Sabahın köründe alt katta tadilat yapılan dairenin ustalarından birinin zili zırlatmasıyla kelimenin tam anlamıyla sıçradım uykudan. Bodrumun anahtarını soruyor, yanlış adres tabii ki. Yöneticiye yönlendirip bir süre ayılmaya çalıştım. Çevreyi normal renkleri ve düzeniyle görmeye başladıktan sonra da her gün yaptığım gibi balkona kuşlara bakmaya çıktım. Aa o da ne? Kuşun biri yok. Heryeri aradım, sağa sola baktım acaba düştü mü diye. Sonra ne göreyim, bizim Yağmur uçmuş yuvadan, elektrik telinde seyrana çıkmış. Biraz sonra annesi geldi yanına ve fotoğraflarda gördüğünüz gibi gagadan gagaya besin nakli yaptı. O besinler tabii ki yine şirketten. Bizim hizmet beş yıldızlı, tam pansiyon. Her gün balkon demirinin altından dışarıya doğru uzattığım plastik bir faraşa yaklaşık 2 dilim ekmek ufalıyorum ıslatarak, 10 dakikada tamanını yiyip bitiriyorlar. Japon balığından farkları yok, nerelerine yiyorlar anlamadım. Türkan anasıyla yemek ve muhabbet halindeyken Kara Murat yuvada büzülmüş oturuyordu. Sanırım hasta, gözleri kapalı titreyip durur. Çok yanaşamıyorum zira yuvada hafiften kuş biti alametleri başlamış. Beklemedeyim ya uçacak ya kuş cennetine yol alacak. Hangisi gerçekleşecekse bir an önce olsa iyi olacak, zira yuvayı derdest edip çöpe atacağım ve mıntıkayı da ilaca bulayacağım. Yeni bir yavru çıkarma macerasına kadar doğumhane dezenfekte edilecek ama bu işten kaçış yok, hizmet vermeye devam edeceğiz belli ki.
Haydi ben kaçtım, fotoğrafların üstünü tıklayın ki büyüsün, bu güzelleri daha yakından görün...
Çok güzeller gerçekten. Siz de öyle güzel anlatıyorsunuz ki keyifle okuyorum :)
YanıtlaSilya ne güzel
YanıtlaSiluyanınca kuşları görmek
anne kuş yavru kuş tam bir duygu seli annesiz olanlar için...
Ay canım severim ben onları arada bende gözlemlerim onları
YanıtlaSilBirgün bütün yavrular toplanıp ziyaretine gelirlerse eğer, balkon demirine dizilirlerse...Amanın''Kuşlar''filmi gibi olur billahi:)))
YanıtlaSil