Kitaplara onca düşkün biri olarak zaaflarımdandır imzalı kitaplar. Hele de sevdiğim bir yazarın imza günüyse ne yapar eder katılmaya çalışırım. Kimi zaman çok ilgimin olmadığı yazarlara da kitap imzalattığım olmuştur tabii ama bu denk gelmiştir, pek özel bir gayret göstermemişimdir. Ankara'ya gelmeden kısa bir süre önce Antalya'da, boşluktan ne yapacağımı bilemediğim bir günde dökmüştüm imzalı kitapları önüme ve hepsinin dış ve imzalı iç kapaklarının fotoğraflarını çekip bir klasörde toplamıştım. Neler neler hatırladım onları karıştırırken bilemezsiniz. Demirtaş Ceyhun'dan imzalı iki kitabım olduğunu unutmuşum bile, görünce şaşırdım. Geçen yıl bu sıralarda kaybettiğimiz yazarın el yazısını ve imzasını görünce içim burkuldu. Mart/1995 tarihiyle atılmış imza. O yıllarda Seynan Levent sanırım TRT 2'de "Akşama Doğru" adıyla bir kültür ve sanat programı sunardı. Çarşamba günleri programın başında bir soru sorulur ve doğru bilenlere çekilen kurayla genellikle kitap olan hediyeler dağıtılırdı. Telefonu düşürmek çok zordu ama ben inat eder çevirir de çevirirdim, ta ki görevlinin "Alo" diyen sesi gelene kadar. Neredeyse abone olmuştum, en az 7-8 defa armağan kazandığımı hatırlarım, artık adresimi bile sormaz olmuşlardı. İşte bu kitaplar da Demirtaş Ceyhun'un konuk olduğu bir programda onun sorduğu soruyu bildiğim için adıma imzalı olarak gelmişti. Sonra Duygu Asena'ya 2004 yılında Antalya'da katıldığı bir etkinlik sırasında imzalattığım "Aslında Aşk da Yok" kitabı geçti elime, "eşit, özgür, mutlu ve güçlü bir yaşam dilerim" diye yazmış. Ne o, ne ben bilebilirdik o yılın sonunda hastalanıp kısa süre sonra da bu dünyadan gideceğini.
Akgün Akova en sevdiğim şairler arasındadır. Hiç ummadığım bir zamanda Kızılay'da yürürken bir cafenin camında imza gününün afişini görmüş, apar topar içeri dalıp sona ermek üzere olan imza etkinliğine ucu ucuna yetişmiş, en sevdiğim kitabını bir kez daha satın alıp, en sevdiğim şiirin, "Kuş Bakışı"nın olduğu sayfayı imzalatmıştım. "Bir çift kanat bir altın madeninden daha değerlidir" yazmış, imzalamakla kalmayıp desenler de çizmişti
Komik bir imza anım L.ale M.üldür'ün imza günündedir. O yıllarda etkinliğin yapıldığı kitabevinin müdürü arkadaşımdı, onu görmek için uğramış şairin kitap imzaladığını görünce "K.uzey Defterleri" ni kapıp sıraya girmiştim. Kitabı uzattığımda M.üldür başını kaldırıp bana baktı ve gözlerini kocaman açarak "Ben sizi tanıyorum" dedi. "Bu mümkün değil" dedim, "sizin yaşadığınız şehirlerde ben hiç uzun süreli bulunmadım". "Hayır, hayır" dedi, "bu dünyadan değil, öbür taraftan tanıyorum". "Bismillah" çektim içimden ve kitabı imzalatmakla oradan kaçmak arasında ikircikli kaldım. Ama o benim kaçmama fırsat vermeden kitabı önüne çekti, içine kitabın herhangi bir yerinden birkaç satır yazdıktan sonra "Ruh arkadaşıma" diyerek imzalayıp uzattı. "Ben sizi çok sevdim" demeyi de ihmal etmedi. Hemen ayrıldım oradan, ruh arkadaşımla da bir daha karşılaşmadım ama Yeni Türkü'nün seslendirdiği, sözleri ona ait "Destina" şarkısını her dinleyişimde bu olayı hatırladım.
Kitap imzalatırken çok okuruna yakın, mütevazı yazarlarla karşılaştığım gibi burnu düşse eğilip almayacak, uzatılan kitabı görev yaparcasına imzalayan ünlüleri de gördüm. İtiraf edeyim ki bu durumdan sonra onların kitaplarına ben de uzak durdum. Önlerinde en uzun kuyruk oluşan yazarlardan biri Murathan Mungan'dı, normal karşıladım, diğeri ise T.una Kiremitçi, ona akıl erdiremedim. Beni en mutlu eden imzalar ise yıllardır tanışmayı beklediğim, idol öykücüm Füruzan'ınki ile ilk kitabı basılıp bana getirdiğinde açtığım kapağın içindeki müthiş duygulu ithafıyla kızkardeşiminki idi.
İmzalı kitap öykülerim bitmez ama bu yazı burada bitsin, aksi takdirde ciltletmek gerekecek. Kitapların hayatınızın başköşesinde olması dileği ile...
Ek: Kitapkolik sitesi kitap ödüllü bir yarışma düzenlemiş. İlgilenenler linki tıklayabilirler.
Akgün Akova en sevdiğim şairler arasındadır. Hiç ummadığım bir zamanda Kızılay'da yürürken bir cafenin camında imza gününün afişini görmüş, apar topar içeri dalıp sona ermek üzere olan imza etkinliğine ucu ucuna yetişmiş, en sevdiğim kitabını bir kez daha satın alıp, en sevdiğim şiirin, "Kuş Bakışı"nın olduğu sayfayı imzalatmıştım. "Bir çift kanat bir altın madeninden daha değerlidir" yazmış, imzalamakla kalmayıp desenler de çizmişti
Komik bir imza anım L.ale M.üldür'ün imza günündedir. O yıllarda etkinliğin yapıldığı kitabevinin müdürü arkadaşımdı, onu görmek için uğramış şairin kitap imzaladığını görünce "K.uzey Defterleri" ni kapıp sıraya girmiştim. Kitabı uzattığımda M.üldür başını kaldırıp bana baktı ve gözlerini kocaman açarak "Ben sizi tanıyorum" dedi. "Bu mümkün değil" dedim, "sizin yaşadığınız şehirlerde ben hiç uzun süreli bulunmadım". "Hayır, hayır" dedi, "bu dünyadan değil, öbür taraftan tanıyorum". "Bismillah" çektim içimden ve kitabı imzalatmakla oradan kaçmak arasında ikircikli kaldım. Ama o benim kaçmama fırsat vermeden kitabı önüne çekti, içine kitabın herhangi bir yerinden birkaç satır yazdıktan sonra "Ruh arkadaşıma" diyerek imzalayıp uzattı. "Ben sizi çok sevdim" demeyi de ihmal etmedi. Hemen ayrıldım oradan, ruh arkadaşımla da bir daha karşılaşmadım ama Yeni Türkü'nün seslendirdiği, sözleri ona ait "Destina" şarkısını her dinleyişimde bu olayı hatırladım.
Kitap imzalatırken çok okuruna yakın, mütevazı yazarlarla karşılaştığım gibi burnu düşse eğilip almayacak, uzatılan kitabı görev yaparcasına imzalayan ünlüleri de gördüm. İtiraf edeyim ki bu durumdan sonra onların kitaplarına ben de uzak durdum. Önlerinde en uzun kuyruk oluşan yazarlardan biri Murathan Mungan'dı, normal karşıladım, diğeri ise T.una Kiremitçi, ona akıl erdiremedim. Beni en mutlu eden imzalar ise yıllardır tanışmayı beklediğim, idol öykücüm Füruzan'ınki ile ilk kitabı basılıp bana getirdiğinde açtığım kapağın içindeki müthiş duygulu ithafıyla kızkardeşiminki idi.
İmzalı kitap öykülerim bitmez ama bu yazı burada bitsin, aksi takdirde ciltletmek gerekecek. Kitapların hayatınızın başköşesinde olması dileği ile...
Ek: Kitapkolik sitesi kitap ödüllü bir yarışma düzenlemiş. İlgilenenler linki tıklayabilirler.
benim gibi imza düşkünü birini daha görmek ne mutlu :) kitapları biriktirmek ayrı, imzalıları biriktirmek ayrı keyifli :)
YanıtlaSilSeviyorum seni yahuu...Ben seni bu blogdan tanıyorum ha ha ha..
YanıtlaSilNefisoş,
YanıtlaSilValla ben seni öbür blogdan tanıyorum, bilmem ne dersin?
Ayrıca ben de seni seviyorum yahuu:)))
Nilaycım,
YanıtlaSilHaklısın, imzalı kitaplar daha değerli oluyor sahibi için galiba:)
Harika, benim tek imzalı kitabım ki onuda bir arkadaşıma verdiğim sırada yazarına imzalatmış cest yapıp benim adıma hemde Muzaffer İzgü'nün Lüp lüp Makinası :)
YanıtlaSilNe güzel bir konu seçmişsiniz yine:)
YanıtlaSilSanki koskoca kitabı onlar yazmamış gibi illa o bize ait olduğunu hissettiren birkaç cümle..Ben de çok severim.Bir de hediye ettiğim her kitabın içine mutlaka yazarım..Kitap güzel şey ya....
Leylak Dalıcım ilk imzalı kitabım Aziz Nesin'den ... Feride Çiçekoğlu2nun Sizin Hiç Babanız Öldü'sünü bir arkadaşım imzalatmış adıma; bir gün karşılaşabilmek umuduyla diye imzalamış... Elif Şafak, Siyah Sütü; Kızkardeşlikle diye imzalamış... Geçenlerde bir imzalı kitabım daha geldi biliyosun , Günaydın Funda... Erhan Afyoncunun tarih kitapları var... Daha aklıma gelmeyen bi sürü... Büyükşehir de yaşarken imza günlerine orda burda yolda rastlamak mümkün haberin olmasa bile... Ama bi yerde piştiyiz Tuna Kiremitçi'nin tek ve en sevdiğim kitabı yolda üç kişi bende de imzalı...
YanıtlaSilHep kitapla leylak dalıcım hep kitapla
Merhabalar,
YanıtlaSilKitap okumayı seven ve hele ki onları bizzat yazarlarına imzalatan ve imzalanmış sayfaları da bu şekilde düzenleyen bir blog yazarını görmek beni ayrıca mutlu etti.
Ruh arkadaşı hikayesi ise çok ilginçti...Ne kadar doğru bir bakış açısı kitap ve kitap yazarı insanın tavırları arasında kurulan bağ!bazen usta dahi olsalar uzmanlık alanlarında,
eğer insani boyutta usta olamamışsa o insan(lar)...nasılda uzaklaşıyor, uzaklaştırıyorlar kendilerinden değil mi!..
Kitapla, sevgiyle, bilgiyle, birikimlerinizi paylaşarak...hep çoğalmanız dileklerimle...
Esen kalın...