Nerede kalmıştık? Eveet Marmaris'te arkadaşların balkonundaydık ve karşı duvardaki bir yazı bize mucizelerin zaman alacağını anlatıyordu. "Peki" dedik ve bir diğer önemli konuya geçtik: Nuri ile tanışma.
Nuri evin tombul, bol tüylü, çakır gözlü ve yakışıklı kedisi. Son derece vakur, sakin ve beyefendi. Öyle ki kedi milletiyle hiçbir şekilde yakın temasta bulunamayan beni bile karizmasıyla altetti. Sırnaşmadan, pati atmadan, sürünmeden etrafımda dolaşıp dayanılmayacak bakışlar fırlattı o güzel gözleriyle ve beni kendini sevmeye ikna etti. Burada itiraf ediyorum, bunca yıllık hayatımda ilk kez bir kediyi mıncıkladım saygıdeğer takipçilerim, böylece kayda geçsin. Aynı duyguları farklı bir kediye hissedeceğimden de şüpheliyim, kalbimi Nuri'ye verdim, bir başka mırnavı sevemem sevemem sevemem:))
Nuri ile aramızda düzeyli bir ilişki geliştirip karnımızı da doyurduktan sonra coşkulu Marmaris akşamlarına akmaya karar verdik. Bizim akış hattı yürüyüş ve sonrasında renkli ışıklarla bezenmiş sulak bir cafede çay-kahve düzeyinde kaldı. Etraftaki müzik seslerinden ve gürültüden duyduğumuz rahatsızlık çağlayandan şırıltılı bir dereciğe geçiş yaptığımızın işaretiydi. Tüm bu süslü sözleri özetlersek "Bizden geçmiş arkadaş" :))
Felsefî duvar yazısına bakan balkonda eski dostlarımızla yaptığımız doyumsuz sohbetle sonlandırdığımız gecenin sabahında Datça istikametine doğru müteveccihen yola çıktık (buradaki müteveccihenin kelime anlamının ne olduğu konusunda kesin bir bilgim yok ama kullanmasını seviyorum, havalı duruyor:). Esasında Datça planımıza Zero da dahildi, buluşacaktık ve kimbilir ne güzel zaman geçirecektik ama kader "hop" dedi. Bir yakınında aniden ortaya çıkan sağlık sorunu Zero'nun acilen İstanbul'a gitmesini gerektirdi ve biz de Datça planımızı günübirlik olarak değiştirdik. Datça'ya yaklaşırken ilk ve değişmez durağımız Kızlan Köyü civarındaki değirmenler ve 6 yıl önce görür görmez vurulup evlat edindiğim zeytin ağacım oldu.
Ağacım iyi, keyfi yerinde. Sarıldık, kucaklaştık, sevip okşadım biraz. Güneşin tepe delen ışınlarından dolayı muhabbeti uzatamadım, yine görüşmek dileğiyle ayrıldık, değirmenlere bir el salladım ve yola devam ettik.
Vakit öğleye yaklaşırken buharı tüten bir sıcakta ulaştık Datça'ya ve kendimizi kocaman bir dut ağacının gölgesine yerleşmiş çay bahçesine attık.
İnsanlar cıpcıp denize girerken, çocuklar var güçleriyle bağrışırken, derisi kahverenginin en koyu tonuna bürünmüş bir kadın kendini siyaha dönüştürmekte iddialı, güneşe karşı sereserpe yatarken biz dutun koyu gölgesinde arabadan iner inmez gördüğüm bir dükkandan aldığım Datça'nın meşhur taze bademlerini götürdük. Üstüne çaylar içip gözlemeler yedik, havanın nisbeten serinlediği bir anda da Palamutbükü'ne gitmek üzere vedalaştık dut gölgesiyle. Şehirde küçük bir tur atıp yola koyulduk.
Zeytinlikler arasından tırmandığımız pek düzgün olmayan virajlı yol biraz zorlasa da tepeden gördüğümüz manzara anında keyfimizi yerine getirdi. Palamutbükü gitar formundaki adasını karşısına almış, pastoral bir tablo gibi uzanıyordu ayaklarımızın altında.
Sahil boyunca uzanan şirin tahta iskemleli kahvelerden birine yerleşip mide bastıracak sıvıları tükettikten sonra sandaletlerimin gölgesi vurmuş taraklı patilerimi berrak denizin içine saldım ki rahatlasın garipler.
Çıplak ayaklı plaj turundan sonra sıra Palamutbükü'nün keşfine geldi, zaten hepsi bir avuç yer, beğendiğimiz görüntüleri fotoğraflayarak dolaştık cadde boyunca. Kısacık bir zaman süresine sığdırmış olsak da ben bu şirin beldeyi pek sevdim.
Güneş tepelere doğru eğilirken biz dönüş yoluna düşmüştük bile. Marmaris'e vardığımızda hava kararmıştı. Yorgunduk ama gelen telefon üzerine "Buğday Tanesi ve Ness'in Kelebekleri'ni görmeden gitmem abi" dedim yüzüme yeşil yeşil bakan Nuri'ye. Çok da iyi etmişim; gecenin ta ileri bir saatinde, bir fincan kahvenin başında, kısacık bir zaman dilimine sığdırdığımız sohbet ve o güzel kardeşleri görmek doping etkisi yaptı bana. Sizi seviyorum şeker kızlar:)
Ve ertesi sabah bizi sıcacık duygularla ve güleryüzle ağırlayan sevgili dostlarımıza, Nuri Beyefendi'ye, felsefik balkona, balkondaki iştahla çiçek açan begonyalara ve gündüz gözüyle pek göremediğimiz Marmaris'e veda edip Bozbük'e doğru yola koyulduk.
3. bölüm için bizden ayrılmayın dostlar...
nefesim kesildi okurken... ne güzel gezdirdiniz bizi de :) 3. bölümü sabırsızlıkla bekliyorum.
YanıtlaSilcanım benim bizde seni çok seviyruz yerin ayrı biliyorsun . bu çok kısa oldu bir daha bize bekleriz . nuriye de saygılar maşallah :D
YanıtlaSilDatça çok şirin, ben Kaş'ı da çok severim. Datça sanki anne, Kaş ise genç bir kız gibi. Biz Datça'da hiç duraklamadan direk Ovabükü'ne gitmiştik ama bir gün yetti bana orası, neredeyse hiçbir şey yok:-)Her şeyimizi toparlayıp hemen Datça'ya geçmiştik. Ne bileyim insan tatilde duşunu aldıktan sonra yazlık elbisesini giyip, biraz dolaşmak, bir şeyler içmek filan istiyor. Ovabükü'nde(Palatmutbükü'de dahil buna tabii) akşam olunca ağustos böcekleriyle başbaşa kalıyorsunuz:p. çok iyi tatiller diliyorum, sevgiler.
YanıtlaSilClea,
YanıtlaSilDediklerine aynen katılıyorum. Ben pek deniz-güneş-kum insanı değilim zaten, canlılık, hareket ve görülesi birşeyler olmalı tatilde. Antalya'da yaşarım ama denize sayılı giderim:)
Lakin günübirlik görmek için güzel yer Palamutbükü, ya da 2 günlük bir dinlenme için. Datça'ya bayılıyorum velakin, hele de eski Datça'ya, sıcaktan giremedik bu sefer.
Tatili bitirdik, şimdi yazı bitirmek için Ankara'dayım. Sonra gelsin Antalya, gelsin etkinlikler:)
Sevgiyle...
Nesrin,
YanıtlaSilCanım benim, iyi ki görüşebildik kısacık da olsa. Şartlar uyarsa düğünde göbek atmaca:))
Öperim seni...
Turuncu Gezegen,
YanıtlaSilÇok hızlı bir gezi oldu, yordu biraz ama olsun. Dinlendim bile:)
3.bölüm yakında:))
Palamutbukunu cok severim bennn yillar oldu gitmeyeli! Nuri'de unutulacak gibi degil anli sanli bir kedi:) cekirdek citlamamissiniz ama;) iyi tatiller
YanıtlaSilEn son ayın 26'sındaki yazını okumuştum Ablam, çünkü biz de yollardaydık. Ama şimdi biz yokken buralara geldiğini okuyunca çok üzüldüm. Birimizden birimiz bir hafta geç yola çıkmış olsaydık kesin görüşürdük.
YanıtlaSilNeyse, en azından güzel bir tatil geçirmiş olduğuna sevindim.
Bizi sorarsan: Muğla/Ören'de iki gece, sonra ver elini İstanbul. İstanbul dönüşü Tekirdağ Çorlu'da arkadaşları ve Yeniçiftlik'te babaanneyi (1 gece konaklamalı) ziyaret. Çanakkale keşif turu (Şehir merkezi, Kepez ve Güzelyalı) peşinden Cunda'da bir gece. Ertesi gün Bergama'da 10 senedir görmediğimiz bir arkadaşı ziyaret, Foça'da keşif turu (Eski Foça'ya bayıldık), İzmir'de Kemeraltı ve Kadifekale turu, Muğla'da dondurma molası ve ev... İnsanın kocası rehber olunca ailecek yaptığımız geziler bile tur şirketi düzenlemiş gibi nefes almadan oradan oraya koşturarak geçiyor :) Ama daha geniş bir zamanda Eski Foça'da 2-3 günlük bir tatil için söz aldım ;) Eğer görmediysen sana da muhakkak tavsiye ederim. Kimbilir, belki de orada karşılaşırız...
Çok çok öpüyorum...
Sevi
Henüz tatile çıkmamış olanların duygularıne tercüman olayım mı:D
YanıtlaSilHastasıyız Nurinin :)))
Sis,
YanıtlaSilNuri'ye ben de hasta oldum inan, dobişkom benim:))
Sevi,
YanıtlaSilSeni özlemişim yahu, yaz ayları ve tatil insanın rutinini bozuyor. Ne güzel gezmişsiniz, tam benim tatil anlayışıma uyğun. Deniz-güneş-kum beni bozar, arada şöyle bir girmeli yeter, ben gezip yeni yerler görmeliyim, imrendim sana. Eski Foça konusuna kesinlikle katılıyorum, harika bir yer. Ben de birkaç yıl önce gördüm ilk kez ve bayıldım.
Valla Foça mı olur, Köyceğiz mi, İstanbul mu, Antalya mı ama bir görüşsek artık diyorum:)) Sonbaharda bir Marmaris projemiz var, gerçekleştirebilirsek belki geçerken size "ce" diyebiliriz, kısmet.
Öperim çok...
Beste,
YanıtlaSilSen görmeyeliberi pek değişiklik olmamış Palamutbükünde ne mutlu ki, hala bakir sayılabilir. Bu kadar uçta olmasa çoktan Bodruma dönebilirdi belki.
Nuri'ye gelince şahane bir tombalaktı:)
Aslında çekirdek çıtlatarak koylara izimizi bıraksak iyi olurdu: Leylak buradaydı:))
Ayy çok sevinirim. Hadi inşallah... Benim için ekstra program yapmana da gerek yok. Sen geldiğin yerden ara, ben yanına gelirim, Marmaris olur, Fethiye olur, hiç fark etmez...
YanıtlaSilÖpüyorum...
Sevi
neeee kedi sevmedin mi daha önce, ilk kez mi mıncıkladın?? şoke oldum yafu:)) Nuri de maşallah o koltuğu doldurmuş, aslan parçası yavrucak:))
YanıtlaSiltatil yazılarını yeni okuyorum canım, ohh pek keyiflendim akşam akşam.
Judy,
YanıtlaSilİtiraf ediyorum, ben hayvanları uzaktan severim elleyemem ama Nuri ile kuralı bozdum ve eminim sen görsen hayvanı yerdin, acaip bişeydi ya:))
Sevi,
YanıtlaSilİnşallah diyelim canım, olursa şahane olur:))