-Sabah yorgunluktan kaynaklanan bir bel ağrısıyla kalkıldı yataktan, kahvaltının ardından bir ilaç yuvarlanıp kahve elde bayramın ikinci filmi izlenildi. Yine bir İran filmi; Mohsen Makhmalbaf'dan "Gabbeh/Kilim". Şiir gibi bir filmdi; naif, rengarenk, masalsı.
-İkinci kahve Sandor Marai'nin 20 sayfasına daha eşlik etti.
-Bayram ziyaretine gelen iki komşu ağırlanıp, dün evde bulanamayan komşuya bayram ziyaretine gidildi.
-İlk kez dışarı çıkıldı, çocuklara uğranıp bir kahve içildi, sonraki istikamet IKEA oldu, İsveç köfteleri yenilip ufak-tefek alışveriş yapıldı.
-Eve dönüldü, çay içilip blog yazıldı.
2. gün de biter...
İyi bayramlar Sevgili Leylak Dalı...
YanıtlaSilVerimli bir gün bana göre:)
YanıtlaSilİyi bayramlar ablacım...
YanıtlaSilSevi
leylaaam kafama takılıp duruyür. yazları ankara, kışları antalya'da olma işinde bir terslik yok mu?
YanıtlaSilAslım bidenem,
YanıtlaSilHiçbir terslik yok. 2 yıl üstüste yaz aylarını Antalya şehir merkezinde ev koşullarında geçirir o yapışan nemin ve berbat sıcağın tadına varırsan kışın bile dönmeyebilirsin Antalya'ya:)) Tatile gelmeye benzemiyor yazın orda yaşamak:))
Bu nedenle yazları kaçıyoruz, birkaç yıldır çocuklarla birlikte olmak için de bahane oluyor. Böyleyken böyle:))
Sevi,
YanıtlaSilSağol güzelim, sana da iyi bayramlar...
Baykuşum,
YanıtlaSilÖyle mi olmuş:))
Sezer,
YanıtlaSilÇok teşekkürler, sevgiler...
Bitti ama yine de iyi bayramlar Sevgili Leylak Dalı. :))
YanıtlaSile bütün yaz tatil etseniz antalya'da. bi gün konyaaltı, bi gün olimpos, bi gün phaselis bi gün bilmmemne şeklinde. olma mı? nebilem, biz de hep orlarda yaşamak istiyoruz ya...
YanıtlaSilEmin ol bıkarsın Aslım, orada yaşayınca kanıksıyorsun. Ben Antalya'yı baharlarda ve kışın seviyorum. Hiçbiryerde olmayan sanatsal ve kültürel faaliyetlere en hesaplı ve en kolay şekilde ulaşabilirsin, muhteşem dağlara karşı deniz manzaralı mekanlarda çay-kahve içmek de cabası:))
YanıtlaSil