"Şarkılar ve hikayeleri. Hani bazı şarkılar vardır, onları dinlediğinde mutlaka gözünde bir şeyler canlanır. Yaşanmışlıkların ya da tanıdığın birileriyle o kadar bağdaştırmışsındır ki ne zaman duysan hatırlarsın. Eskimez o şarkılar, özeldir. Bunların beş tanesini hikayesiyle yazıyoruz."
Bu mim sevgili Luna Sesi'nden geldi. Normalde mimlerle pek ilgim yoktur ama bu mimin konusunu pek sevdim, hemen yazacağım. Benim annem-hatta babam da-çok şarkı söylerdi küçüklüğümde. Tanıştığım ya da tanıştırıldığım ilk şarkıdır "Çıkar yücelerden haber sorarım". Annem beni uyuturken ninni niyetine söylermiş bunu, duyduğum anda dudağımı büzer, içimi çeke çeke ağlamaya başlar sonra da uyurmuşum. Ne kadar hassas bir young lady olacağım o zamandan belliymiş ama annemin beni ağlatma bahasına ninni olarak ısrarla bu şarkıyı seçmesi tuhaf. Ayakta sallandığım zamanları hatırlamıyorum tabii ama o kadar çok anlatıldı ki bu şarkıya gösterdiğim hezeyan, ne zaman işitsem Saimekadın'daki eve, 4-5 yaşıma, ergenliğinin başındaki haşarı dayımla çekişmelerimize dönerim. Ama benim için bir şarkı vardır ki kesinlikle annemdir: "Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgarına". İncecik belli, permalı saçlı, çok genç annemdir, beni "ümidim, demidim, malım, mülküm, samur kürküm" diye seven annemdir, emprime elbiseler giyinip ince topuklarını tıkırdatarak anneannemle Niğdelilerin kabul günlerine giden annemdir, ovma çorbası pişiren annemdir, bana elbiseler diken annemdir, artık başka bir alemde olan annemdir:(
Sonra "Kız sen ne güzelsin, sana gençler tapacaklar" var. Cengiz Sokak'taki, en sevdiğim evimizin şarkısı. Dal gibi ince, Eşref Kolçak bıyıklı, dalgalı kahkülü gözlerine düşen, henüz otuzuna yeni gelmiş babamın dilinden düşürmediği şarkısı. Elörgüsü perdeli pencerelerimizin, o zamanlar orman sandığım küçücük bahçemizin, tepesine yumruk yemeden çalmayan siyah radyomuzun, ilkokula başladığım günün, kapı önündeki betonda oynadığım seksekin, evsahibimizin kızları; oyun ve okul yolu arkadaşlarım Aynur ve gencecik giden Ayşe'nin şarkısı.
Ve büyürken yavaş yavaş, "El Cordobes"; okuduğum okulun silme sarmaşık kaplı duvarları, baharda o duvara açılan pencerelerden giren iğde çiçeği kokusu, hergün belirli saatte kaldırımdan ıslıkla El Cordobes'i çalarak geçen genç, şarkının muhatabı arkadaşımıza dönen başlar, onun kızaran yüzü, tebeşir kokulu sınıflar, sert mi sert müdür başmuavinimiz, hergün kapıda yapılan etek-saç kontrolleri, bahçedeki çam ağaçları, güzelim güller, paydos saatlerinde çıkışa yerleşip kovalarındaki laleleri satmaya çalışan satıcılar, büyüme telaşı, hülyalı başlar...
"Kan ve Gül", üniversite yılları, gençlik, çalkanan ülke, Ankara'nın gri kış göğü, staj yaptığım seyahat acentası, hayatının baharında kansere yenilen canım Lerzan, konser kuyrukları, Akün sineması, AST, Büyük Ankara Muhallebicisi, Alman Kültür Derneği, Bilgi Kitabevi, Füruzan, Sevgi Soysal, Attila İlhan...
"Kan ve Gül", üniversite yılları, gençlik, çalkanan ülke, Ankara'nın gri kış göğü, staj yaptığım seyahat acentası, hayatının baharında kansere yenilen canım Lerzan, konser kuyrukları, Akün sineması, AST, Büyük Ankara Muhallebicisi, Alman Kültür Derneği, Bilgi Kitabevi, Füruzan, Sevgi Soysal, Attila İlhan...
En iyisi burada keseyim, fena daldım boğulacağım yoksa. Kimseyi işaret etmiyorum arkadaşlar. Bu güzel mimi kim cevaplamak isterse ben zevkle okurum. Haydi bakalım...
Alla alla error dedi yorumu almadı.Çift baskı olursa idare et artık. Blogrollumda 1 dk önce etiketiyle yazıyı görünce heyecen yaptım besleme düzeldi mi diye.
YanıtlaSilSis,
YanıtlaSilBu yazıyı saat 8-9 gibi yayınladım ancak güncellendi, anlamadım bu nasıl bir iştir...
Yazı yayınlanıyor ama blog listesinde görünmesi epey zaman alıyor...
YanıtlaSilŞarkılar ve hatırlattıkları. Nasıl duygusal bir yazı bu. Senin kırmızıyla yazdıkların, ve daha birçokları.Gidenler, uzaktakiler, yanındakiler.
YanıtlaSilBeni de götürdün bir yerlere...
Asucum,
YanıtlaSilHaydi o zaman bir yazı da senden bekliyorum...
leylakcım o zaman tekrar giriş yapıyorum hesabına ve mevcut feed adresini silip tekrar oluşturacağım.tahminim oluşturma sırasında sana üstte atom altta feedburner seçeneği verdiğinde atomu seçmiş olabilirsin. bakalım düzelecek mi
YanıtlaSilSis,
YanıtlaSilOk. canım, blogum nazik ellerine emanet:)) Zahmet olacak...
Sevgili Leylak Dalı, sizin gibi şarkı ve sözü ve adı kültürüm hiç yok. Ama annanemin, dedelerimin ve babaannemin ağzından çok şarkı dinledim. mırıltı halinde ya da baştan sona.. Babamın türk sanat müziği ( araba radyosunda ) dinlemesi , beni hep çocukluğuma ve eski hatıralara götürür. Ahhh ah derim. Hemen yüzleri ve kendine has kokuları gelir aklıma. Babam ve babaannem sağ, onların mırıltıları ya da müzik dinlemeleri, sizin bu anlatımınızdfa ki tadı verir her zaman bana.
YanıtlaSilsevgiler
leylakcım şöle bi handikap çıktı.30 gün boyunca leylakdalı adresini yedekte tuttuğu için 30 gün boyunca leylakdalına aynı adla yeni feed adresi açamıycam.
YanıtlaSilbi hatırlasana feed oluştururken sana iki seçenek sunmuştur.biri üstteki atom beslemedir ve uyarısı da vardır şu andaki beslemeniz bu diye.alttaki idi bizim ihtiyacımız olan.hangisini seçtin ?
Benim için fazla derin bir su Laylakcım. Boğulur giderim.
YanıtlaSilŞu günlerde almiym :)
Sis,
YanıtlaSilAtom beslemeyi seçmediğime eminim, alttaki seçeneği tıkladım. Sen bahsetmiştin ya bir gün önce. Eh ne yapalım olduğu kadar artık. Sağol canım ya, seni uğraştırdım. Çok sevgiler...
Asucum,
YanıtlaSilMesaj alınmıştır canım, öptüm...
Zeynepcim,
YanıtlaSilBu şarkılar için biraz da yaşın genç tabii. Türk sanat müziği neredeyse unutulacak günümüzde zaten, sanırım hatırlayan son nesil biz olacağız.
Babaannene ve babana uzun ömürler diliyorum. sana da sevgiler yolluyorum...
du bakalım yarin salim kafayla tekrar bi bakarım.
YanıtlaSilTmm. canım sağol...
YanıtlaSilYüreği güzel Leylak Dalımdan öylesine duygu yüklü,güzel bir mim olmuş.Günümü yüreğime gülümseterek başlattı.Teşekkürler,sevgiyle kal,Leylak Dalım...
YanıtlaSilŞarkılar kadar insanı geçmişle buluşturan başka ne var diye düşünüyorum yazını okuduğumdsn beri.
YanıtlaSilDur ben de bu mimi yazayım Leylak'cım :))
Yazının geç güncellenmesi ilginç ve düşündürücü bu arada?
Nurşen abla, bu yazı yüreğime dokundu çok fena. Ve sanki hiç tanışmadığım ve tanışamayacağım annnen söylüyor "Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgarına" şarkısını.İlk defa dinledim ama içim cız etti,neden bilmem.
YanıtlaSilHer bir paragrafı okuduktan sonra şarkıyı tıklayıp dinledim teker teker. Bambaşka bir hikayenin içine girmişçesine. Anılar, özlemlerin büyüklüğünü belirler bence. Duyduğun özlemi ne güzel anlatmış,paylaşmışsın.
Hocam ah tatlı kadınımız, elleriniz ne güzel yakışmış göğe. Bir yandan çayım demleniyor, bir yandan ilk şarkıyı açtım. Hepsi değecek benim göğüme.
YanıtlaSilTeşekkür ederim ve öperim gözlerinizden.
Lunacım,
YanıtlaSilGöklerin bir yerinde yollarımızın hep kesişmesi dileğiyle sevgiler sana...
Buğdayım, canım,
YanıtlaSilİçin niye cız etti bilmez misin, sen aynı acıyı çok çok daha erken yaşadın da ondan. Dilerim bu da yaşadığın son acı olsun, şarkılar sana hep güzel şeyler hatırlatsın, hepimize...
Özlemcim,
YanıtlaSilŞarkılar olmasa pekçok anı geçmişin karanlığına gömülür herhalde.
Haydi senin yazını da bekliyorum. Güncellenme işi bir garip ben de anlamadım doğrusu. Sevgiler...
Nehire,
YanıtlaSilSiz her zaman, herkesin yüreğine gülümseyen bir insansınız zaten. Teşekkürler ve güzel bir hafta sonu dileğiyle sevgiler...
Tüm şarkılarının bende de ayrı anısı olan şarkılar. Ne de olsa aynı kuşağın kuşlarıyız. Aynı rüzgarlarda üşüdük.fırtınalara yakalandık.pek içli geldi yazın bana peek.
YanıtlaSilNurşen Hanım,yine yüreğe çok dokunan bir yazıydı,Aynı kuşaktan olmak,bir de Ankaralı olmak böyle bir şey işte!Kutluyorum.
YanıtlaSilYine vuruldum ,okurken yaşadım ..Yüreğine sağlık Leylağım..
YanıtlaSilDüşlerimden inciler,
YanıtlaSilSağolasın canım, sevgiler yolluyorum. Bir de senin blogda bir sorun var. Düşlerimden inciler adıyla açınca Newhampshire diye yabancı bir blog çıkıyor anlamadım nasıl iştir:)
Fatma Hanım,
YanıtlaSilGüzel sözleriniz için çok teşekkür ediyor sevgilerimi yolluyorum...
Lale,
YanıtlaSilBeraber yürümüşüz bir bu yollardaaaaa:)))