İki gündür okuduğum kitabı bugün bitirdim: "Misket". Benim gibi çocukluğu ve ilkgençliği Ankara'da geçmiş biri için etkileyici bir kitaptı, o kadar çok tanıdık şeye rastladım ki. "Misket" içine kurgusal ögelerin de karıştığı bir anı kitabı. Yazar fotoğrafta gördüğünüz gibi bir mahallede geçen çocukluğunu ve gençliğini anlatıyor. Yer yer iç acıtan, yer yer gülümseten, bunu ben de yaşamıştım dedirten bir öykü bu. Hava çok sıcak olmasa kitabı elimden bırakıp sözü geçen mahalleyi ve sokakları aramaya çıkacaktım. Vazgeçmiş de değilim, yakın zamanda gerçekleştireceğim bunu. En büyük zevklerimden biridir zaten eski sokakları arşınlamak, yıkılıp gitmeden o evleri fotoğraf karelerinde bile olsa ölümsüzleştirmek.
Artık kimsenin hatırlamadığını sandığım, kendimin bile unuttuğu ayrıntıları buldum kitapta. Bir nevi çocukluğuma geri dönüş yaşadım. "Paşa Teyze" mesela, çocukluğumdan kalma bir yüz, bir isim. Ulus civarının delisiydi, taraz taraz saçlı, kat kat giyimli, ellerinde çantalar taşıyan bir kadın. Annem uyumsuz ve abartılı giyindim mi bana, bir de süslü ve bize her gelişinde elinde poşetler dolusu eşya taşıyan kuzenime "Paşa Teyze" diye takılırdı. Kitapta bir bölümü ona ayırmış yazar. Sonra Gençlik Parkı ve Sağlık Müzesi. Parka her gidişte girmek isterdim bu müzeye hem korkarak, hem merakla. En çok kavanoz içindeki ceninler çekerdi ilgimi, bakmadan geçemezdim sonra da rüyalarıma girerdi. Bir yaştan sonra ilgim başka şeylere yöneldi, Sağlık Müzesi aklıma bile gelmez oldu, ta ki bugün kitapta bahsi geçene kadar. Pazar günleri radyodan yükselen maç sesleri, şaplı ayakkabılar, Sus Sineması, Dörtyol Aile Bahçesi birer birer çıkıp geldiler hafızamın tozlu tünellerinden. Etkilendim, kitap bittiğinde tuhaf duygular içindeydim, dedim ya "Haydi" deseler gidip arayacaktım o evleri. Hala bir burukluk var içimde, okudukça benim belleğimin katmanları da açıldı, döndüm gittim çocukluğuma.
Gün böyle geçti işte, çok sıcak bir Ankara gününde, vantilatör karşısında eski Ankara'yı anlatan bir kitabı okuyarak, bol bol sıvı tüketip, tükettiklerini anında ter olarak üreterek. Bir hafta daha bu cehennemi yaşayacağız vaziyet öyle gösteriyor. Temmuz Ağustos'a emanet etti sıcağını. Fazla şefkat göstermese bari. Serin günler dileğiyle kalın sağlıcakla...
Misket/İnci Gürbüzatik
Goa Yayınları-2009
Fotoğraf: Yahudi Mahallesi/Ankara 08
Artık kimsenin hatırlamadığını sandığım, kendimin bile unuttuğu ayrıntıları buldum kitapta. Bir nevi çocukluğuma geri dönüş yaşadım. "Paşa Teyze" mesela, çocukluğumdan kalma bir yüz, bir isim. Ulus civarının delisiydi, taraz taraz saçlı, kat kat giyimli, ellerinde çantalar taşıyan bir kadın. Annem uyumsuz ve abartılı giyindim mi bana, bir de süslü ve bize her gelişinde elinde poşetler dolusu eşya taşıyan kuzenime "Paşa Teyze" diye takılırdı. Kitapta bir bölümü ona ayırmış yazar. Sonra Gençlik Parkı ve Sağlık Müzesi. Parka her gidişte girmek isterdim bu müzeye hem korkarak, hem merakla. En çok kavanoz içindeki ceninler çekerdi ilgimi, bakmadan geçemezdim sonra da rüyalarıma girerdi. Bir yaştan sonra ilgim başka şeylere yöneldi, Sağlık Müzesi aklıma bile gelmez oldu, ta ki bugün kitapta bahsi geçene kadar. Pazar günleri radyodan yükselen maç sesleri, şaplı ayakkabılar, Sus Sineması, Dörtyol Aile Bahçesi birer birer çıkıp geldiler hafızamın tozlu tünellerinden. Etkilendim, kitap bittiğinde tuhaf duygular içindeydim, dedim ya "Haydi" deseler gidip arayacaktım o evleri. Hala bir burukluk var içimde, okudukça benim belleğimin katmanları da açıldı, döndüm gittim çocukluğuma.
Gün böyle geçti işte, çok sıcak bir Ankara gününde, vantilatör karşısında eski Ankara'yı anlatan bir kitabı okuyarak, bol bol sıvı tüketip, tükettiklerini anında ter olarak üreterek. Bir hafta daha bu cehennemi yaşayacağız vaziyet öyle gösteriyor. Temmuz Ağustos'a emanet etti sıcağını. Fazla şefkat göstermese bari. Serin günler dileğiyle kalın sağlıcakla...
Misket/İnci Gürbüzatik
Goa Yayınları-2009
Fotoğraf: Yahudi Mahallesi/Ankara 08
Eski Ankarayı ,Cebeci Oba Sokağı,Hamamönündeki amcamın Samanpazarındaki halamın Aydınlıktaki teyzemin sokaklarını özledim aradım bulamadım.hatta bir kez gelinalmaya gittiğimiz Kazıkiçi Bostanlarını sordum bilen çıkmadı meğer şimdi Akköprü Migros civarıymış.Ankara içinde bir Doğu Anadolu köyü gibiydi ne kadar şaşmıştım.Eğer ramazandan evvel bir serin gün yakalarsak seninle dolaşalım
YanıtlaSilValla ne iyi olur Nalancım. Serin bir güne denk gelirsek yapalım bunu, taktım kafaya çünkü bulacağım bu sokakları.
YanıtlaSilGörüşmek üzere sevgiler...
Okuduğumuz şeyler bazen daha farklı etkiliyor değil mi Leylak' cım. Farklı, duygu dolu yazın, tamamlayan resminle yine çok güzeldi bu post.
YanıtlaSilİyi pazarlar arkadaşım...
Ankara'nın çok eski halini bilmem ama Liseyi Ankara Gazi Lisesi'nde bitirdim.Hergele Koleji derlerdi o zamanlar.Asılan tarih derslerini Gençlik Parkı'nda bir kahvede,tüten bir sobanın etrafında muhabbetle geçirmek geliyor aklıma...
YanıtlaSilSevgili Petek,
YanıtlaSilGazi Lisesi'nin bulunduğu meydanın adından geliyor herhalde Hergele Koleji. Kitapta da bol bol bahsi geçiyor GAzi Lisesinin, yazarın yaşadığı yerler o civarda imiş. Gençlik Parkı'na gelince, yenilendi, parladı ama ruhu kayboldu. O bahsettiğin kahvelerden, çay bahçelerinden eser kalmadı ne yazık ki.
Sevgiler...
Asucum,
YanıtlaSilSağol canım, nedendir bilmem çok etkilendim bu kitaptan.
Burası iki gündür cehennem, kovalarla ter döküyorum, kendimi okumaya verdim. Oku-terle, terle-oku modundayım:)) Hafta sonu biraz telaş var, anladın sen onu:)
Öpüldün canım...
Ben de doğduğum ve çok güzel anılar yaşadığım kentimi şimdi uzakta o eski haliyle hatırlamayı tercih edenlerdenim.Çünkü son 10 yıldır canım Ankarama yapılanları bize yabancı kılanları ne ben ne gerçek Ankaralılar ne de tarih affedecek.Yine de anılarımda ki Ankara hiç bir zaman yok olmuyor.En kısa zaman da bu kitabı alacağım.En azından güzel Ankarayı ve güzel insanlarını anılarda yaşatalım. Sevgiler.
YanıtlaSilAnkara ya ait tek bildiğim yıllar yıllar önce gençlik parkını görmüştüm,bu yıl da Anıtkabir.Ben de okuduğum kitaplarda ki mekanları bilmesem de görmek isterim hep.Burası biraz önce şakır şakır yağdı buyrun beklerim kahve içmeye :)sevgiler.
YanıtlaSilSenin okuduğun kitaplara gerçekten hayranım Nurşen'cim, nereden buluyorsun, özellikle mi arıyorsun? Harikasın:)
YanıtlaSilBu arada sıcak konusunda, sakın Antalya'ya bu aralar geleyim deme yanarsıııın, erirsiiin:))))
SEVGİLİ LEYLAKCIĞIM,NURŞEN ABLACIĞIM, MAİLİNİ ALDIM AMA NASIL SİLİNDİĞİNİ ANLAYAMADIM :((. BU YÜZDEN BURADAN CEVAP YAZIYORUM SANA. İNŞALLAH BİRDAHA Kİ SEFERE GÖRÜŞME İMKANI BULABİLİRİZ. KİMBİLİR BELKİ SEVGİLİ ASUMAN,LALE VE BENNNN VE SENNNN BİRARAYA GELİRİZ!!! NE GÜZEL OLUR DEĞİL Mİ?
YanıtlaSilSEVGİYLE KUCAKLIYORUM.
Sevgili Leylak Dalı,Ankara'nın çok yabancısı olan ben,bu yazınızı sadece yer isimlerini değiştirip kendimce İzmir'e uyarlayarak okudum.Ama sizin şu okuma potansiyeliniz beni kendi adıma çok üzüyor.Çünkü son yıllarda maalesef engel olamadığım bir konsantrasyon düşüklüğü var üzerimde,hiçbir kitabı bitiremiyorum..Allah'tan profesyonel sudoku çözücüsüyüm de kendimi biraz teselli ediyorum.Sizi tebrik ederim gerçekten..
YanıtlaSilLeylak Dalıcım, bir hayal kurmuştum hani ben;seninle şöle karşılıklı kanepelerde uzansak kitaplardan falan konuşsak diye...hasbelkader gerçekleşti...uzanamasak da ben ayağımı uzattım:))Şimdi diyorum ki, sen önde ben rkada , düşsek Ankara sokaklarına yollarına he!!
YanıtlaSilLaleee, ne güzel olur valla. Gelsene gelsene:))
YanıtlaSilBak öbürünü gerçekleştirdik bu niye olmasın?
Sevgili Serap,
YanıtlaSilKitapsız bir hayatı düşünemiyorum bile, gerçi eski hızım biraz yavaşladı bilgisayara takılalı beri ama yine de hayatıma anlam katan en önemli zevkim diye düşünüyorum kitapları.
Eh siz de kitap yerine sudoku ile meşgulmüşsünüz, o da birşeydir.
Sevgiyle...
Özlemcim,
YanıtlaSilAnkara böyleyse antalya nasıldır tahmin edebiliyorum. Ama inan burası da hiç olmadığı kadar sıcak bu sene. Bıktım eve kapanmaktan.
Kitap konusunda olmayanı oldurma, bulunmayanı buldurma konusunda bir numarayımdır. Daha bende ne yakası açılmadık kitaplar var bilsen:))
Öptüm seni...
Sevgili Butterfly,
YanıtlaSilAh keşke mümkün olsa da gelebilsem, şu ara serinliğe çok ihtiyacım var. ankara'nın keşfedilmemiş köşeleri güzeldir, ya da çocukluk gençlik burada geçtiğinden bana güzel geliyor. Buyrun birlikte gezelim:))
Sevgiler...
Sevgili Defne,
YanıtlaSilYazdıklarınızın her kelimesine katılıyorum. Ankara artık hiç eskisi gibi değil. Keşke elde kalanları koruyabilsek. Kitabı okumanızı öneririm, sevgiyle kalın.