.

.
.

27 Şubat 2012 Pazartesi

"AND OSCAR GOES TO ......."


Sabah 7'de yattım ve az önce kalktım. 3,5 saatlik uyku sonrası yanan gözlerime gözyaşı damlası, dumanlı kafama kahveyle kafein takviyesi yaparak uyanmaya çalışıyorum. "Derdin neydi" diye soracak olursanız derim ki Oscar törenine davetliydim. Sırtımda LCW kreasyonu "höt katır" siyah eşofmanlarım, ayağımda aynı renk Snoopy'li terliklerimle oturma odamızın Isparta halısı üzerinden katıldım kırmızı halı geçidine. Fazla göze batıp oyuncuların ışığını söndürmemek adına alyans dışında takı kullanmadım, ne de olsa ben aday değildim, öne çıkarak rol çalmak istemedim. Böyle de alçak gönüllü, iyi niyetliyim. Kırmızı halı geçişine ilk damlayan pudra rengi tuvaletiyle "The Artist"in oyuncularından Penelope Ann Miller oldu. Pek hevesli gördüm kendisini, "aman birşeyler kaçırmayım, gecikirsem almazlar" diye düşündü herhalde. Bir süre sonra muhteşem tuvaletiyle yardımcı kadın oyuncu Oscar adayı Jessica Chastain göründü, pek yakışmıştı kıyafeti. Oralarda biryerde gözüme çarpan Milla Jovovich çok güzeldi ama kıyafetini sevmedim, üzerindeki pullar basitleştirmişti giysiyi. Derken yanında aliminyum folyoya bürünmüş bir telefon direğiyle George Clooney biraderimiz göründü. Dünya ahret kardeşim olsun hiç hazetmem kendisinden; köşeli çenesi, etli yüzü zerre cazip gelmez şahsıma (bunları yazarken mebzul miktardaki blogger hayranlarından özür diliyorum). Lakin hakkını yemeyim yanındaki telefon direği bir afetti, sağ kalçasında gül kıvrımı yapmış folyo elbisesi bile pek yakışmıştı haspaya. Ne diyeyim Allah çirkin şansı versin. Derken lacivert kadife smokini ile Christopher Plummer göründü, karizma budur kardeşim. Adam Oscar'dan  sadece 2 yaş küçük, 82 yaşında ama kilise yıkılsa da çan kulesi yerinde diyeceğim. Bir yakışıklı, bir hoş. Üstelik en iyi yardımcı erkek oyuncu Oscar'ını alırken astarlık kumaştan dikilmiş gibi duran üzerine oturmamış gri elbisesiyle kendisini izleyen karısına da sevgilerini gönderdi ki indimde puanı tavan yaptı. Törenin şımarığı "The Artist" filminin Fransız oyuncusu Jean du Jardin'di zannımca. Filmi sevmediğim için oyuncuyu da sevemedim, keşke ben de birisi gibi paramı geri isteseydim diyeceğim ama sinemada izlemedim zaten. İyi ki de izlememişim. Tuğrul Eryılmaz da benimle aynı kanıdaydı, "The Artist" ödül aldıkça bıyık altından güldü durdu. Ve sonra buz gibi güzelliği, soylu zerafetiyle Gwyneth Paltrow arz-ı endam etti ki ossaat "Budur" dedim, "tek geçerim seni Gwen abla, bitanesin." "Help" filminin iki hizmetçisi Octavia Spencer ve Viola Davis göründüler sonra. Octavia çok şirindi kemik rengi drapeli tuvaletiyle ama bana sorarsanız Viola bir içim suydu. Koyu tenine yakışan öyle bir yeşil kostüm giymişti ki sanırsınız şamfıstıklı Damak çikolata. En iyi oyuncu Oscar'ına aday, Mariyln'i canlandıran Michelle Williams'da ise tam tersi bir durum sözkonusu idi, sarı saçları, bembeyaz teni ve kırmızı şifon tuvaleti ile nar taneleri serpilmiş muhallebiye benziyordu.. Çok sükse yaptı ama ben Viola'yı tercih ederim. Törenin Octavia Spencer'den sonra ikinci şirin tombulu "Bridesmaids" filminin nedimelerinden Melissa McCarthy iri gövdesine çok yakışmış koyu pembe tuvaleti, güzel yüzü ve sempatik tavırları  ile çok hoştu. Törenin başlamasına yakın süpürge saçlı kocası Brad Pitt (ki asla sevemediklerimden biri de budur) ile siyah tuvaleti, sağ kasığına kadar derin yırtmacından görünen fildişi tenli uzun bacağı (siyah kadifeden bir kutu içine yerleştirilmiş lületaşından bir pipo gibi), kıpkırmızı ruju ve ifadesiz suratı ile Angelina Jolie göründü. Tören bitene kadar da o bacak öylece dışarda biz ölümlülere "bakın da ezilip büzülün, sizin boyunuz kadar benim bacağım var ey sefiller" mesajı verdi. Bu arada saatler geçmiş ve artık davetliler salona yerleşmeye başlamıştı. Gecenin en âkil ve en sakin ekibi "A Separation"un İranlı elemanları ara ara gözüme çarptıysa da yerlerini yadırgamış olmalılar ki diğerleri gibi show yapamadılar. Ancak ödül aldıklarında tüm ekibi görebildim alıcı gözüyle. Oysa bence tüm kadınlardan güzel ve doğaldı başroldeki oyuncu. Nathali Portman'ın puanlı giysisi tatsız, Berenice Bejo'nunku çok boncuklu, Jane Seymour'unki pavyon işi, çok sevdiğim Sandra Bullock'unki sıradan, salona en son girenlerden Meryl Streep'in dökümlü dore tuvaleti ise mahalle düğünlerindeki kayınvalidelerin kostümü gibiydi. Penelope Cruz'un saçlarını sevmedim ama giysisi yakışmıştı, "Descendants"ın gencecik oyuncusu Shailene Woodley ise anneannelerin giyeceği kapalılıktaki kıyafetiyle buruşmuş meslektaşlarına bir mesaj vermekteydi sanki. "Ejderha Dövmeli Kız" Rooney Mara'yı ise törene girmeden bir kebapçıya götürüp güzelce beslemek, sonra da o  kalıp kahküllerini ellerimle dağıtmak istedim. Bir de Audrey Hepburn'a benzetmediler mi hatunu, ter ter tepinesim geldi. Aktörler içerisinde yegane ilgiyle izlediğim kâdim dostum Colin Firth ve eğri gülümsemesiyle Gary Oldman oldu. İlkgençliğimizin "Zengin ve Yoksul" dizisinin parlak oyuncusu Nick Nolte'un ne kadar yaşlanmış olduğunu görmekse hüzün verdi.
Efendim kırmızı halı atraksiyonlarından sonra salona geçildi ve bu defa Billy Crystal atraksiyonları başladı. Sonuçta o da yaşlanmış, hiç sempatik gelmedi sunumu bana. Zaten bu Amerikalıların neye güldüğünü anlamakta zorlanıyor insan. Ödüllerde hiç sürpriz yoktu, hepsi tahmin ettiğimiz kişilere gitti, beni en çok Meryl Streep sevindirdi, muhteşem bir oyun çıkarmıştı zira. Kalan ödüllerin neredeyse tamamını "The Artist" ve "Hugo" aralarında paylaştılar. Oscar sinema tarihine böylece bir selam çakmış oldu. Tüm Oscarlar izlediğim filmlere gitti sağolsun, beni meraktan ve Oscar'lı film peşinden koşmaktan kurtardı. Bir Oscar töreni böylece sona ererken gökten üç heykelcik düştü, üçü de benim kucağıma; biri o saate kadar uykusuz kalıp izlediğim için, biri ödül alan tüm filmleri gördüğüm için, biri de bu yazıyı yazdığım için. Seneye görüşmek üzere...

Not: Kolaj törendeki en beğendiğim kıyafetler ve kadınlardır: Gwyneth Paltrow, Viola Davis, Jessica Chastain, Penelope Cruz, Melissa McCarthy ve Milla Jovovich.

39 yorum:

  1. ben izlemedim. ilk oscar yazısını burda okudum ve yine çok güldüm, çok eğlendim. iyi ki izleyip, yazmışsınız. nerden de bulursunuz o komik benzetmeleri:)sevdiklerinizi ben de seviyor, sevmediklerinizi ben de sevmiyorum. ben hatta colin firth ve sandra bullock'u da pek tutmam.

    ben oscar'ı the artist'in köpeği ile war house'un atı arasında paylaştırmıştım bu yıl. köpek ödül aldı sanırım.

    çok teşekkürler. sevgiler.

    YanıtlaSil
  2. :) Hayırlı olsun Oskarların:) Ben o saate kadar uykusuz kalamazdım, sinema aşkı bu olsa gerek:)
    Gülerek okudum yazıyı.
    Selamlar:)

    YanıtlaSil
  3. Valla izlemiş kadar oldum. Hatta daha iyi bile oldu, eğlenceli eğlenceli okumuş oldum :)

    YanıtlaSil
  4. Ben de uyuya kalanlardanım: (

    Hoş izlesem de böyle detaylı, isimli, filmli hayatta bilmem... Yine çok güzel anlatmışsınız...

    Sizin kıyafet hepsini bastırır : )

    Ödülleriniz hayırlı olsun...

    YanıtlaSil
  5. Tuğrul Eryılmaz şahaneydi. Sandım o da parasını isteycek c.Demet Akalın ile pek bir dalga geçildi ama kadın çok da haksız değildi. Yani Caharlie Cahaplin ile veda etmiştik bence sessiz sinemaya. Neyse benim favorim Help'di... Hügo'yu izlememiştim, Özlem çok beğenmiş merak ettim.

    YanıtlaSil
  6. hahaha bayıldım, şahane bir yorum. höt katır eşofmanlardan bende de var:)

    YanıtlaSil
  7. Leylak dalı sizi seviyorum :)
    o kadar keyifli yaziyorsunuz ki insani yazmaya okumaya izlemeye ozendiriyorsunuz.
    bence en ozgun en guzel oscar gecesi yorumu bu yazidir. kolay gelsin.

    YanıtlaSil
  8. Üstten üçüncü sıradaki kıyafet ben ''Alexander McQueen'im!'' diye bağırıyor mu, bana mı öyle geliyor Leylak Dalı'm? :)
    Benim favorim o oldu.
    Bir de elbette Gywen forever... :)
    Seyretmedim ben hiç bir Oscar adayı filmi.
    Bu sabah, sevgilim-eşim Oscar kazanan animasyonu seyrediyordu uyandığımda :)
    Pek beğenmiş, ''aşkım muhakkak izlemelisin'' dedi, eve gidince izleyeceğim :)

    YanıtlaSil
  9. Ella,
    Dediğin doğrudur, Alexander McQuenn ve güzel bir tasarımdı, giyene de yakışmıştı. Gywen'e gelince tüm zamanlarımın soğuk tanrıçası, bayılırım.
    Bütün Oscar alan filmlerini seyrettim, Ne Hugo, ne de Artist bana hitap etti. Esasen hiçbirine bayılmadım. Help eğlenceli ve hoş geldi sadece, o iki zenci de çok iyiydi. Bir de Iron Lady'de Meryl süperdi.
    Eşinin dediği animasyonu bence de mutlaka izlemelisin, harika...

    YanıtlaSil
  10. Ebru Tuzla,
    Çok tatlısınız, teşekkürler...
    Sayenizde yazma isteğim artıyor, sağolun varolun:))

    YanıtlaSil
  11. Yeliz,
    Klas kadınlarız yahu, höt katır olmazsa giymeyiz uleyyyyynnn:))

    YanıtlaSil
  12. Lale,
    Hugo teknik olarak iyi bir filmdi gerçekten ama bana hitap etti mi, hayır. Yine de Artist'ten iyidi kanımca...

    YanıtlaSil
  13. annemahsustan,
    Çok bi mersü canum, 3 ödül birden aldım. Ayrıca höt katır kostümümden dolayı bir ödül daha gelecek, postadaymış bekliyroum:))

    YanıtlaSil
  14. Parpali,
    Zaten çok geç yatan ve uykusuz biri olduğum için zor olmadı bana ama çalışan kişiler için olacak iş değildi tabii ki, ben de yazarak amme hizmeti yaptım:))

    YanıtlaSil
  15. İlknur,
    Teşekkür ederim, beni sizler varettiniz sevgili okuyucularım, sayenizde aldım o Oscarları:))))

    YanıtlaSil
  16. Peri,
    İlk kez bu yıl baştan sona izledim, eğlenceli oluyormuş aslında. Lakin bazı oyunculara illet oldum, başta ancelina coli hanım ve bebeto suratlı eşi olmak üzere:)) o yırtmaçtan inatla çıkarılan bacak deli etti beni:)) Sanki bizim bacağımız yok, ona göre biraz kısa ve kalın ama olsun yürümeye yarıyor ya:)))
    Evet eğlenceli bir yazı olmuşsa sevinirim, niyetim oydu zaten. Sağol Peri ateşliyorsun beni yazmak için.
    Sevgiler yolluyorum kocaman kocaman...

    YanıtlaSil
  17. Hayatımda okuduğum en güzel Oscar törenlerinin ardından yazısı idi. Diliniz, gönlünüz hep böyle şen kalsın ;-)

    YanıtlaSil
  18. Ehehehu süper eğlenceli bir yazı. Bacak seni sinir ettiyse alttaki linke bakıp o bacakla biraz gülmeni öneririm. Daha çok yeni başlayan bir meme akımı ama zamanla resim sayısı artacaktır, sık bakmakta yarar var.

    http://angelinajolieing.tumblr.com/

    YanıtlaSil
  19. Sis,
    Koptum ya, iyi ki yolladın o linki. Demek sinir olan tek ben değilmişim:)) Hele pofuduk montundan bacak çıkaran bi oğlan var ona bayıldım:))
    Sağolasın canım:))

    YanıtlaSil
  20. Ecehan,
    Çok teşekkür ederim efendim, teveccühünüz:))

    YanıtlaSil
  21. vallahi haketmişsin o ödülü ablacım bayıldım yani yazına izleyemedim çünkü dayanamadım ama gerekte yokmuş seni okumak yeterli geldi vallahi :)harikasın yine sevgiler :))

    YanıtlaSil
  22. çok sıkıcı bir iş gününün son yarım saatinde okudum yazını, ofiste gülmekten iki büklüm oldum, herkes "ne oluyor orda" oldu, bu iğrenç pazartesi keyişfle bitiyor sayendeee :)

    YanıtlaSil
  23. Coraline,
    Sıkıcı bir işgününü gülerek bitirmene sebep olduysam çok sevinirim:)
    Bu törenlere beni protokolden davet etmeliler aslında, amme hizmeti bir nevi:))

    YanıtlaSil
  24. Burcu,
    Sağol canım, boşver iyi ki uykusuz kalmamışın, ben naklen yayın yaptım nasılsa:)
    Sevgiyle...

    YanıtlaSil
  25. Ben davetli değildim:)) Senin gözünden izlemek daha bir zevk verdi:))

    YanıtlaSil
  26. İşe gitmek olmasaydı bende izlerdim oscarı.. Eh izlemiş kadar oldum hani.
    Not: Leylaklar o güzelim leylaklar görünmüyor.. Ne olur görünsünler.Sevgiler.

    YanıtlaSil
  27. iyi ki izlememişim , izleseydim böylesi keyif almazdım okurken :) Süper anlatmışsın Leylağım bir tek Brad Pitt konusunda yollarımız ayrılmış..Ezelinden beri severim kendisini :))))))

    YanıtlaSil
  28. Düşlerimden İnciler,
    Sağol canım.
    Brad Pitt'i sana hediye ediyorum, istediğin kadar sevebilirsin:)) Bir türlü ısınamadım o bebek yüzlü adama ama sevenlere saygım sonsuz:))

    YanıtlaSil
  29. Vuslat,
    Emekli olana kadar bana da hiç kısmet olmamıştı izlemek, şimdi zaman benim:))
    Leylaklar sayfada ama neden görünmüyor sizde anlamadım. Birşey yapmadım yani, aynı düzen devam ediyor. Geçici birşeydir belki...

    YanıtlaSil
  30. hüznün tadı,
    Beni izlemeye devam et canım sen, naklen yayın bile yaparım senin için:))

    YanıtlaSil
  31. kilise yıkılsa da çan kulesi yerinde tabirine bayıldım ahahaha . bir de meryl'i benzettiğin kaynana tipi cuk oturdu:)) ama çok severim o ayrı:)

    YanıtlaSil
  32. Judy,
    Ya çok kötüydü ama o tuvalet kabul et şimdi yoksa Meryl'i ben de çok severim, ödül almasa yolacaktım jüriyi:))

    YanıtlaSil
  33. Bütün Oskar´lar sana kurban olsun:))

    Etten kemikten olanlar dahil:))

    Bu kadar güzel anlatilir...

    YanıtlaSil
  34. Kopardın beni gülmektennn :)))) Senin yanında olup izlemek vardı bir de :))) Gerçi kendi başıma da izlemedim :((

    Seneye Oscar gecesi sendeyim :)))

    YanıtlaSil
  35. Oyy bacım, Müge bacım,
    Ne gadan da güzel olurdu bir Oscar gecesini birlikte eda etsek. Gülmekten altımıza ederdik muhtemelen:) Ay hadi totem yapalım, isteyelim, süpaneke dinimiz amin:))

    YanıtlaSil
  36. Sünteeer,
    Yirim seni, olsun be yav olsun valla, hepiciğimize kurban olsun hatta. Herbirimize birer blog Oscarı versinler, yanında şişkince paradolu bir zarfla birlikte, masraflara mahsuben:)))

    YanıtlaSil
  37. Bu Oscar yazısını okumaya ancak fırsat bulabildim ve yemeğimi yerken keyifle okudum çünkü ben ancak iki saat izleyebildim ve dün tekrarını NTV den izleyebildim.
    Sizin evdeki Oscar ortamını ve kıyafetinizi çok sevdim ve ben de size Oscarı en iyi gözlemleyen ödülünü verdim işte;)))

    YanıtlaSil
  38. ayy leylağım ben izlemedim ama yazınla izlemiş kadar oldum okurken çok zevk aldım
    ammmaaaaaaa, sen bu yorumları şu artistlerin fotoğrafı altına yapaydın meraktan öldüm diğer sitelerden açıp bakacağım ve ardından yorumunu okuyacağım !!
    harikasın

    YanıtlaSil
  39. Ben burnuna bayılıyorum Leylağım :)))))))
    Hani çok çok yakışıklı geldiğinden değil de o burnu o kafaya farklı yakışıyor sanki :))))))))))))))))))

    YanıtlaSil