Ankara'ya geleli neredeyse bir hafta olacak, ilk iki günü evi temizleyip paklayarak geçirdim, hala çamaşır suyu ve kireç çözücünün izlerini bünyede taşımaktayım. Hafta sonu çocuklar ve kızkardeşle hasret gidererek geçti. Az zamanda çok kitap okudum, Haziran bitene kadar 120 kitaplık Goodreads Challenge'ıma ulaşabilmek için 60 kitabı bitirmiş olmam gerekiyor, öyle de hırslıyım yani :)
Ankara 6 günde 4 mevsimi birden yaşattı sağolsun, evvelsi gün resmen Antalya sıcağı yaşarken dün önce sonbahara sonra kışa evrildik, bugün de sonbaharla yaz arasında gidip geldik. Geldiğim günlerde ilkbahardı ve ben yağmura kendi şehrimde doymuştum, ıslanmasam da olurdu. İnsanın kendini koruyamayacağı hava değişiklikleri oluyor ve benim hasta olacağım diye ödüm kopuyor, bu yıl yetti zira çektiğim hastalık.
Dün lise arkadaşlarımla buluşmak için çıktım evden. Elimde tedbir olarak aldığım işporta işi eflatun laylon şemsiyem vardı, zaten çok geçmeden de ilk damlalar düşmeye başladı, açtım laylonu. Mahallemizin kaldırımları kuş pisliği, akasya çiçeği petali, travesti kartvizitiyle işgal edilmişti ve at pisliği kokuyordu. Bir an kendimi Büyükada'da sandım. Sandım sanmasına da o kokunun nereden geldiğine akıl erdiremedim. İçinden geçtiğim çocuk bahçesinin doğal sakinlerinin çocuklar olması gerekirken banklar kılıksız görünümlü birtakım adamlar tarafından işgal edilmişti ve ortalık yerde tek bir çocuk görünmüyordu. Ankara giderek tekinsiz bir şehir oluyor.
Bugün günboyu sevgili blogger kızkardeşlerimle beraberdim, ardından da Çağdaş Sanatlar Galerisi'ndeki sergileri gezdim. Aşağıdaki fotoğraflar oradan:
Dün lise arkadaşlarımla buluşmak için çıktım evden. Elimde tedbir olarak aldığım işporta işi eflatun laylon şemsiyem vardı, zaten çok geçmeden de ilk damlalar düşmeye başladı, açtım laylonu. Mahallemizin kaldırımları kuş pisliği, akasya çiçeği petali, travesti kartvizitiyle işgal edilmişti ve at pisliği kokuyordu. Bir an kendimi Büyükada'da sandım. Sandım sanmasına da o kokunun nereden geldiğine akıl erdiremedim. İçinden geçtiğim çocuk bahçesinin doğal sakinlerinin çocuklar olması gerekirken banklar kılıksız görünümlü birtakım adamlar tarafından işgal edilmişti ve ortalık yerde tek bir çocuk görünmüyordu. Ankara giderek tekinsiz bir şehir oluyor.
Bugün günboyu sevgili blogger kızkardeşlerimle beraberdim, ardından da Çağdaş Sanatlar Galerisi'ndeki sergileri gezdim. Aşağıdaki fotoğraflar oradan:
Koreli sanatçı Kim, Yong Moon'un seramik sergisinden
Masiha Mohammedi
Mahdiye Mahdizad
Riskli Alanlar Gravür Atölye 3 Sergisi'nden
Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Mezuniyet Sergisi'nden
Özlem Yenigül
E haydi şimdilik kalın sağlıcakla...
Ankara'da yaşamadım ama kısacık bir süre misafiri oldum. Ayrıca rutin İstanbul yolculuklarında kısa süren dinlenmeler de olunca bayağı bi tanıdık geliyor bana.Ayrıca bence bütün Anadolu şehirlerinin kendine has bir havası var. Kısacası severim başkentimi...
YanıtlaSilOrtalık artık hiç mi hiç tekin değil. Ne idüğü belirsiz insan kaynıyor her yer. Bu durum sadece İstanbul'da, Ankara'da değil ülkemizin dört bir yanında!. Bu arada Çağdaş Sanatlar Sergisi'ndeki görseller harika. Paylaşım için teşekkürler Leylak Dalı.. Siz de sağlıcakla kalın.. :))
YanıtlaSil