Blogun düzenli takipçileri hatırlayacaklardır, 1,5 ay kadar önce günübirlik bir Eskişehir gezisi yapmıştık yüksek hızlı trenle. Lakin aşırı sıcak, babamın yürüme hızına uyum sağlamak ve dönüş saatimizin biraz erken olması nedeniyle bazı gitmek istediğimiz yerlere gidememiştik. Gidememiştik ama aklımız kalmıştı, öyleyse dedik sermayesi nedir ki, atla yine YHT'ye git, gez, gel. Cuma sabahı saat 08.40'da kızkardeşle vagondaki yerimizi aldık ve adeta şehir içi yolculuğu gibi 1,5 saat sonra Eskişehir Gar'ına indik. Bu defa ki rotamızın iki ana hedefi Seramik Parkı ve Sazova idi. Sazova'ya nasıl gidileceğini öğrenmiştik Google amcaya sorup ama diğeri konusunda net bir bilgi edinememiştik. İstasyon görevlilerine danıştık, ilgilendiler ama onlar da bilemediler. Hatta o kadar ilgilendiler ki bir tanesi arkamızdan "Bağyanlar bir dakika, size gezi rehberi vereyim" diye koşturdu ve elimize birkaç broşür tutuşturdu. Lakin broşürde sözü edilen çoğu yeri görmüştük ve gitmek istediğimiz yere nasıl gideceğimizle ilgili hala bir bilgi edinememiştik. "Ne yapsak?" diye konuşa konuşa giderken kulak misafiri olan yardımsever bir amca tramvaya binmemizi önerdi ve durağın yerini gösterdi. Durağa geldik, 2 tramvay değiştirerek ulaşabileceğimizi de öğrendik ama biletimiz yoğidi :) Geldiğimiz yeri geri yürüyüp tarif edilen marketten tek binişlik kartlarımızı aldık ve durağa döndük. Çok geçmeden tramvaya yerleşmiştik bile. Niyet edenler için söyleyeyim, önce Osman Gazi tramvayına binip son durağa kadar gidiyorsunuz, sonra Çankaya ringine geçiş yapıp Yenikent durağında iniyorsunuz. Sola dönüp kısa bir yokuşu tırmandıktan sonra Seramik Parkı önünüze çıkıyor. Tramvay değiştirirken ikinci bir bilete gerek yok, aynı biletle 1 saat içinde yolculuk edebiliyorsunuz.
Fazla uğraşmadan ulaşıp bir de rengarenk parkı görünce keyiflendik, daldık hemen içeri.
2014 yılında açılmış bu park, hayli geniş bir yeşil alan içerisinde sergi salonu, atölyeler, seramik heykeller, yürüyüş yolları ve büyük bir amfitiyatro yer alıyor. Sanırım zaman içerisinde daha da gelişip çeşitlenecek.
Yıldızlı mozaik yoldan yürümeye başladık parkın içlerine doğru, ilk önce karşımıza rengarenk seramiklerle döşenmiş amfitiyatro çıktı.
Az ilerdeki tuvaletleri görünce gülümsedik:
Klozetlere dikilmiş çiçekler ve kadın-erkek WC'leri belirleyen simgeler çok güzel düşünülmüştü. Yalnız içlerinin temizliği konusunda aynı şeyleri söyleyemeyeceğim.
Çeşitli seramik heykellere bakarak, fotoğraf çekerek ahşap heykellerin sergilendiği binaya doğru ilerledik.
Mozaik yol karşımıza çeşitli sürprizler çıkarıyordu:
Bu şirin salyangoz gibi ama asıl sürprizi birkaç adım sonra görecek ve tahmin edeceğiniz gibi pek sevinecektim:
Sevgili dostum Snoopy beni burada da bulmuştu. Kendisine bir selam çakıp kocaman pencerelerinin çevresi seramiklerle süslenmiş sergi salonuna ulaştık.
Sergi salonunda 2015 yılında Odunpazarı Belediyesi tarafından düzenlenen Uluslararası ahşap Heykel Festivali kapsamında yapılan "Wood is Good" etkinliğinde 68 ülkeden gelen 300 sanatçının ürettiği ahşap heykeller ve eserler sergileniyordu. Hem kendimiz, hem sizin için gezip beğendiklerimizi fotoğrafladık:
Ne yazık ki Türk sanatçıların eserlerini biraz sıradan bulduk, en ilginci yukarıdaki idi. Onun dışındakiler yaprak deseni oymalı kahve tepsisi ve panolar gibi her yerde rastlanan türde objelerdi.
Ahşap sandalye tasarımları da sergilenenler arasında idi, birkaç tane orijinal tasarımı seçip fotoğrafladık.
Üzerinde Yunus Emre'nin "Dünya Kimseye Kalmaz" sözünün yeraldığı bu ahşap takın her bir parçasının ucunda minik ahşap oymalar var:
Sergiyi gezip park içinde biraz daha dolaştıktan sonra sınırlı olan zamanımızı daha fazla harcamadan ayrılıp tramvay durağına doğru yöneliyoruz. Derken üzerinde "Odunpazarı" yazan bir dolmuş geliyor karşıdan ve hemen kendimizi atıyoruz içine. Neredeyse 10 dakika gibi kısacık bir zamanda Odunpazarı'na varıyor, üstelik Sazova'ya giden otobüslerin yerini de öğreniyoruz. Ama önce aç karnımızı doyurmamız lazım. Yediğimiz harika yemek ve Sazova turu da bir dahaki postun konusu olsun. Şimdilik kalın sağlıcakla...
"Seyahat edin,sıhhat bulun."diye boşa dememiş atalar. Ne güzel değişik yerler görmek. Eskişehirlilere de helal olsun güzel bir şehir oluşturmuşlar.
YanıtlaSilHarika bir Eskişehir 'railway' kalkışması olmuş bu :)) bayıldım, ne keyifli olmuştur trenle cuwwwwwwww :)) sonra da renklerle buluşmak..içim açıldı..'birtatlıhuzur'un düşüncesine katılıyorum ben de..seyahat etmek huzur bulmak demek...kesinlikle..sağlığın, gezgin ruhun hep var olsun 'leylakdalım' :) sevgilerimle..
YanıtlaSilHarika bir Eskişehir 'railway' kalkışması olmuş bu :)) bayıldım, ne keyifli olmuştur trenle cuwwwwwwww :)) sonra da renklerle buluşmak..içim açıldı..'birtatlıhuzur'un düşüncesine katılıyorum ben de..seyahat etmek huzur bulmak demek...kesinlikle..sağlığın, gezgin ruhun hep var olsun 'leylakdalım' :) sevgilerimle..
YanıtlaSil6 yıl geçirip ilk başta İstanbul'la kıyaslayıp hep küçük bulduğum ama zamanla gelişimine şahit olup sevmeye başladığım bir yer Eskişehir. Yakın olduğunuz için şanslısınız:)
YanıtlaSil