.

.
.

4 Kasım 2015 Çarşamba

HASTANE GÜNLÜĞÜ

Geçen yazımı okuyanlar biliyordur, bu aralar babam rahatsız, bir ameliyat olasılığı var. Bir süre İzmir'de hastanede yattıktan sonra sonuç alamadığımız için seçim nedeniyle Antalya aktarmalı Ankara yaptık. Ankara'ya gelişimiz ayrı bir maceraydı zaten. Yola çıkmadan önce tıkanan sondasını bir özel hastanenin acilinde açtırmıştık ama henüz yolun üçte birini almadan sonda bize yine bir numara çekti. Şehirlerarası yolda bir kez daha tıkandı. Çaresiz direksiyonu Keçiborlu Devlet Hastanesi'ne kırdık. Büyükçe bir apartmandan hallice, oldukça da bakımsız hastane bana Ayfer Tunç'un "Bir Deliler Evinin..." isimli romanındaki hastaneyi hatırlattı. Neredeyse ıssız denecek boşluktaki hastanede bizi güvenlik görevlisi karşıladı babamın koluna girerek acil servise götürdü. Orada iki genç, kadın acil teknisyenine halimizi anlattık. Görevli doktoru çağırdılar. Orta yaşlarının başında bir aile hekimi kadın çıktı geldi. Gerekli talimatları verdi ve 3 gün önce üniversite hastanesinde iki asistanın 2 saate yakın uğraşarak binbir güçlükle ve babamı adeta helak ederek taktıkları sondayı 5 dakikanın içinde şıpın işi değiştirip gerekli ayakta tedaviyi de uyguladıktan sonra güler yüzle yolcu ettiler. Demek ki yetkin kişilere denk geldikten sonra kurumun büyüklüğü küçüklüğü hiç önemli değilmiş. Olur ha, tesadüfen  okurlarsa isimlerini bilmediğim o görevli sağlık personeline kocaman teşekkürlerimi bir kez de buradan yollarım. 

Dün Ankara'da bir hastaneye müracaatla babamı tekrar yatırdık. Gerekli tetkik ve tahlillere başlandı, henüz son durum netlik kazanmadı ama ben 2 günde hastaneler konusunda bir sürü tecrübe kazandım. Tek kişilik özel bir odada kalıyoruz. Babamın yatağı dışında açılabilen tek bir koltuk var. Sırayla oturuyoruz :) Penceremiz başka bir hastaneye ve o kadar yüksekten bakılınca minyatür oyuncak arabalara benzeyen araçların parkettiği bir otoparka bakıyor. Doktorları ve hemşireleri tanıyabiliyoruz ama diğer görevlileri giysilerinin renklerinden seçiyoruz. Kazara farklı renkten diğer rengin hizmetini istersek kendileri tarafından ilgili renge yönlendiriliyoruz :) Bugün babamı konsültasyon için polikliniğe indirmem gerektiğinde tekerlekli sandalye istediğim kırmızı giysili mavi giysililere başvurmamı söyledi mesela. Beis yok, yavaş yavaş renklerin gizemini çözüyorum. Bir de şöyle bir durum var, kazara farklı renk diğer rengin işini görürse-mesela kırmızı mavinin görevini yerine getirirse rica üzerine-o işi yaptıktan sonra kapı önünde oyalanıp gereksiz açıklamalarda bulunuyor. Bunun Türkçe'ye tercümesi ise "yani ben biraz yoruldum, cebime doğru yapılacak ufak bir çalım dinlenmemi sağlar" şeklinde. İçinizden bu tarz davranışlara prim vermemek geçse de yazılı olmayan kurallar gereğince o çalımı yapmak zorunda kalıyorsunuz. Aksi halde bırak primi fazla mesai bile hayal :) 

Neyse bin güçlükle tekerlekli sandalye temin edip bin güçlükle asansörde yer bulduktan sonra Anestezi Polikliniğinin önünde 3 saat sıra bekledik. Haliyle bekleme hallerinin ritüellerini de yerine getirdik. Yanımızda oturan iki adamdan yaşlı olanı bana dönüp: "Sen Samsunlu musun?" dedi. "Değilim, nerden çıkardınız Samsunlu olduğumu" diye sorunca da "Samsunluca konuşuyorsun da ondan" dedi. İçinizde Samsunluca bilen var mı? Nasıl bir dildir? Kulağı ağır işiten babamın sorduğu sorulara duysun diye bağırarak cevap verince bir diğeri "Babana bağırma" diye uyardı sağolsun. Kahve almak için kafeteryaya gidip döndüğümde rastladığım bir kadın ise beni babamın karısı sandı :) Meğer başka biriyle karıştırmış, "babanızın aynısından Nöroloji'de de var" dedi, hahaha :)

Kısacası yorgun, üzgün, huzursuz ve endişeli olsak da gülecek bir şeyler bulabiliyoruz. Taburcu olana kadar daha neler göreceğiz kimbilir. Aşağıdaki fotoğraf mı? O da servisin gün batarken Ankara manzarası...




19 yorum:

  1. Çok geçmiş olsun Nurşen Abla, Allah şifa versin,.

    YanıtlaSil
  2. Geçmiş olsun.şifa dilerim.her açıdan memleket manzaraları işte.ağlanacak halimize gülüyoruz zaman zaman.

    YanıtlaSil
  3. Ah o yetkin olmayan sağlıkçılar! Bunlardan biri oğluma sonda takarken idrar yollarında yara açtı ve hala uğraşıyoruz:( Allah şifalar versin, geçmiş olsun. İnşallah en kısa zamanda sağlığına kavuşur babanız.

    YanıtlaSil
  4. babanıza çok geçmiş olsun, acil şifalar
    Çenebaz

    YanıtlaSil
  5. Geçmiş olsun dileklerimi her türlü mecradan ilettim ama tekrar geçmiş olsun.
    Allah senden razı olsun Leylak'ım Bacımguşum,öbir aydır ilk kez güldüm...İyi ki her türlü olumszlukta bile gülümseyecek bir şey bulma gücümüz var...

    YanıtlaSil
  6. Geçmiş olsun, bu süreçte kolaylık dilerim...
    Babanızdan bir tane de Nörolojide olması güldürdü beni sabah sabah :)

    YanıtlaSil
  7. Çok geçmiş olsun, Allah şifa versin. Geçen yıl yaşamıştık benzer hastane manzaralarını.. Ne güzel ki hala gülümseyecek bir şeyler var hayatta...

    YanıtlaSil
  8. öncelikle çok çok geçmiş olsun.
    acil şifalar dilerim. Hastane gerçekten hayatın memleketin tam bir gerçeği. allah düşürmesin de düşünce gülümseyecek bir şeyler bulmaktan başka yapacak şey yok...

    YanıtlaSil
  9. Çok geçmiş olsun. Umarım babanız tez zamanda sağlığına kavuşur. Hastaneler ve doktorlar konusunda söylediklerinize katılıyorum. Nerede ve ne durumda olduğu değil de doktorlarının ne yetide olduğu önemli bence de. Biz de eniştem babannem ve annemin rahatsızlıklarında doktorlarla çok içli dışlı olduk ve tabi hastanelerle. Hastaneleri sevmiyorum ama işi düşünce insan her şeyi öğreniyor. Orada sistem çok farklı ilerliyor. Teyzem enişteme iyi bakılsın aman bir terslik olmasın diye hemşirelerin cebine para sıkıştıra sıkıştıra bir hal oldu kadıncağız. Annem kemoterapi görürken de devlet hastanelerinin hali haraptı mecburen aynı usül tedaviye daha iyi muamele görsün diye tonlarca para verildi. Sağlık en önemlisi, hani diyorlar ya allah mevbur bırakmasın doktora hastaneye ama eksik de etmesin. Öyle olduğunu yaşayarak görüyor insan. Zor zamanlardır bilirim, en ufak bir şey için bile hastaneye gitsem yüreğim yerinden fırlayacak gibi olur. Bir an önce iyileşsin inşallah, dualarım sizinle.
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  10. Geçmiş olsun.Acil şifalar dilerim.

    YanıtlaSil
  11. Çok geçmiş olsun umarım kısa sürede iyileşir babanız , nasıl bir hastalık olursa olsun her şeyin çözümü iyi bir moralla başlıyor

    YanıtlaSil
  12. Geçmiş olsun Nurşen.Acil şifalar diliyorum.

    YanıtlaSil
  13. Leylak Dalı, geçmiş olsun. Tez vakitte inşallah sağlığına kavuşur babanız.

    YanıtlaSil
  14. Çok geçmiş olsun, acil şifalar diliyorum.. Samsunluca'yı ben de merak ettim şimdi, daha dikkatli dinleyeyim insanları :)

    YanıtlaSil
  15. Geçmiş olsun acil şifalar diliyorum..

    YanıtlaSil
  16. Geçmiş olsun Leylak Dalı. Hastane halleri hep çilelidir. Hatırlamak bile istemiyorum.

    Bu Karadeniz'lilerde demek ki hep bir hemşehrili arama hali var. Bir ara bana düzenli olarak bindiğim üç taksiden birinde "Karadeniz'li misiniz " derlerdi. Kardeşime demiştim, o da asıl bana soruyorlar onu demişti. Biz de Karadeniz liye benzediğimize karar vermiştik.
    Babana bağırma ne kadar bizden ama ya. Başka memlekette var mıdır böyle cümle? Hala gülüyorum.

    YanıtlaSil
  17. Çok geçmiş olsun. Bu sayfalardan babanın güzel haberlerini de alalım inşallah.

    YanıtlaSil
  18. Çok geçmiş olsun Nurşen Abla, yazdıklarını karşımda konuşuyormuşsun gibi okuyunca çok güldüm..
    Umarım hastane süreci kısa sürede ve kolaylıkla geçer gider..Acil şifalar

    YanıtlaSil
  19. Nurşen Ablacım babacığının iyileştiğini biliyorum ya artık rahat rahat gülebilirim. Gerçekten her şeyde bir komik yan bulabiliyorsun, onu da bize nefis anlatıyorsun. Samsunluca'yı merak ettim. Hani seninle konuşmamış, sesini, kelimelerini duymamış olsam belki anlayabilirim de şimdi iyice kafam karıştı. Nasıl bir şey ola ki bu Samsunluca?
    Hastane günlüğünden kitap çıkar vallahi.
    Seni çok ama çok öpüyorum.

    YanıtlaSil