.

.
.

6 Kasım 2015 Cuma

HASTANE GÜNLÜĞÜ 2


Ankara'daki hastanede 4. günümüzü doldururken tecrübelerim giderek artıyor. Dün bütün günü, bir gün önce söylenen ufak müdahalenin yapılmasını bekleyerek geçirdik, sonra farkettik ki unutulmuşuz. "Geç olsun, güç olmasın" dedik, demesek ne olacaktıysa :) Babam sabırla yatağında sondası eşliğinde bekliyor. Arada bir Nedim'den şiirler okuyor yatmaktan tıkanmış burnundan gelen bir ses tonuyla :)

"Bir safa bahşedelim gel şu dil-i nâşada 
Gidelim serv-i revânım yürü Sâdabad'a
İşte üç çifte kayık iskelede âmade
Gidelim serv-i revânım yürü Sâdabad'e

Gülelim, eğlenelim, kâm alalım dünyadan
Ma-i tesnim içelim çeşme-i nev peydadan
Görelim ab-ı hayat aktığın ejderhadan
Gidelim serv-i revânım yürü Sâdabad'e"

Şiir okumak dışında, her gelen hemşireye, hastabakıcıya ve görevliye önce adını, sonra nereli olduğunu soruyor. Şimdilik Söke, Çorum ve Çankırı dolaylarından hizmet almaktayız. Dün geceyi onunla birlikte hastanede geçirdim. Biraz evvel nöbeti kızkardeşe devredip biraz dinlenmek için eve geldim. Kendimi hastaneden arındırdıktan sonra kısacık da olsa normal hayata dönüş molası verdim, blog yazıp biraz internette turladıktan sonra kendimi yastığıma ve yorganıma emanet edeceğim. Babam nasılsa kızkardeşe ve Türk doktorlarına emanet. 

Hastanelerde geceler bir başka alem, daha hüzünlü, daha sıkıcı, daha yorucu. Babam saat dokuza doğru yatmaya karar verdi, benim de yatmamı istedi ama pabuç bırakmadım. Lakin ışığı söndürmemi isteyince o uyuduktan sonra kitabımı alıp servisin lobisine geçtim. Daha koltuklara yaklaşmadan hırıltılı bir sesin söylediği Urfa dolaylarından bir bozlak çalındı kulağıma. Ses kolonun ardındaki koltuktan geliyordu, sahibi de kötücül bakışlı, haylı kırışmış, iri yapılı bir yaşlı adamdı. Beni görünce sustu, karşısına oturup başımı kitabıma eğdim korkutucu bakışlarını görmeyim diye :) Derken sondasını poşete yerleştirmiş bir başkası göründü, adam Şener Şen'in ikizi adeta. Bir gün önceki kadın olsa "Şener Şen'in aynısından Üroloji'de var" derdi :) Bir de Keje bulsak "Eşkiya"nın devamını çekebilirdik esasen. Baran aslında ölmemiş, çatıdan düşünce böbrekleri hasar almış, Üroloji servisine tedaviye gelmiş, eski hasımlarından biri bozlak söyleyerek onu ararken Keje gelir pansumanını yapar falan şeklinde bir senaryo uydururduk. Ne çeksen gidiyor nasılsa :)

Bizim odanın olduğu blok çok gürültülü, yandaki odaya sürekli kalabalık gruplar halinde ziyaretçiler geliyor ve geç saatlere kadar sohbet ediyorlar. TV'ler son ses açılıyor falan, hastaneden ziyade kıraathane ya da altın günü havası var ortamda, bir bakıma iyi, insan kendini normal hayatta imiş gibi hissediyor. Uyumak isteyen hastaları saymıyorum tabii ki :)

Hayli rahatsız, babamın sık sık uyanması nedeniyle uykusuz ve sıkıntılı gecenin sonunda aynaya bakınca kendimi tanıyamadım. Kirlenmiş saçlarıma iki tarak atıp, babamın kahvaltısını ayarladıktan sonra Kardiyoloji'nin önerdiği EKO çekimi için randevu almaya servise indim. 9. kattayız ve asansöre binebilmek bir mucize, o nedenle sürekli merdivenleri kullanıyorum. İnmek neyse de çıkmak arızalı dizlerim için ilaç yerine geçiyor adeta. Bu diz benden normale dönünce intikamını fena alacak diye düşünüyorum. EKO'daki sekreter pek havalıydı, hafif tertip azarlandım, süngüsü düşmüş bir şekilde geri döndüm, yağlı saçlarımı, solgun yüzümü ve çökmüş gözaltlarımı beğenmemiş olabilir :) Çekim işlemini kızkardeşe havale edip bir daha gözüne görünmedim. Kirlileri toparlayıp yarın sabaha kadar vedalaştım. Umarım yokluğumda çıkacak sonuçlar beklediğimiz gibi olur. Hastane dolaylarından yeni anekdotlarda görüşmek üzere diyor ve uyumaya gidiyorum...

12 yorum:

  1. Leylakcığım,
    Diliyorum, zor günleri geçirince bunlar gülmek için hoş anılar olsun.
    Sevgiler. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah Ekmekçim işi şamataya vurdurmaya çalışıyorum, yoksa çok zor çok. Dilerim dediğin gibi olur...

      Sil
  2. Canımm çok çok geçmiş olsun , hiç sevmem ki ben hastaneleri ...

    YanıtlaSil
  3. Gecen yilin 4 ayini hasta yakini olarak hastanede gecirmis biri olarak okuyorum yazdiklarini. Ve yazmadiklarini aklimda ilave ederek.
    Kolay gelsin diyeyim arkadasim.

    YanıtlaSil
  4. Çok geçmiş olsun. Hastane günlerinin ne zor olduğunu iyi bilirim.

    YanıtlaSil
  5. Allah yardımcınız olsun Nurşen Hanım, acil şifalar dilerim babanız için.

    YanıtlaSil
  6. Çok geçmiş olsun canım. Umarım sonuçlar istediğiniz gibi olur.

    YanıtlaSil
  7. Çok çok geçmiş olsun. Dilerim babanız bir an önce iyileşir ve taburcu olur.

    YanıtlaSil
  8. Çok çok geçmiş olsun. Dilerim en kısa zamanda babanız iyileşir ve taburcu olur.

    YanıtlaSil
  9. Babanıza geçmiş olsun,size de gayret-kuvvet diliyorum.
    Zordur bilirim, hasta mı oldun-hasta mı baktın derdi eskiler..

    YanıtlaSil
  10. Yılandan korkmam hastanede yatmak zorunda kalmaktan korktuğum kadar☺️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Senin kadar kıyas yapamayacağım ama cidden ben de çok korkarım.. Çok geçmiş olsun Nurşen Abla..

      Sil