil
  6. Ne kadar bencil olduğumun ispatını yapacağım ablacım :)
    ''İkisi yurtdışı'... koskoca yazıdan bu iki kelime fırladı, gözüme takıldı resmen :)
    Ay, hemen gidip bir kahve yapayım da, elimdeki kitabımı bitireyim...
    Gecen çok güzel geçsin ablacım :)
    Teşekkür ettim, sevindim...
    Ne desem az... ne desem yetmez.

    YanıtlaSil
  7. SEVSİNLER O SÜRAHİ ÜZERİNDEKİ DANTELİ..uuppss kocaman yazmışım..:))

    YanıtlaSil
  8. Niyaan,
    :)))
    O tentene annemin çeyizinden kalma, uygun kapak bulamayınca örtüverdim. Hem sapıyla aynı renk görüyorsun. Rengi tutmazsa içmem abi:)

    YanıtlaSil
  9. Ella,
    Evet, kargon PTT yetkililerine teslim edildi. Umarım sağsalim gelir. İçinde şamfıstık da var. Posta görevlisi üstüne yazayım da xray'den geçerken bişey sanmasınlar dedi. Bakalım kaç günde gelecek:)
    Haber verirsin ulaşınca. Lahanam 20 kilo olsun, mahalleye ziyafet vericem:))
    Öperim çok...

    YanıtlaSil
  10. Zeynepcim,
    Sağolasın canım, öpüyorum seni...

    YanıtlaSil
  11. Amanin! :)
    Ablacım... ayayay, günler asır gibi geçer şimdi burada!
    Şam fıstık...mmmmm... ablam benim! :)
    Çok teşekkür ederim.
    Lahana on kalsa da, on kilo da pattiz yollasam?
    Valla bak, buranın patatesi çok meşhur. Zaten patates olmasa öleceklerinden şüpheleniyorum ben :)
    Her yemeğin -yemek derken ne demek istediğimi daha sonra ayrıntılı düşüneceğim- yanında haşlanmış patates :)
    Sen şaka yapıyorum sanıyorsun ama bir gün kargocuyu kapında kucağında üç-beş göbek lahanayla bulunca yüzünün alacağı şekli hayal bile edemiyorum :)
    Herhalde üç gün gülersin :)))
    Öpüyorum ablacım :)

    YanıtlaSil
  12. Ben paranoyak mıyım, alıngan mıyım, yoksa bütün öğretmenlerimin dediği üzere benmerkezci olduğum için mi, bilmiyorum... "Koca yazıda takıldığım yere bak!" diyor; ama sormadan da edemiyorum:
    Abla, o imla kuralını "ezen" bensem, birini rahatsız ettiyse bu durum, lütfen söyle, hiç kırılmam.
    Ben de bazen bitişik yazılan bağlaç görevli de, da'lara çok sinirleniyorum mesela. Böyle umuma açık bir yerde insanların gözüne gözüne soktuğum bir hata varsa, öğreneyim... Ki o kişiler, senin blogunu, hem de yorumlarına varana dek okuyorlarsa son derece değerlidirler benim için.
    Öpücükler
    Senin Sevi (arızaya bağlamış insan)

    YanıtlaSil
  13. NOT: "günnük" diye bizim bur'laada sığlaya derler.
    İzmir'de de çamaşır suyuna klorak derler:)
    Yine Sevi

    YanıtlaSil
  14. Sevi,
    Konunun seninle uzak yakın alakası yok. Merakını gidermek istiyorsan şu yandaki komik mail adresime kendi mail adresini yaz detaylı bilgi geçeyim:)
    Günnük olayını biliyorum, Denizli'de de klorak derlerdi ona da aşinayım. Bizim oralarda da ozon derler:))
    Öpüldün...

    YanıtlaSil
  15. Ella,
    Pattisi kamyonetle gönder, satarım burada zengin olurum:))
    Ay inşallah sağ salim ulaşır eline, hadi bakalım...

    YanıtlaSil
  16. bir çırpıda okudum susamışım demek ki yazılarına :)
    bu hafta perşembeden itibaren manavgat side taraflarında oryantiringteyim ben de...

    YanıtlaSil
  17. Funda,
    Antalya'ya da gelirsen haberim olsun, görüşelim...

    YanıtlaSil
  18. Pattis, lahana... Ne oluyor ayol? Kabzımallığa mı başladın? Hem soracağım soracağım (sorucam yazacaktım, korktum) unutuyorum. Sen rejimdesin belli. Reçeller kaynıyor fasıl fasıl. Kime gidiyor, oğluşuna mı?

    YanıtlaSil
  19. Nedret,
    He kabzımallığa başladım, zepzeleri de blogculara sipariş ediyorum:))
    Yav recim mi kaldı be bacım bıktım usandım, 2 kilo almışım bile, tekrar dizginleri çekmek lazım bir süre. Ne biçim bünyedir anasını satayım:) Bu reçel bebelere, doğru tahmin:)

    YanıtlaSil
  20. Leylakcığım, çok güzel bir gün geçirmişsin :)

    Saçlar nefis olmuş.Kuaförünü ben de tuttum :)

    YanıtlaSil
  21. Bizim buralara düşmeyi unutmuş olabilir mi acep bu cemre:)) Saçlar kesilmiş güle güle kulaanasın, öpüyorum yakında bir sabah ararım nasıl olsa, ne yapayım bayılıyorum senle konuşmaya:)))

    YanıtlaSil
  22. Ben hem sizi, hem anlatma şeklinizi, hem de yaptıklarınızı keyifle izliyorum. Neden sizi çok seviyorum peki?

    YanıtlaSil
  23. Ecehan,
    Ben çok muhteşem, olağanüstü, dünyanın 8.harikası bir yaratık olduğum için olabilir mi acebağğğ:))) Egom tavan yaptı, şu anda tavandan sesleniyorum:))

    Canım sağol, o senin kalbinin sıcaklığından, ben de seni seviyorum, o şeker kızlarını da:)

    YanıtlaSil
  24. Sevdacım,
    Sizin oraya üçü birarada düşecek, hatta belki de beşibiyerde:))
    Ara sen beni, ben telefonun ucundayım her daim, arada duymasam da:))

    YanıtlaSil
  25. Nanem Şekerim,
    Hem güzel hem faideli oldu gerçekten.
    Saçlarımı gördüğünü varsayarak diyorum ki evet bu kuaförü tuttum;)
    Sağolasın...

    YanıtlaSil
  26. şimdiiii o poşet çay koyma şeysinden hemencik bulmam lazım. İyi de ben haftada iki kez Mudoyu tavaf ederim niye görmedim. Neyse bulamazssam sen Ankaraya geçince ben kullanırım, Antalya dönüşünde sana geri veririm heheheh

    YanıtlaSil
  27. Yeni saçını güle güle kullan Leylak' cım. Hava buralarda da günlük güneşlik. Cemre gereğini yaptı galiba
    diycem ama Adana ya kar yağmış.
    Bu arada benim blog kan ağlıyor ve ben ısrarla eski sarı sayfalara sahip çıkmaya uğraşıyorum. Ama bu günlerde pek yazma isteğim de yok zaten diyerek teselli bulayım:)

    YanıtlaSil
  28. =).. bunca yorumu da okuyunca.. üste denilecek bişey kalmadığını farkediyorum.. .. yani yazıyla ilgili.. ama okuduğumda içimin ısındığını yazmak istiyorum.. yoksa cheshire kedisi gibi.. her yazıya bir gülümseme bırakıp.. duracağım =)..

    atalet ayh...

    YanıtlaSil
  29. Ben bu yazıyı tabisi yeni okudum ve evet doğru tahmin o bir Mudo şeysi. Son iki adet kalmıştı Lale ablacım burda da. İnşallah bulursun.

    YanıtlaSil
  30. Amman, kilolar çok fena hızla geri gelebiliyor dikkat et.Beni görsen inanamazsın:(((

    YanıtlaSil
  31. Nedret,
    Farkındayım ama dediğim gibi reçel bebelere:)

    YanıtlaSil
  32. Buğday,
    Bilmişim demekkisi:))

    YanıtlaSil
  33. Atalet,
    Benim de yorumu okuyunca içim ısındı desem:))

    YanıtlaSil
  34. Asu,
    Sağol canım.
    Adana'ya kar yağdığına inanasım gelmeyor, yetti ama bu kış yahu.
    Şu bloguna şefkat göster biraz da biz de sebeplenelim:))
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  35. Lale,
    Senin malın benim malım, senin malın yine benim malım.
    Bi yanlışlık yaptım ama nerde:)))

    YanıtlaSil