.

.
.

6 Nisan 2013 Cumartesi

KUZUKULAKLI ANILAR


Leylaklar açmaya başlamış, tabii Antalya'da değil. Burada açmıyor bu meret, açamıyor. Birkaç cılız ağaç dışında görmedim zaten. Bu yukarıdaki kolajda yer alan fotoğrafları da sağolsun arkadaşlar yolladı, aslını bulamıyorsun bari fotoğrafıyla avun dediler. Hani sizin yakınlarınızda da varsa leylak ağaçları yolladığınız fotoğraflar itinayla muhafaza edilir :)

Geçen gün pazarda kuzukulağı buldum, bir demetçik ve az evvel başka bazı malzemelerle karıştırıp yarısını salata yaptım. Kalan yarısını da çocukluğumu düşleyerek yedim. Herbir yaprağın mayhoş rayihası ağzımda dağıldıkça ilkokul yolumun üstündeki iki katlı evin çitlerinden yolduğumuz kuzukulaklarını hatırladım. O eve kadar hızla seyreden adımlarım kuzukulaklı çite yaklaşırken yavaşlar, çitin önünde duraklar, aceleyle biraz yaprak toplayıp ağzıma tıkar, çiğneyerek yola devam ederdim. 5 yıl boyunca okul yolumun yarısına eşlik eden o tat bugün yine gelip beni buldu. Okula ulaşmak için tırmandığımız, aslında hafif bir rampa olan ama bize Himalaya Dağı gibi görünen yokuşu, hemen yanındaki Avrupa Pastanesi'nin prenses pastalarını, köşedeki mobilyacının bahçesindeki havuzun fıskiyesinde hoplayıp zıplayan pingpong toplarını, okulun önüne birikmiş seyyar satıcıları, karşıdaki köhne bakkal dükkanında satılan ve "zunkla şekeri" denen ama içeriğini bugün bile tam anlayamadığım şekerleri, leblebi tozlarını, beslenme saatinde zoraki içirilen sinek ilacı kokulu iğrenç sütleri, komik hademenin "uçuyor bunlar, kaçıyor bunlar" diyerek dağıttığı ördek şeklindeki açmaları, Atatürk'e ikiz kardeşi gibi benzeyen müdürü, sevgili Firdevs öğretmenimi  hatırlayıverdim. Hafıza bir garip kutu işte, hangi vesileyle nereden ne çıkacak belli olmuyor.


Cuma akşamı 160 kişilik 4 farklı korodan "Carmina Burana" kantatını dinledik Antalya Senfoni Orkestrası eşliğinde. Tek kelimeyle şahaneydi. Keşke içeri girip çıkan insanlar, yüksek sesle konuşan küçük çocuklar, icra sırasında yerli-yersiz alkışlar, arada bir sesi duyulan telefonlar da olmasaydı da dikkatimizi daha yoğunlaştırabilseydik. Her şeye rağmen kulaklarımızın pası silindi, devamını diliyor, Pazarınız güzel geçsin diyorum...

5 yorum:

  1. Kuzukulağı ismini çok duydum ama hiç tatmadım. Rahmetli halam AKSEKİ'de çok toplardı bunu.
    sevgiler

    YanıtlaSil
  2. Sağol Leylak Dalım senin de pazar günün güzel geçsin.

    YanıtlaSil
  3. Bizim manavda var ama hiç merak edip almadım. Bundan sonra bir aliim bir kere en azından.

    YanıtlaSil
  4. çok severim kuzukulağını bana da çocukluğumu hatırlatır. bizim de komşumuzun bahçesinde vardı. orada ekşi kulağı diyorlardı. ne güzel ve ne çok yeşilliğimiz var.

    YanıtlaSil
  5. Bizde de ekşi kulak derler,evin arka bahçesinde vardı ama biz salataya filan koymazdık toplar öylece yerdik :)

    YanıtlaSil